Gündemimiz ne çabuk değişiyor canım ülkemde, hem de ne çabuk.

Daha dün 'kendisine havlandığını' söyleyen ile 'havladığı iddia edilen' siyasetçileri konuşurken, bir baktık elektrik kesintisiyle şoklarda ve aynı zamanda İstanbul Çağlayan adliyesindeki rehine krizindeyiz.

Hemen akabinde de; maalesef sayın savcımızın ölümü ve avukatların aranması sorunsalı.

Bir taraftan 'hukukun üç sac ayağından biriyiz, madem biz aranıyoruz hakimler, savcılar da aransın' saçmalığı, bir taraftan 'hakimler, savcılar neden avukatlara sahip çıkmıyor' alınganlığı.

Yahu, 'avukatlara yeşil pasaport verilsin'den, buraya nasıl geldik?

Elbette avukatlar aranamaz, aranmamalı da. Bu konuda uzunca açıklama yapacak değilim.

Ancak; kısaca değinmek gerekirse; "Avukat" bağımsız olmadan, "savunma" bağımsız olamaz; "savunma" bağımsız olmadan da "yargı" bağımsız" olamaz. Bundan dolayı hukuk devleti olan ülkelerde; serbest meslek icra ederek kamu hizmeti gören hukukçunun, aynı zamanda yargı görevinin de bulunduğu kabul edilir.

Yargının kurucu unsuru olması ve 'bağımsız savunma'yı temsil etmesi sebebi ile de avukat hakkında arama, elkoyma, iletişimin dinlenmesi gibi tedbir uygulamalarında istisnai dikkat ve özen gösterilir.

Tabi; zamana, mekana, kişiye özel hukuk yaratılmakta başarılı olduğumuz ülkemizde, 'hukuk devleti'nden bahsedilemeyeceği gibi, erkelerin ayrılığı, yargının bağımsızlığı kavramları da yaşamımıza doğru yerleşmemiş olduğundan, 'savunmanın bağımsızlığı' ile ilgili tartışmalarda temelsiz,soyut, hukukla bağdaşmayan açıklamalarla sürdürülmüş oluyor.

Sonuçta da; bağımsızlığını korumaya çalışan 'milletin' avukatı ile bağımsızlığı dönem dönem tartışılsa da 'devletin' hakim-savcısının eşit olmadığına, olamayacağına varılıyor ve yargının kurucu unsurları 'hakim-savcı-avukat' üçlemesi bölünüyor.

Hal böyle olunca; hakim-savcılardan avukatlara destek düşünülmesi de fantaziden öteye geçemiyor tabi.

Kaldı ki; daha düne kadar kendi meslektaşları yasa dışı dinlenirken, odalarında arama yapılırken, yaka paça odalarından dışarı çıkartılırken, görev yer ve yetkileri keyfe keder değiştirilirken, haklarında haksız yere soruşturmalar açılırken ses çıkarmayan bir kısım hakim-savcı'nın varlığı da göz önüne alınınca, akıbet daha da vahimleşiyor.

Sesini kendilerine yapılan hukuksuzluğa çıkarmayan bir meslek grubunun, neyine avukata yapılan hukuksuzluğa ses çıkarmak.

Görüşmek dileğiyle.

NOT: Yazım gecikmeli yayına girdi. Gündem yine çok farklı yerlerde farkındayım.

mehtap   demirhan



http://blog.radikal.com.tr/turkiye_gundemi/avukatlar-aranirken-96802