Haber: İSMAİL SAYMAZ- [email protected] / Arşivi

İddiya göre savcılar avukatlara mesleki faaliyetlerini örgütsel bir çerçevede yürütüp yürütmediklerine dair sorular yöneltti. Avukatlar hak ihlallerine karşı yürüttükleri hukuk mücadelesinden ötürü sorgulandıklarını savunarak bu yönde yanıtlar verdi. İstanbulÇağlayan Adliyesinden edinilen bilgilere göre sorguda iddia edilen kozmik oda ya da ajanlık iddiasına ilişkin herhangi bir suçlama yöneltilmedi. Avukat Betül Vangölü Kozağaçlı, Nacideye Demir ve Taylan Tanay'ın iddiaya göre savunmaları şöyle,...

Betül Vangölü Kozağaçlı: “Gözaltına alınırken kötü muameleye maruz bırakıldım. Zorla tükürük örneğim alındı. Avukatlık mesleğimi yaparken, işkenceye karşı geldiğim için bu konuda çeşitli davalar açtığım için cezaevindeki kötü muamelelere karşı kişilerin ve yakınlarının haklarını savunduğum için emekçilerin, memurların, öğrencilerin haklarını savunduğum için, polis kurşunuyla öldürülenlerin ailelerini savunduğum için, kolluk tarafından kin duyulan, ortadan kaldırılması gereken bir hedef haline geldim. Gözaltı takiplerinde hukuksuzluğa izin vermediğim için tehdit edildim. Birtan Altınbaş, Engin Çeber ve Soner Çankal davalarına katıldım. Benim gibi düşünen bir çok avukat ile haraket ettim.

Naciye Demir: DHKPC üyesi değilim.Herhangi bir yasadışı örgüt propagandası yapmadım. Halk Cephesi, Yürüyüş dergilerinin avukatlığını yapıyorum. Halk Cephesi yasal bir dergidir. Halkın Hukuk Bürosu üyesi değilim. Halkın Hukuk Bürosu'nun DHKPC ile irtibatının olmadığını biliyorum. Naciye Demir'e gizli tanık Çelik'in ifadeleri soruldu. Çelik'in “İsmini Naciye olarak biliyorum. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından biridir. Örgütsel faaliyetlerinden dolayı gözaltına alınanların dosyalarını takip eder, müdafiliğini yapar. Gözaltında bulunan şahıslara gözdağı vererek polis gözetimindeyken direnmelerini, susma hakkını kullanmalarını, hiçbbr şeye imza atmamaları talimatını verdiğini biliyorum” dediği ifade edildi. Naciye Demir ise şunları söyledi: “Müvekkillerime hukuki çerçevede yardımda bulunup, haklarını hatırlatıyorum. Bunlara uyup uymama kendilerinin bileceği bir iş. DHKPC üyeliği suçlamasıyla yakalanan veya diğer suçlardan yakalanan müvekkillerime özellikle dosyada gizlilik kararı bulunduğu takdirde susma hakkını kullanmalarını öneririm. Bu haktan faydalanmak onların bileceği bir iş.

43 eylemle ilgili soruya da şu yanıtıt verdi: “Anayasal ve demokratik haklarımı kullanarak, ÇHD üyesi olarak bulunduğum, parti ve sendikaların katıldığı eylemlerdir. Bu eylemler suç içermemektedir. Bu eylemlerle ilgili suçlamaların dosyadan çıkarılmasını istiyorum. Bu eylemlerin bu şekilde resimlenerek arşivlenmesi hukuka aukırıdır. Dursun Karataş, İbrahim Çuhadar,Hasan Selim Gönen ve Erdal Dalgıç'ın cenazelerine katıldım. Bu 4 kişinin ailesinin avukatlığını yapıyorum. Cenaze defin işlemi bitene dek meslaeki faaliyetlerim kapsamında nezaret ettim.

Taylan Tanay: Gece saat 04.00 sıralarında büronun kapısı çalındı. Kim o diye sordum. Polis olduğunu söyledi. Savcının orada olup olmadığını sordum. Bana bir şey söyelemeden kapıyı kırmaya başladılar. 5 dakika sonra içeri girdiler. Saat 05.00 savcılar Adem Özcan ve İdirsi Kurt geldi. Avukat aramalarında savcı bulunmak zorunda dediğimde Adem Özcan, üzgün olduğunu, yolu karıştırdığını söyledi. Baro temsilcisine de haber verilmemişti. Arama işlemi bittikten sonra polis otosunda saldırıya uğradım. Araçta üzerime oturudular. Emniyette parmak izi alımı sırasında, üst arama sırasında kötü muameleye maruz kaldım. Onlarca polis üzerime çıktı. Ayaklarıyla üzerine bastılar. Zorla tükürük örneği aldılar. İki gün boyunca su ve şeker vermediler. Bir odaya avukat görüşme odasında Skytürk programında kendilerini işkenceci olarak niteleyip kötülediğimi söylediler. Uzun süredir polis tarafından tehdit ediliyordum. Şikayette bulunmuştum.

Büromuzda bir yıl önce dinleme cihazı bulduğumuz için sinyal arayıcı jammer cihazı aldık. Bu konuda savcılığa şikayette bulunmuştuk. Herhangi bir terör örgütüne üye değilim. Bu konudaki suçlamayı kabul etmiyorum.