Dünyanın doğası en çok yağmalanan kenti olmaya aday kentte son on yıl içinde birbiri ardına açılan taş ocakları, Antalya İl Genel Meclisi Başkanı Cavit Arı’yı da sonunda isyan ettirdi. Ormanı korumakla yükümlü olan Orman Müdürlüğü’nün, ağaç kesilmesine adeta öncülük etiğini ileri süren Arı, “Bu bölgede doğal yaşam alanı talan ediliyor. Yabani yılkı atlarının bulunduğu bölgedeki bin yıllık sedir ağaçları kesiliyor” dedi.

İl Genel Meclisi'nin taş ocağı çaresizliği
Cumhuriyet Gazetesi Akdeniz eki muhabirlerinden Faruk Keskin’in haberine göre, hemen her toplantıda kum ve taş ocaklarıyla ilgili ayrı bir sorunu gündemine taşıyan Antalya İl Genel Meclisi’nin bu yönde sarf ettiği çaba, yaptırım uygulanmadığı için sadece sözde kalıyor. Onlarca kaçak ve ruhsatsız kum çakıl ocağının faaliyet gösterdiği, sahillerden deniz kumlarının bile yağmalanarak satıldığı kentte, aralarında İl Özel İdaresi ve Karayolları gibi resmi kurumlara ait ocak taleplerinin yer aldığı dosyalar ise komisyonlardan geçemiyor. Özel İdare Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı İbrahim Altın’ın, İl Genel Meclisi’nde yaptığı açıklamalar ise durumun vahametini bir kez daha ortaya koydu.

"Köylü eşeğine dal yükleyip götürse hapse girer"
İlk olarak Elmalı’nın Avşar ve Armutlu Köyleri sınırlarında bulunan 4 mermer ocağıyla ilgili inceleme raporunun okunduğu mecliste, evrak eksikliği bulunmayan bu firmaların sedir ormanlarına büyük zarar verdiğine dikkat çekildi. Yaptırım uygulanamamasını eleştiren İl Genel Meclisi Başkanı Cavit Arı, “Orman köylüsü o ormanın bekçisidir, ama düşen dalı eşeğine yükleyip evine götürse hapse gireceği kesindir. Üstelik eşeği de müsadere edilir” dedi.
ciglikaranin-dibinde-yasayan-koyluler-tas-ocaklarina-isyan-ediyor.jpg

"Ormanı korumakla görevli müdürlük ağaç kesimine öncülük ediyor"
Ormanı korumakla yükümlü olan Orman Müdürlüğü’nün, ağaç kesilmesine adeta öncülük etiğini de ifade eden Meclis Başkanı Arı, “100-200 yıllık tarihi olan bu ormanlar, özel konumu itibariyle mutlak korunması gereken yerler. Korumakla yükümlü olan Orman Müdürlüğü ise taş ocaklarına tahsis edilen bu yerlerindeki ağaçların kesilmesine öncülük yapmaktadır. Bunun akabininde de ormana keçi girdi mi, girmedi mi bunun bekçiliğini yaparlar. Elmalı’daki durum içler acısı. Bu bölgede doğal yaşam alanı talan ediliyor. Yabani yılkı atlarının bulunduğu bölgedeki bin yıllık sedir ağaçları kesiliyor” diye konuştu.

AKP'li Meclis Üyesi: "Hem ihtiyaç var hem de çevre önemli"
AKP iktidarı döneminde verilen ruhsat ve yapılan tahsislerle taş ocakları konusu bugün Antalya’nın en önemli sorunlarından biri olmaya başlarken, söz konusu gündem maddesiyle ilgili söz alan AKP Grup Sözcüsü Mahir Boztepe’nin değerlendirmesi ise, “Bu sorun, 10 seneden bu yana değil senelerden bu yana devam ediyor. Çözüm yolu bulunması lazım. Bir taraftan ihtiyaç var. Ben inşaat mühendisiyim. Hem ihtiyaç var hem de çevre önemli. Ankara da sorunun farkında. İnşallah gereğini yaparlar diyorum” şeklinde oldu.

"Türkülere konu olan çubuk beli yol geçen hanı olmuş"
CHP Grubu’ndan Abdullah Demir, bölgedeki tahribatın boyutuna dikkat çekerek, “Doyran üzerinden Saklıkent’e ulaşım bugün yapılamıyor. Taş ocaklarından malzeme taşıyan kamyonlar yollara zarar veriyor. Toroslar, Antalya’nın önemli su kaynağı. Saklıkent’te ardıç ağaçlarının bulunduğu yere maden ocağı kurulmuş. Eski bir türkü var, ‘Çubukbeli yol ver geçeyim’ diye. Şimdi Çubukbeli yol geçen hanı olmuş. Bir ülkede başbakan ağaç dikme törenleri yaparken diğer taraftan da başka bölgelerde ormanların katledilmesine seyirci kalıyor” diye konuştu.

"Yetkimiz, etkimiz yok. Yasal olarak elimiz kolumuz bağlı" itirafı
MHP Grup Sözcüsü Zeki Tunç, Toroslar’ın adeta taş ve mermer ocaklarınca kuşatıldığını belirterek, “Nereye baksanız bir taş ocağı görüyorsunuz. Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar 2 binin üzerinde ruhsat verilmiş. Eğer Antalya turizmin başkenti ise, Toroslar oksijen depomuzsa bunların olmaması gerekiyor. Yaklaşık 3,5 yıldır bu olumsuzlukları tartışmaktayız. Bu işin kontrolünün Ankara’dan değil, yerinden yapılması gerekir. Yoksa bu sorunu daha çok konuşuruz dururuz. Çünkü yetkimiz, etkimiz yok. Yasal anlamda elimiz kolumuz bağlı” yorumunu yaptı.

Yusuf Yavuz