TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ'NİN İKİ GÜN SÜRECEK OLAN 34. OLAĞAN GENEL KURULUNDAYIZ...

Sayın Divan,
Genel Kurulumuzu şereflendiren;
Demokrat Partinin Sayın Genel Başkanı ve Genel Başkan Yardımcıları,
Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Grup Başkanvekili ve Sayın Genel Başkan Yardımcısı,
Sayın milletvekilleri,
Kıbrıs Türk Barolar Birliği’nin sayın temsilcileri,
Sivil toplum örgütlerinin sayın genel başkanları ve temsilcileri,
Türkiye Barolar Birliği’nin önceki sayın başkanları,
Genel Kurulumuzun sayın delegeleri,
Çok değerli meslektaşlarım,
Değerli basın mensupları,
Hanımefendiler,
Beyefendiler,
 
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Türkiye Barolar Birliği’nin 34. Olağan Genel Kurulu’na hoş geldiniz, şeref verdiniz.
 
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, değişmez önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü, onunla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna imza atan tüm yol arkadaşlarını, Milli Mücadele şehit ve gazilerini rahmetle anıyorum. Terörle mücadelede şehit olan asker ve polislerimize, Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Görevi başında şehit edilen avukat, Cumhuriyet savcısı ve hakim, tüm meslektaşlarımızı da rahmetle yad ediyorum.
 
Türkiye Barolar Birliği'nin bugün hayatta olmayan kurucularını, kurullarında görev almış tüm meslektaşlarımı ve başkanlarımızı rahmetle anıyor, hayatta olan başkanlarımıza ve meslek büyüklerimize sağlıklı ömürler temenni ediyorum.
Yarın, Anneler Günü…
 
Ülkemizde annelerin ağlamadığı günlerin özlemi ile tüm annelerimizin anneler gününü kutluyorum. Şehit annelerinin ellerinden öpüyorum. Hasta olan annelerimize şifa, aramızda olmayan annelerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Burada pek çoğumuza kol kanat gererek annelik yapan kıymetli Başkan Yardımcımız Av. Berra Besler’in de Anneler Günü’nü özellikle kutluyorum.
 
Bugün, 13 MAYIS 2017.
 
Soma maden faciasının 3. yıldönümü.
 
301 maden şehidimizi rahmetle anıyoruz.
 
Bizim davamız var.
 
Mustafa Kemal Atatürk'ten devraldığımız.
 
Bizim davamız var.
 
Türkiye Barolar Birliği'nin şanlı tarihinden gelen ve bize emanet edilen.
 
Bizim davamız var.
 
80 milyonu güven ve refah içinde, geleceğinden emin yaşatmak.
 
Keyfiliğin kökünü kazımak. Zulmü bu topraklardan söküp atmak.
 
Bizim davamız;
 
Yerin yedi kat altında alın teri döken maden işçisinin davası...
 
Traktörün üzerinde ya da iki büklüm elinde çapası tarlasında alın teri döken çiftçinin davası...
 
Evladını okutmak için çırpınan ananın babanın davası...
 
Evlatlarının mezar taşına sarılıp avunan şehit ailelerinin davası...
 
Sevdiğinin niye tutuklandığını, ne zaman salıverileceğini bilmeden uykusuz geceleri birbirine ekleyen vatandaşın davası...
 
Bizim davamız, Milletin davası... Ayrımsız her vatandaşımız için adalet mücadelesi...
 
Her adımımızı, bu davadan aldığımız güçle ve inançla attık.
 
Hep birlikte mücadele ettik. Hep şunu söyledik: Hukuk üstün olmazsa demokrasi olmaz.
 
Yargı; bağımsız, tarafsız, etkin ve hesap verebilir olmazsa hukuk üstün olmaz.
 
Etkin ve bağımsız savunma olmazsa, yargı adalet dağıtamaz.  
 
Hakim ve savcıyı, idarenin bürokratı olmaktan çıkarıp gerçekten hakim ve savcı yapan, etkin ve bağımsız savunmanın varlığıdır.
Avukatın, avukatların örgütlü gücü baroların ve baroların birleşik gücü Türkiye Barolar Birliği’nin bu sebeple asli görevi, hukukun üstünlüğünü korumak, insan hakları ihlalleriyle mücadele etmektir.
 
Şunu unutmayalım.
 
Keyfiliğin hüküm sürdüğü bir ülkede, avukatın alın terinin de değeri olmaz.
 
Yargının bağımsız, tarafsız, etkin ve hesap verebilir olmadığı; hukukun üstünlüğünün sağlanmadığı bir ülkede, hiçbir hakkın güvencesi yoktur.
 
Bir ülkede yaşayan veya ayak basan herkesin hukuki güvenliğe sahip kılınmaması, o ülkeye refahın gelmesinin önündeki en büyük engeldir; o ülkenin insanlarının başka toplumlarca sömürülmesinin de en önemli sebebidir.
 
Ülkemiz bir ateş çemberinin tam ortasında.
 
Dünyanın en tehlikeli terör örgütleri ve arkalarındaki küresel güçlerin saldırısı altında.
Buna karşın maalesef toplumun geniş kesimleri birbirine yabancılaştırılmış, hatta neredeyse düşmanlaştırılmış durumda. Oysa hepimizin talebi aynı. Adliye binasına bakıp adalet; hastaneye bakıp şifa; okula bakıp, evlatlarımız için en iyi eğitimi bekliyoruz. Devletin, hiçbir ayrım yapmadan hepimizi kucaklamasını istiyoruz.
 
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın güvenini yaşamayı bekliyoruz. Öyleyse 80 milyon vatandaşımızı kucaklaştırmanın yolu, gözümüzün önünde duruyor:
Tek çıkış yolu, etnik kökenine, mezhebine, inancına, diline, siyasi düşüncesine, cinsiyetine bakmaksızın her vatandaşımızı adalet paydasında buluşturmak.
 
İşte bunun için bağımsız, etkin ve hesap verebilir yargı…
 
İşte bunun için bağımsız ve etkin savunma…
 
İşte bunun için hukuk devleti…
 
İşte bu, bizim milli davamız.
 
 
Değerli Dinleyenler,
 
TBB'nin 32. Olağan Genel Kurulu'nda seçilmiş olan bizler, hayatımızın en onurlu görevinde bulunduk. Sizlerle ve 100 bin meslektaşımızla omuz omuza yürümenin gururunu her gün yaşadık.
 
Türk Milleti'nin bize gösterdiği teveccühün gerçek sahibi sizlersiniz. Sizi temsil etmenin onurunu yaşamak da bizim bu hayattaki en büyük ödülümüzdür.
 
Hep şunu söyledik: Türkiye bizim öğretmenimiz oldu, dedik. Siz, Türkiye'siniz.
 
 
Değerli Dinleyenler,
 
Çok önemli bir Anayasa değişikliği süreci yaşadık.
 
Önümüzdeki tablo, işin esasına girmeksizin şudur;
Halkımızın en az yüzde 50’si, halk oylamasına sunulan Anayasa paketinin içeriğinin Cumhuriyet’in temel ilkelerine ağır zarar verdiği ve bir rejim değişikliğine yol açtığı görüşündedir.
 
Halkımızın en az yüzde 50’si bu kadar önemli bir Anayasa değişikliği sürecinin eşit olmayan şartlarda gerçekleştiği görüşündedir.
 
Halkımızın en az yüzde 50’si, sonucun kabul edilemez usulsüzlüklerle sakatlandığı görüşündedir.
 
Özetle, halkımızın en yüzde 50’si bu sebeple mutsuzdur, kırgındır ve hukuka güvenini yitirmiştir.
 
Anayasalar, milletlerin dağılma değil, bir arada yaşama sözleşmeleridir.
 
Türkiye, dünyanın en karışık ve en tehlikeli bölgesinde yer almaktadır. Bu bölgeyi kendi menfaatlerine göre şekillendirmek isteyen küresel güçlerin varlığı ve faaliyetleri de herkesçe bilinmektedir.
 
Türkiye’nin, üzerine oynanan tüm senaryolara karşı, kendi milli menfaatlerini sonuna kadar gözeten bir duruş sergileyebilmesi ancak milli birliğini ve beraberliğini korumasına bağlıdır.
 
Maalesef, söz konusu Anayasa değişikliğinin içeriği ve süreç, bu milli birliği ve beraberliği tehlikeye sokmuştur.
 
Öte yandan, Türkiye’nin hukuk devleti niteliğinin tartışmalı hale gelmesi, ülkemizi hedef alan terör örgütlerinin de uluslararası meşruiyet kazanma çabasına istemsiz katkı vermiştir.
 
Hal böyleyken, Türkiye’nin, milletin en az yarısının benimsemediği bir Anayasa ile yönetilmesi mümkün değildir.
 
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu son toplantısında;
 
• Milletimizin üzerinde uzlaşabileceği,
• Kuvvetler ayrılığını esas alan,
• Milli egemenliği koruyan,
• Vatandaşlarımızın hak ve hürriyetlerini güvenceye bağlayan,
 
bir Anayasa değişikliği taslağının hazırlanarak sivil toplumun, siyasi partilerin ve her vatandaşımızın değerlendirmesine sunulmasına karar vermiştir.
 
Bu hayati görev, tek tek hepimizin vatani görevidir.
 
Yeni dönemde, Türkiye Barolar Birliği ve tüm barolarımız; umuyor, diliyor ve temsil ettiğim kurumun tarihine güvenerek yüksek sesle söylüyorum ki, bu milli davanın takipçisi olacaktır.
 
Bizlerden desteğinizi esirgemediğiniz için teşekkür ediyorum.
 
79 baro, 102 bin avukat kol kola girdiğimizde kazanamayacağımız hiçbir dava yoktur.
 
34. Genel Kurulumuzun, ülkemize, milletimize ve mesleğimize hayırlı olmasını diliyorum.
 
Şahsım ve tüm kurullarımız adına sizleri bir kez daha selamlıyorum. Dört yıldır birlikte çalışmaktan onur duyduğum tüm meslektaşlarıma ve çalışanlarımıza en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
 
Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı