ANKARA - Dildar Baykan

Bangladeş ve Myanmar yönetimlerinin, gördükleri zulüm nedeniyle Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların topraklarına geri dönmeleri konusunda anlaşmaya vardığı açıklandı ancak anlaşmanın detayları muğlaklığını koruyor.

Myanmar Dışişleri Bakanı ve Devlet Başkanlığından Sorumlu Devlet Bakanı Aung San Suu Çii ve Bangladeş Dışişleri Bakanı Mahmud Ali, dün sabah Myanmar'da 45 dakika süren görüşme yaptı. Görüşmenin ardından Bangladeşli Bakan Ali, Myanmar Devlet Başkanlığı Genel Sekreteri U Kyaw Tint Swe ile "Arakan Eyaletinde Yerinden Edilmiş Kişilerin Geri Dönüşü Konusunda Uzlaşma" başlıklı anlaşma imzaladıklarını duyurdu.

Anlaşmaya ilişkin herhangi bir detay açıklanmazken, Arakanlı Müslümanların ne zaman döneceğine dair tarih de belirtilmedi.

Bangladeş Dışişleri Bakanı Ali'nin 2 Ekim'de Bangladeş'in başkenti Dakka'da Myanmar Devlet Başkanlığı Genel Sekreteri U Kyaw Tint Swe ile görüşmesinin ardından Bangladeş'e sığınan Arakanlı Müslümanların, Myanmar'da resmi kayıtları bulunması durumunda geri alınacağı açıklandı. Ancak Arakanlı Müslümanların birçoğunun kendilerini vatandaş olarak kabul etmeyen Myanmar'da kaydı bulunmuyor.

Öte yandan Çin'in Arakan konusunda sunduğu üç aşamalı planda, Arakanlı Müslümanların topraklarına dönüşüne dair madde bulunmaması tepkilere yol açmıştı. Çin'in sunduğu plan, "Çin, Myanmar üzerindeki uluslararası baskıları dağıtmaya çalışıyor" yönündeki yorumlara neden oldu.

"Böyle bir ortamda, belgelendirmeden bahsetmek mantıksız"

Arakan Rohingya Birliği (ARU) Başkanı Wakar Uddin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu anlaşmanın uluslararası düzeyde iki taraflı olmasından ve detaylarının açıklanmamasından endişe duyduğunu dile getirdi.

Myanmar'da Arakanlı Müslümanların vatandaşlık ve insan hakları, toplumsal kalkınma, toplumsal ilişkiler ve dinler arası konularda sorun yaşadığına dikkati çeken Uddin, "İnsanları bir kamptan alıp hiçbir koruma olmadan Arakan'da yaşatamazsınız." dedi.

Uddin, önceki dönemlerde Myanmar'da resmi kayıtları bulunması durumunda geri alınacağına dair açıklamalar için "Bangladeş'e kaçan Arakanlı Müslümanların çoğunun değil hiçbirinin belgelerinin yanında olduğunu sanmıyorum. Müslümanlar, Arakan'da zulme uğruyor, vuruluyor, öldürülüyor. Canlarını kurtarmak için Bangladeş'e kaçıyor. Böyle bir durumda belgelerini yanlarına alamazlar." dedi.

Myanmar'da kaydı bulunan Arakanlı Müslümanların belgelerinin de yakılan köylerle yok olduğuna vurgu yapan Uddin, "Böyle bir ortamda, belgelendirmeden bahsetmek mantıksız." değerlendirmesinde bulundu.

"Anlaşma karşılıksız çekle eşdeğer"

Avrupa Rohingya Konseyi (ERC) Sözcüsü Dr. Anita Schug, dün imzalanan anlaşmayı "karşılıksız çekle eşdeğer" olarak yorumlayarak, "Hiçbir Myanmar yönetimi Arakanlı Müslümanların saygın şekilde yaşamasına izin vermemiştir. Bangladeş hükümeti, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), Avrupa Birliği gibi kuruluşlardan hiç kimseyi anlaşmaya dahil etmeyerek, iki taraflı bir anlaşma imzalayarak ölümcül bir hata yapmıştır." ifadelerini kullandı.

Bangladeş yönetiminin anlaşmayı imzalama konusunda acele ederken, geçmişte Myanmar'a dönen Arakanlı Müslümanların Arakan'da devlet destekli sistematik ayrımcılığa ve şiddet dalgasına maruz kaldığını unuttuğunu dile getiren Schug, "Tüm bunların sonunda olacak olan şu, Bangladeş'ten çıkartılan binlerce Arakanlı Müslüman, Myanmar'daki toplama kampı benzeri yerlere gönderilecek. Burada açlıkla, hastalıkla ve şiddetle karşı karşıya kalacak." diye konuştu.

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Güney Asya Koordinatörü Münevver Hüseyin Mollaoğlu, basın mensuplarının Myanmarlı ve Bangladeşli yetkililere anlaşmanın detaylarına ilişkin ısrarlı sorular sorduğunu ancak net cevaplar alamadıklarını vurguladı.

Yetkililerin geri dönüş sürecinin "iki ay içerisinde" başlayacağını söylediğini aktaran Mollaoğlu, "Ama bu sürecin ne zaman başlayacağına dair bir zaman yok." dedi.

Arakanlı Müslümanların geri döndüklerinde Myanmar'da nerede kalacağının da soru işareti olduğuna dikkati çeken Mollaoğlu, "Bu insanların kendi köylerine mi yerleştirilecekleri, yoksa bir kamp hayatından başka bir kamp hayatına mı alınacakları konusu muğlak." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA