"Altan ve Alpay kararı pilot karardı; savaşta bile kısıtlanmayacak haklar ihlal edildi"

Avukat Ergin Cinmen, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası tutuklanan gazeteci - yazar Ahmet Altan, akademisyen kardeşi Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak da dahil 6 kişiye verilen "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararını değerlendirdi. Ağırlaştırılmış müebbet kararının Anayasa Mahkemesinin “hak ihlali” kararına rağmen verildiğinin altını çizen Cinmen, AYM’nin kararlarının uygulanmadığı ülkelerden birinin Türkiye diğerinin ise Azerbaycan olduğunu belirtti.

Evrensel'den Meltem Akyol'un haberine göre Altan Kardeşler ve Nazlı Ilıcak dahil 6 kişiye verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararını gazetemize değerlendiren Avukat Ergin Cinmen, mahkemenin bu kararı 3’er yazı ve TV programına dayandırarak verdiğini söyledi. “Karşımızda aslında mahkeme yoktu, buna bir mahkeme denmez. Sadece bu cezaları vermek için oraya getirilmiş “üç kişi, bir tane de savcı” vardı” diyen Cinmen, “Bu karar Türkiye’de yargının, en azından bu yaşadığımız bölümünün, tam anlamıyla, iktidarın bürosu haline geldiğini gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu. Ağırlaştırılmış müebbet kararının Anayasa Mahkemesinin “hak ihlali” kararına rağmen verildiğinin altını çizen Cinmen, AYM’nin kararlarının uygulanmadığı ülkelerden birinin Türkiye diğerinin ise Azerbaycan olduğunu belirtti.

Gazeteci Ahmet Altan, Prof. Dr. Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da  aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu 7 kişinin “15 Temmuz darbe girişimine iştirak etmek” iddiasıyla yargılandığı davada karar cuma günü çıktı. Altan kardeşler ve Nazlı Ilıcak dahil 6 tutukluya “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamasıyla ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Davanın tutuksuz tek sanığı Tibet Murat Sanlıman ise beraat etti.

Mehmet ve Ahmet Altan’ın Avukatı Ergin Cinmen dava boyunca yaşanan süreci ve kararı gazetemize değerlendirdi.

"Mahkeme Anayasa'yı ihlal etti, suç işledi"

Kararı beklediklerini söyleyen Avukat Cinmen, “Karşımızda aslında mahkeme yoktu, buna bir mahkeme denmez. Sadece bu cezaları vermek için oraya getirilmiş “üç kişi, bir tane de savcı” vardı denir. Zaten bunun böyle olduğunu Anayasa Mahkemesi gösterdi. Biliyorsunuz Altanlar tutuklandığında biz Anayasa Mahkemesine başvurmuştuk, Anayasa Mahkemesi de hepimizin bildiği gibi OHAL dönemini de kapsayacak şekilde hem ifade özgürlüğü, hem basın özgürlüğü, hem de kişi güvenliği yönünden net bir şekilde ihlal kararı verdi. Bu karar Anayasa’nın 153’üncü maddesi gereğince herkesi yargı da dahil, herkesi bağlayıcı bir karardır. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı yok saydı, yani Anayasa dışına çıktı. Ve çok net bir şekilde görevi suistimal suçu işledi” dedi.

Deliller: 3'er yazı bir TV programı

Dosyaya ilişkin de değerlendirmede bulunan Cinmen, “İki müvekkilimiz için de,  Nazlı Hanım da bunun içine dahil, işte 3’er tane yazısı, ki bu yazılar daha önceden çıkmış, dava bile açılmamış yazılar,  bir de Can Erzincan adlı bir televizyonda gene Nazlı Ilıcak ile Mehmet Altan’ın periyodik olarak yapmış olduğu, Ahmet Altan’ın da o gün itibari ile katıldığı

programdaki konuşmalar. Bunlar hiçbir şey ifade etmiyor. Bunlar sadece düşünce açıklamaları, bir siyasi iktidara uyarı. İşte bu kadarlık, başka hiçbir şey yok, bunlar nedeniyle “Cebir ve şiddet yoluyla anayasayı ihlal” suçu teşkil eder dedi mahkeme ve 6 kişiye ağırlaştırılmış müebbet verdi. Bunun içine “cebir ve şiddet”i de koydu, bakalım bunu gerekçeli kararda ne şekilde açıklayacak onu da bekliyoruz” diye konuştu.

"Yargı, iktidarın bürosu haline geldi"

Avukat Ergin Cinmen devamında şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’de yargı bağımsızlığının da ötesinde, Türkiye’de yargı, en azından bu yaşadığımız bölümü tam anlamıyla, iktidarın bürosu haline gelmiş durumda. Ya iktidarın ya da iktidarın bir bölümünün diyebilirim, çünkü AYM gerçekten uygun bir karar verdi ama bu ağır cezaların kararları ortada. Deniz Yücel ve Altanlar ile Ilıcak davasının hukukla hiçbir alakası yok. Ben yıllardan beri avukatlık yapıyorum, Türkiye’nin en sorunlu dönemlerinde de avukatlık yaptım ama bu dönem ayrı bir şekilde gidiyor. Biz hep ifade özgürlüğü kısıtlanıyor falan diyorduk, şimdi ifade özgürlüğünü de aşan, yani niyet ve kişilikler yargılanıyor.”

"Savaşta bile kısıtlanmayacak haklar ihlal edildi"

Anayasa’nın 25 ve 26’ıncı maddelerine atıfta bulunan Cinmen bu iki maddenin birbirinden farkı olduğunu belirterek şöyle konuştu:

25’inci madde “Düşünce hiçbir zaman kısıtlanamaz” ve “Düşünce ve kanaatlerin açığa vurulması mecbur bırakılamaz” diyor ve işte bu hak ortandan kaldırılıyor. Temel hakların bir çekirdeği vardır, temel haklar OHAL durumlarında kısıtlanabilir ama bazı çekirdek haklar kısıtlanamaz. İşte düşünce özgürlüğü savaş ve seferberlik halinde dahi kısıtlanamayacak haklardır. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararını verirken çifte test uyguladı: Birinci test “Düşünce ve ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü ihlal edilmiş midir” testi. Bunu uyguladı ve ihlal edildiğine karar verdi. İkincisi ise şu an olağanüstü hal dönemindeyiz, dolaysısıyla OHAL döneminde özgürlüklerin ne şekilde kısıtlanabileceğini gösteren Anayasa’nın 15’inci maddesinin bir ve ikinci fıkralarına göre de test etti ve o test sonucunda da ihlale karar verdi. Yani savaş, seferberlik, OHAL döneminde de kısıtlanamayacak haklar ortadan kaldırıldı, bu çekirdek kırıldı.”

"Altan ve Alpay kararı pilot karardı"

Anayasa Mahkemesinin kararına bir kez daha vurgu yapan Cinmen, şunları kaydetti:

“Yani çekirdeğin çekirdeği kırıldı, buraya nüfuz edildi, Anayasa Mahkemesinin kararı böyle diyor. Çok önemli bir karar verdi ve bu kararı Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu verdi. Sayın AYM Başkanı da bundan 6-7 ay önce davaların çok fazlalaştığını bu nedenle üç ayrı duruma temas eder emsal kararlar verileceğini, pilot kararlar verileceğini söyledi. Bu pilot kararlardan bir tanesi Mehmet Altan kararıydı ve bunu genel kurul kararı verdi, daire kararı değil. Bir tepki ile karşılaşacağını hesaplayarak herhalde oraya gönderildi ki bütün mahkemeleri bağlasın. Buna rağmen düşman hukukunu mahkeme uygulayarak bu kararı verdi. Bakın orada 3 kişi daha yargılanıyor onlar da ağırlaştırılmış müebbet aldı. Hep bilinen şahsiyetler olduğu için Altanlar ve Nazlı Ilıcak deniyor ama bir de bilinmeyen, Zaman gazetesinden  3 kişi daha var, yani tam bir kıyım yaptı mahkeme, düşman hukuku uyguladı, bunun adı budur."

Türkiye’de iç hukuk sürecinin devam ettiğini belirten  Cinmen, karara istinaf mahkemesinde itiraz edeceklerini söyledi.

"Bu hukuksuzluk sürdürülebilir değil"

Türkiye’de hukukun tamamen askıya alındığının altını çizen Cinmen, “Hukuk tam anlamıyla askıya alınmış durumda, askıdan inecek mi bilemiyorum ama şu süreçte Türkiye’de hukuk uygulanmıyor, bu davalarda hukuk uygulanmıyor, demokratik bir ülkede ve anayasal OHAL ilan edilmiş bir ülkede, çünkü yukarıda anlattım, OHAL hukuksuzluk dönemi değildir, hukukun uygulanmadığı bir dönemi yaşıyoruz, bunu söylerken AYM böyle bir karar veriyor. Yani gelgitler içinde yaşanan bir süreç bu. Durum bu dileriz bu kötü dönem fazla uzamaz, çünkü sürdürülebilir değil bu” diye konuştu.

http://t24.com.tr/haber/avukat-ergin-cinmen-altan-kardesler-ve-nazli-ilicak-kararini-degerlendirdi-aym-karari-bir-turkiyede-bir-de-azerbaycanda-uygulanmiyor,563052