İzleyici olarak ya da akredite olamadığı için davayı gazeteci olarak izlemek steyenler sabahın erken saatlerinde kuyruğa girdi. Mahkemenin önünde uzun kuyruklar oluştu.

Duruşmayı izlemek için Türkiye’den gelen TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün başkanlığındaki altı kişilik delegasyon mahkemeye girebilmek için sıraya girdi. Büyükelçi Hüseyin Avni Karslıoğlu ise sıraya girmedi.

POLİS TÜRK VEKİLLERİN DE ÜSTÜNÜ ARADI
Türk milletvekilleri salona girmeyi başardı ancak girişte polislerin üstlerini aramasına tepki gösterdiler. CHP milletvekili Mustafa Tanal, kendisinin aynı zamanda avukat oduğunu ve uluslararası avukat kartı bulunmasına rağmen aranmasına sert tepki gösterdi ve "Alman avukatlar aranmazken, bizi aramaları düşündürücü" dedi.

Uwe Mundlos, Uwe Bönhardt ve Beate Zschaepe tarafından kurulan NSU hücresiyle ilgili davanın görüldüğü mahkeme salonunda oturma sırası şöyle: Beş sanık 11 avukatıyla üç sırada oturuyor. En ön sırada başsanık ve çetenin elebaşı Beate Zschaepe, yine aynı sırada Andre Eminger, orta sırada çetenin önemli bağlarından ve seri cinayetlerdeki silahı temin eden Ralf Wohlleben yer aldı. Wohlleben'in karısına da destek için eşinin yanında oturmasına izin verildi. Arka sırada ise Holger Gerlach ve Carsten Schulze yer aldı.

İçeride cep telefonları kapalı olacak. Zschaepe’nin fotoğrafını giriş ve çıkışta ajanslar verecek. Hürriyet’ten Ali Mercimek de davayı dışarıdan takip ediyor.

Davanın iki yıl sürmesi ve 85 duruşma yapılması ön görülüyor.

NSU'NUN KURUCULARI
Beate Zschape: 1975 yılında o zamanlar Doğu Almanya olan Jena’da doğdu. Annesi, Romanya’da diş hekimliği okuyan 22 yaşındaki bir genç kadındı. Romanyalı babası 2000 yılında ölene kadar Beate’yi hiç kabul etmedi. Annesinin yanına gidip gelse de daha çok anneannesiyle büyüdü Beate.

Örgütün sağ kalan tek üyesi olan Zschaepe, suçların büyük bir kısmı Bavyera’da işlendiği için Münih’te yargılanıyor. Sanık, öldürme kastiyle ağır kundaklama, iki silahlı saldırı, 15 silahlı soygunla itham ediliyor. Zschaepe’yi daha önce mafya üyeleri, yolsuz yöneticiler, İslamcı militanlar olmak üzere çeşitli sanıkları savunan üç kişilik bir avukat ekibi temsil ediyor.

Uwe Mundlos:
O da Beate gibi Jena’da dünyaya geldi. 1977 doğumluydu. Bir enformatik profesörünün oğluydu. Kafası zehir gibi matematiğe çalışırdı. İlk gençlik yılları, kendisinden iki yaş büyük olan felçli doğmuş ağabeyinin bakımını paylaşmakla geçti.

Uwe Böhnhardt: NSU hücresinin en genç üyesiydi. O da Jenalıydı. Sorunlu bir çocuktu. Hırsızlık, otomobil gaspı gibi suçlardan ıslahevine düşmüştü. İki Almanya’nın birleşmesiyle aşırı sağcı NPD’ye sempati duydu. Irkçılığa varan bir yabancı karşıtlığı vardı.

TANIŞMA
Üç kişilik çekirdek hücreyi bir araya getiren ise Jena’daki Winzerclub’tı. İlk kez 1993 yılında tanıştılar. Beate’nin ikisiyle de ilişkisi oldu. Batı Almanya’dan aşırı milliyetçi grupların, Doğulularla irtibata geçtiği dönemdi.  1990’lı yıllarda bölgede yaşanan saldırılardan aşırı sağcılar suçlanıyordu.

İLK SALDIRI
Üçlü ilk eylemini ocak 1998’de Jena kentindeki Tiyatro Meydanı’nda 10 gramlık TNT patlatarak gerçekleştirdi. Ölen ya da yaralananın olmadığı olaydan sonra istihbarat birimleri 26 Ocak 1998’de TNT ve bazı diğer mühimmatların saklandığı garaja baskın düzenledi. Bu olaydan sonra grup yeraltına indi.
m Banka soygunları: Bu dönemde izini kaybettiren grup, banka soygunlarına başladı. 1998 yılında Mundlos ve Böhnhardt, bir banka soyup 30 bin mark ile birlikte kaçtı. Yakalana kadar bu türden bir düzineden fazla eylem gerçekleştirdiler.

İLK KURBAN
İlk kurbanları Türk çiçekçi Enver Şimşek’ti. 38 yaşındaki Türk esnaf, Nürnberg’te o gün işe gelemeyen arkadaşı yerine çalışıyordu. Saldırıda ağır yaralanan Şimşek, iki gün sonra hastanede öldü. NSU hücresi, 4 Kasım 2011 tarihinde yakayı ele verene kadar 8 Türk, bir Yunan esnaf ile bir Alman polisi öldürdü. Bir bankayı soyduktan sonra köşeye sıkışıp yaşadıkları karavanı ateşe veren örgütün iki erkek örgüt üyesi intihar etti. 6 saat sonra Zwickau’da yaşadığı evi kundaklayan Beate Zschaepe’nin intihar eden iki adamın, işbirlikçisi olduğu ortaya çıktı.

AKREDİTASYON KRİZİ
İlk duruşmanın 17 Nisan'da yapılması öngörülüyordu. Ancak mahkemenin ilk basın akreditasyon uygulamasında Türk gazetecinin bulunmamasından dolayı Anayasa Mahkemesi yabancı gazetecilere en az üç yer ayrılması gerektiği kararını verdi. Bunun üzerine ilk akreditasyon uygulamasını iptal eden mahkeme, akreditasyon işlemlerinin yeniden yapılacağı gerekçesiyle davayı 6 Mayıs'a erteledi. Duruşmalara girecek 50 medya kurumu, yabancı basına da kontenjan ayrılarak kurayla belirlendi.



Haber Kaynağı: Hürriyet