Tüzük Mahkemesi, devir yaptığı dairenin değiştirilmesiyle ilgili itirazı reddedilen Yargıtay Üyesi Ahmet Kütük’ün kişisel başvurusunu, adaletli yargılanma hakkının ihlali iddiası yönünden konu bakımından yetkisizlik, özel hayata hürmet hakkının ihlali iddiası yönünden ise açık açık dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez buldu. Devlete Ait Gazete’de yayımlanan karara göre, 2011’de Yargıtay Üyesi seçilen Kütük, 4. Hukuk Dairesinde görevlendirildi. Yargıtay Kanunu’nda 2014’te yapılan değişiklikle Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun bitmiş belirlenmesi ile Birinci Başkanlık Kurulu göre dairelerin meslek durumu ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak, Yargıtay daire başkanlarının, üyelerinin ve tetkik hakimlerinin hangi dairelerde atama yapacağının her tarafta belirleneceği düzenlendi.

Düzenleme dahilinde Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, Yargıtay Üyesi Kütük’ü, 1. Hukuk Dairesinde görevlendirdi. Kütük, “baştan çözümleme” için Yargıtay Birinci Başkanlık Kuruluna, kararın iptali için Yargıtay Başkanlar Kuruluna başvurdu. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, görevlendirmelerin yasal zorunluluk nedeniyle yapıldığı ve karara itiraz edilemeyeceği gerekçesiyle Kütük’ün talebini reddetti. Yargıtay Başkanlar Kurulu, Kütük’ün bu karara yaptığı itirazı uygun bulmadı. Bunun üstüne Kütük, Tüzük Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Kütük, başvurusunda, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun bağımsız ve nesnel olmadığını, yaptığı itirazın 5 ay sonra incelenmesi sebebiyle mahkemeye erişim hakkının engellendiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü. Bazı basın yayınlama organlarında “paralel yapı mensubu” olarak gösterildiğini bildiren Kütük, sonra ödev yaptığı Yargıtay dairesinin değiştirildiğini, zorunlu gereksinim olmadan tahsis yerinin değiştirilmesinin Yargıtayda küçük düşürücü olarak algılandığını, böylece itibar ve itibarının olumsuz etkilendiğini, bu durumun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlali olduğunu iddia etti. Tüzük Mahkemesi, başvuruyu, adaletli yargılanma hakkının ihlali iddiası yönünden konu bakımından yetkisizlik, özel hayata hürmet hakkının ihlali iddiası yönünden ise açık açık dayanaktan yoksunluk sebebiyle kabul edilemez buldu. Kararda, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu ile Yargıtay Başkanlar Kurulunun başvurucu ile ilgili aldığı kararların yargısal yok, yönetimsel nitelikte olduğu belirtildi. bu nedenle fiziksel olayda, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu ile Yargıtay Başkanlar Kurulunun adil yargılanma hakkı temelinde duruşma olmadığının altı çizilen kararda, başvurucunun adil yargılanma hakkı bağlamında ileri sürdüğü hususlarda, mahkemeye erişim hakkının kanunla engellendiği açıklama edildi.

“ÖZEL GÜVEN VE SADAKAT”
Yargıtay üyelerinin, millet namına adalet yetkisinin kullanılmasında görev üstlenmeleri ve hak bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esasına göre çalışmaları nedeniyle Yargıtay üyeleriyle devlet aralarında “özel bir güven ve sadakat bağı” bulunduğunun gözden uzaktan tutulmaması gerektiğine değinilen kararda, şu ifadeler kullanıldı: “Bir yüksek yargı organı olan Yargıtayın iç düzeni ve işleyişinin sağlanması bakımından Yargıtay üyelerinin atama yapacağı dairelerin maksimum verimlilik ve uyum gözetilerek belirlenmesi dek, üyelerin tayin yaptıkları dairelerin uyuşmazlık konusu yapılmaması da önemlidir. Daire değişikliğine karşısında yargı yolunun açık olduğu takdirde, üyenin lehine sonuçlanan her dava, üyenin görevli olduğu dairede bir üyeliğin boşalması ve gideceği dairede de pozitif üye bulunması nedeniyle bir diğer üyenin kendi ricası dışarıda bir başka daireye görevlendirilmesi sonucunu doğuracaktır. Kendi ricası haricen diğer dairede görevlendirilecek üyenin de hak yoluna başvurup eski dairesine dönmesinin mümkün olması ve bu durumda, bir başka üyenin bir diğer dairede görevlendirilmesi durumu söz konusu olacaktır. Böyle bir vaziyette, bereketli ve düzenli bir çalışmanın varlığından söz edilemez. Bu itibarla Yargıtayın bereketli ve uyumlu çalışması amacıyla Yargıtay üyelerinin görev yaptıkları dairelerin değiştirilmesi işleminin mahkeme erişimine kapatılmasının tarafsız gerekçelere dayanmadığı ileri sürülemez.” Kararda, Yargıtay üyesinin atama yerinin değiştirilmesinin statü ya da yapılan işin niteliği üzerinde herhangi bir olumsuz etkiye sahip olmadığı belirtilerek, bu işlemin mahkeme erişimine kapatılması ve bunun nesnel gerekçelere dayanması nedenleriyle laf konusu uyuşmazlığın “medeni adalet ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıklar” dahilinde kalmadığı bildirildi. Kararda, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlali yönünden başvurunun konu bakımından yetkisizlik sebebiyle kabul edilemez bulunması gerektiği kaydedildi.

“YASAK YÜKÜMLÜLÜK”
Özel hayata saygı hakkının ihlali iddialarına yönelik değerlendirmede ise başvuruda hakların ne şekilde ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillerin açıklanması gerektiği belirtildi. Başvurucunun, bazı basın yayın organlarında “paralel yapı mensubu” olduğu yönündeki haberlerin arkasından tahsis yerinin değiştirildiğini savunduğu hatırlatılan kararda, üyelerin atama yerinin hukuki yükümlülük sebebiyle yeniden belirlendiği, hakkında haber yapılmayan üyelerin de tahsis yaptığı dairelerin değiştirildiği vurgulandı. Başvurucunun iddialarını temellendirecek herhangi bir maddesel durum ya da bulguyu delilleriyle ortaya koyamadığı açıklama edilen kararda, bu iddiaların Yargıtay Başkanlar Kuruluna yapılan itirazda da dile getirilmediği aktarıldı. Ayrımcılık yasağının ihlali iddialarına karşın de delil sunulamadığı belirli kararda, başvurunun bu kısmının, kanıtlanamadığı, dobra dobra dayanaktan mahrum olması sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği kaydedildi. AA