Bugün Aydınlık Gazetesi’nde, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya’nın cevapları için “Hikmet Çetinkaya'ya 6 soru / Nasıl değiştin?” başlıklı bir yazı yayınlandı. Yazının yayınlanmasının ardından Cumhuriyet Gazetesi Genel Koordinatörü Avukat Akın Atalay, 38 maddelik bir metin paylaştı.

“Hikmet Çetinkaya'ya 6 soru / Nasıl değiştin?” başlıklı yazıda, Hikmet Çetinkaya’ya “Ey Hikmet Çetinkaya nasıl değiştin? Neydin ne oldun? Görüştüğün Fethullahçılar nasıl değişmiş? Cemaat tehdit değil mi?”soruları soruldu.

İşte Aydınlık Gazetesi’ndeki o yazının tamamı:

“Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya Aydınlık’ın “Atatürkçüler Cumhuriyet’ten tasfiye ediliyor” olgusuyla ilgili yazdıklarına hakaretlerle cevap veriyor.

Daha doğrusu cevap vermiyor, sürekli hakaret ediyor.

Bu durum da onun Aydınlık’ın gündeme getirdiği gerçeklerin karşısında söyleyecek sözü olmadığı anlamına geliyor.

Sorularımız basit.

Çetinkaya’yı son kez palavrayı bırakıp aşağıdaki sorulara cevap vermeye çağırıyoruz:

1-Hikmet Çetinkaya, Fethullah’ın Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının kahvaltısına gittiğini söylüyor ve Vakıf yöneticilerinden birinin Gülen Cemaati’nin temsilcileriyle buluşmayı neden kabul ettiği sorusu üzerine, “Değiştik, hem ben değiştim, hem de siz” yanıtını veriyor.

Ayrıca Fethullah Gülen’in Çetinkaya hakkında, “Kendisine hiç beddua etmedim” dediği de biliniyor. Şimdi soruyoruz:

Ey Hikmet Çetinkaya nasıl değiştin?

Neydin ne oldun?

Görüştüğün Fethullahçılar nasıl değişmiş?

Cemaat tehdit değil mi?

2-Leyla Tavşanoğlu Pensilvanya ziyaretini gazeteci olmasıyla açıklıyor.

Ancak daha sonra F grubunun TV’sinde konuşuyor ve F tipine “Hizmet Hareketi” tanımlaması yapıyor ve “Cemaat’in Türkiye için tehdit olmadığını” iddia ediyor.

Tavşanoğlu’nu siz gönderdiğinize ve yukarıdaki sözlerine en küçük bir itirazınız olmadığına göre, siz de F tipini “Hizmet Hareketi” olarak tanımlıyor ve tehdit olarak görmüyor musunuz?

Okuyucuya anlatabilir mi?

3- Her ikisi de giderken “Orhan Erinç ve İbrahim Yıldız’a” sorduk diyorlar.

Yeterli midir?

Yetkili kurullara neden sorulmamış?

Çetinkaya 30 yıldır Gülen aleyhine yazarken birden bire nasıl çark etti?

Bunu gazetenin okuyucusuna anlatması gerekmez mi?

4- Çetinkaya sürekli Vakfa seçilen yönetim kurulu üyelerinin isimlerini sayıyor. Bizim Aydınlık olarak, seçilen saygın gazetecilere hiçbir diyeceğimiz yoktur. Olamaz da. Cumhuriyet’in seçimine biz karışmayız. Ama “Neden Atatürkçüler tasfiye ediliyor” diye soruyoruz.

İşte örnekler: Ümit Zileli, Mehmet Faraç, Orhan Birgit, Adnan Binyazar, Turgay Fişekçi, Zulal Kalkandelen, İnci Aral, Ülkü Tamer, Mustafa Bilgin, Kemal Ürgenç ve son olarak Bekir Coşkun.

5- Çetinkaya’ların son toplantıda Vakıf Yönetim Kuruluna layık gördükleri Av. M. Kemal Güngör İstanbul Barosu seçimlerinde Ümit Kocasakal’ın karşısında Katılımcı Avukatlar Grubu Başkan Adayı olarak yer almadı mı?

Neden Şükran Soner’i attınız da Güngör’ü aldınız?

Böyle vefasızlık olur mu?

6- Çetinkaya belden aşağı vuruyor. Alev Coşkun ve Şevket Tokuş’u savunmak bizim görevimiz değildir.

Ancak Şevket Tokuş 1992’de gazete çöktüğü zaman mirasçılardan hisseleri toplayıp İlhan Selçuk’a getirmeseydi bugün Cumhuriyet gazetesi olabilir miydi?

Bu kadar vefasızlık olur mu?

Alev Coşkun’a gelince, onu savunmak bize düşmez.

Ancak en zor zamanda 14 yıl gazetenin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapmadı mı?

Konkardato’dan gazeteyi kurtarmak için çalışmadı mı?

Selçuk’un isteğiyle Vakıf Başkan Yardımcılığına getirilmedi mi?”

CUMHURİYET GAZETESİ GENEL KOORDİNATÖRÜ’NDEN AÇIKLAMA

Cumhuriyet Gazetesi Genel Koordinatörü Avukat Akın Atalay, Aydınlık Gazetesi’nin iddialarına 38 maddelik bir cevap verdi.

İşte Avukat Akın Atalay’ın yayınladığı o metin:

“Aydınlık gazetesinin Cumhuriyet'e yönelik saptırma ve karalamalarına ilişkin kişisel cevaplarımı toplu olarak sunuyorum.

Aşağıdadır:

1-Aydınlık gazetesi Cumhuriyet’e avukatları üzerinden sataşıyor: “Osman Yıldırım’a neden tek soru sormamışlar?”

2-Aydınlık’tan önce aynı soruyu, aynı kinaye ile bir başka gazete daha sormuştu. Adı AKİT. Bu konuda buluşmuşlar.

3-Akit ve Aydınlık öyle bir kanaate sahip olmuşlar ki, gazetenin avukatları eğer Osman Yıldırım’a soru sorsaydı,

4-Osman Yıldırım o anda yıldırım çarpmışa dönecek ya da hidayete erecek ve gerçeği açıklayacaktı.

5-Oysa, Osman Yıldırım’ın ne mal olduğu, güvenilmezliği, yalanları ve bir senaryonun kullanılan piyonu olduğu çoktan açığa çıkmıştı.

6-O. Yıldırım sorulan her soruya abuk sabuk cevaplar veriyor ve bir kısım medya ertesi gün bunları dezenformasyon olarak kullanıyordu.

7-Unutmadan ekleyelim. Osman Yıldırım hizmetleri karşılığında birçok suçlamadan beraat ettirildi ve tahliye edildi.

8-Eğer Cumhuriyet bu davada müdahil olmasaydı ve bu sıfatından doğan hakkını kullanıp, kararı temyiz etmeseydi ne olurdu?

9-Cevabı net ve açık: Osman Yıldırım hakkındaki beraat kararı kesinleşmiş olurdu. Oysa şimdi, Cumhuriyet sayesinde Yargıtay’da.

10-Ergenekon davası başladığında, “Cumhuriyet neden bu davaya müdahil oldu,neden görüntü olarak savcıların yanında yer alıyor?” diyorlardı.

11-Aydınlıkçılar İlhan Selçuk’a temsilci heyeti gönderip bu konudaki rahatsızlıklarını ve gazetenin müdahillikten çekilmesini istemişti.

12-Gazete içindeki en yakın dostları aracılığıyla da bu konuda sürekli baskı yapıyor ve Cumhuriyet’in bu davayı

13-Aydınlık’ın istediği şekilde sürdürmesini, neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğini her şeyi en iyi bilen Aydınlık’a sormasını istiyordu.

14-Son seçimlerde vakıf yönetim kuruluna yeniden seçilemeyen ve Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisi biten Alev Coşkun

15-üzerinden yürüttükleri bu faaliyet, İlhan Selçuk hastanede iken D. Perinçek’in dergideki başyazısında Alev Coşkun’a yazdığı,

16-“Sayın Alev Coşkun, Aziz Dostum” başlıklı mektupla zaten kamuoyuna da duyurulmuş ve Cumhuriyet hizaya sokulmaya çalışılmıştı.

17-Dolayısıyla, bugünkü feveran, iftira ve gerçek dışı karalamalarının arkasında yatan asıl neden, üst yönetimdeki bir dostlarının

18-son seçimlerde yeniden seçilmemiş olması ve bir iletişim ayaklarının yok olmasındandır.

19-Aydınlık için amaç uğrunda söylenen her yalan mübah sayılıyor.Aydınlık’a göre bir dolu yazar Atatürkçü oldukları için gazeteden atılmış.

20-Oysa, başta Bekir Coşkun ve şimdi Ulusal Kanal’da devam eden Ümit Zileli olmak üzere adı geçen yazarlara bir sorsalardı,

21-“sizi Cumhuriyet’ten attılar mı?” diye doğru cevabı alırlardı. Saydıkları yazarlar içerisinde Cumhuriyet’te artık yazmaması söylenen

22-tek bir kişi var. O da bugün Aydınlık’ta köşesine devam eden Mehmet Faraç. Faraç’ın ayrılması ise Atatürkçülüğünden değildir.

23-Adı geçen diğer yazarların istisnasız tümü ya kendi istekleri ile ya da ekonomik nedenlerle gazeteden kendileri ayrılmıştır.

24-Bir diğer rahatsız oldukları konu, Cumhuriyet’in avukatının sanıklardan Muzaffer Tekin’e soru sormasıydı.

25-Aydınlıkçılar her şeyi en ince ayrıntısına kadar zaten biliyordu,onlara göre M. Tekin bir milli kahramandı ve ona asla soru sorulamazdı.

26-Cumhuriyet’in avukatı Tekin’in gazetenin bombalanmasından suçlu olduğunu zaten söylemiyordu.Gerçeğin ortaya çıkması için soru soruyordu.

27-Osman Yıldırım’ın Ataşehir’de buluştuk dediği tarihlerde M. Tekin’in o civarda olmadığı nasıl ortaya çıktı?

28-Cumhuriyet’in avukatı, böyle bir buluşma olup olmadığının saptanması konusunda baz istasyonu kayıtlarının istenmesini talep etti.

29-Getirilen bu kayıtları daha sonra M. Tekin orada (Ataşehir’de) olmadığının kanıtı olarak savunmasında kullandı.

30-Şimdi ise,Cumhuriyet’in talebi ile anılan tarihlerde Ataşehir’de olmadığını kanıtlayan M. Tekin’i gazetenin hedef aldığı söylenebiliyor.

31-M. Tekin’in dava kapsamında hukuken mağdur edilmiş olması, haksızlığa uğramasının sorumlusu Cumhuriyet ya da avukatları değildir.

32-Hukuksuzluğa uğrayanların, hukuki mağduriyeti dışında ayrıca siyasal açıdan da sahiplenilmesi Cumhuriyet’in görevi değildir.

33-Cumhuriyet, diğer sanıklarda olduğu gibi M. Tekin’in de Ergenekon davasında uğradığı haksızlık ve mağduriyetleri dile getirmekte,

34-mağduriyetinin bir an önce son bulmasını istemektedir.Ancak bu demek değildir ki, M. Tekin ile Cumhuriyet aynı siyasal dalga boyundadır.

35-M. Tekin ve Aydınlık’ın aynı siyasi çizgide buluşması ve faaliyet yürütmesi kendi siyasi, sosyal ve beşeri ilişkileridir.

36-Cumhuriyet gazetesi bu ilişkilerin dışındadır. Yalan ve karalamalardan çekinip bu türden bir ilişkiye hiçbir zaman girmeyecektir.

37-Aydınlık gazetesine tavsiyemiz; gazete ile ilişkisi biten ve emekli edilmeyi bir türlü içine sindiremeyip, İlhan Selçuk’un makamının

38-kendisinin hakkı olduğu duygusuyla sürekli çamur atan, yalan yanlış dedikodu üreten birilerinin dolduruşuna gelmemesidir”

O KAVGADA NELER YAŞANMIŞTI

Aydınlık Gazetesi’nin Cumhuriyet Gazetesi’nin yönetimine Cemaatçilerin sızdığını iddia etmesi üzerine başlayan kavgada, Cumhuriyet Gazetesi bu iddiaları "Gazeteler arasında rekabet olması doğaldır. Ama bu rekabetin etik ilkeler çerçevesinde yürütülmesi beklenir. Çamur atarak iz bırakacaklarını sananlar, amaçları için her türlü yalan ve iftirayı arsızca ve utanmadan söyleyenler, karanlık amaçlarına ulaşamayacakları gibi okurlarımızdan hak ettikleri yanıtı da alacaklardır” ifadelerini kullanarak yalanlamıştı.

Aydınlık Gazetesi de dün tekrardan cevap verdi ve cevapta “Biz ‘F-Tipi Cumhuriyet’e sızdı’ demiştik, meğer Cumhuriyet’in merkezine oturmuş. Cevap diye söylenenlerin tamamı Gladyo’nun yıllardır Aydınlık’a yönelttiği iftira malzemeleri. Böylece Cumhuriyet yönetimi Aydınlık’ın haberini doğruluyor ve bulunduğu adresi net biçimde ortaya koyuyor: F-Cumhuriyet! Hikmet Çetinkaya’nın yazısında yer alan Aydınlıkçılara yönelik ifadeleri, herhangi bir cemaat gazetesinde de okuyabilirsiniz”denildi.

Aydınlık'ın bu açıklamasına Hikmet Çetinkaya, "Bu kez sert kayaya çarptılar... Gerçek yüzlerini anlatacağım...Çekmecemde Eymür'ün raporu varmış ha! Uğur Mumcu,İlhan Selçuk,Soner Yalçın ve pek çok isimi nasıl karaladıklarını.... Yazmayacaktım yazacağım hak ettiler...Beni cep telefonumdan aramışlar.... Evet aramışlar....Aydınlık dememişler, şoförüme... Ne mi demişler:İMC televizyonu.. Bu yöntemi köktendinci bir gazete kullanır...İşte Aydınlık'ın gerçek yüzü....Tanıyın onları tanıyın. Bundan sonra arşivler konuşacak" diyerek cevap verdi.

Odatv.com