İSTANBUL-Mücahit Türetken

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında başından ve kolundan yaralanan Ahmet Alkılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz akşamı iş yerinde bulunduğunu ve eşinin telefon açmasıyla gelişmelerden haberdar olduğunu söyledi.

Alkılıç, köprünün tek taraflı kapatıldığını öğrendiği anda bunun açıklandığı gibi bir terör eylemi değil darbe olduğunu anladığını belirtti.

Eve gittiğinde Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını izlediğini ve bir nebze rahatladıklarını aktaran Alkılıç, "Televizyondan gelişmeleri takip ederken TRT spikerinin darbe bildirisini silah zoruyla okuduğunu anladım. Karadenizli bir insan olduğum için silahın bir insan üzerinde nasıl etkisi olduğunu biliyorum." diye konuştu.

Alkılıç, eşine dışarı çıkacağını söylediği zaman kendisine çıkmaması için yalvardığını ifade eden Alkılıç, şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanımız, televizyonlara bağlanarak halkı meydanlara davet ettiğinde dışarıya çıktım. Cumhurbaşkanımızın söylediği gibi Tayfun isimli arkadaşımla Ümraniye Meydanı'na doğru hareket ettik. Yolda babam aradı ve o da bize katıldı. Biz sonrasında Cumhurbaşkanımızın evinin bulunduğu Kısıklı'ya doğru yürümeye başladık. Belki 1-1,5 saatlik yürüyüş bize 5 dakika gibi geldi. Müthiş bir atmosfer vardı. Şunu biliyorum, şehitlerimiz ve gazilerimiz tekrar ayağa kalksa o günü özlerler ve yine çıkıp gelmek isterler."

Alkılıç, Altunizade'ye ulaştıklarında silah seslerini duymaya başladıklarını, kan revan içerisindeki insanların motosikletlerle taşındıklarını gördüklerini dile getirdi.

Kendisini en çok duygulandıran şeyin kimsenin geri dönmemesi olduğunu aktaran Alkılıç, "O an o mermiler bize işlemez, değse ne olur, değmese ne olur, ne olacak ki diye düşünüyorduk. Cenab-ı Allah'ın verdiği güçle, cesaretle gidiyorduk. Normalde insan mantıklı düşünse silaha, mermiye doğru hiç yürür mü?" ifadelerini kullandı.

Alkılıç, köprüye yaklaştıklarında çok yoğun bir silah atışı olduğunu ve herkesin yerlere yattığını ancak ateş kesildikten sonra insanların tekrar ayağa kalkıp koşmaya başladıklarını gördüklerini söyledi.

"Kulaklarımızın dibinde mermilerin vınlamasını duyduk"

Alkılıç, darbecilerin yere ya da havaya ateş açmadığını direk insanları hedef aldığını belirtti.

Önünde bulunan gruptan vurulanların yere düştüğünü ve o sırada yere doğru uzanmaya çalıştığını aktaran Alkılıç, şunları anlattı:

"Kulaklarımızın dibinde mermilerin vınlamasını duyduk. O sırada kafamın bir tarafından mermi girip kafa tasımı kırdı ve beyin zarını da yırtarak dışarı çıktı. Kolumdan da iki mermi yedim. O an hayatla bağınız kesiliyor. Aklıma ilk gelen şey, ben inşaat yapıyorum, bir sürü insanı ev sahibi yapmak için çalışıyoruz. 'Eyvah! Ahmet birçok insanın sorumlulukları vardı senin üzerinde.' O an gözünüz kararıyor, ruhunuzun bedeninizden çekildiğini hissediyorsunuz. Ölümü düşünüp, 'Azrail ruhunuzu almaya geldiğinde amel defterinizi sağınızdan mı yoksa solunuzdan mı alacaksınız' diye düşünmeye başlıyorsunuz.

İnanın, insanın içerisinde bir ses var ve demek ki ölüm anında o konuşmaya başlıyor. Derinden 'Ahmet, Ahmet' diye bir ses duymaya başladım. Yanımda olan arkadaşım Tayfun bana sesleniyordu. Beni sallamaya başlamışlar fakat ben o an bunları hissetmiyorum. Rüya aleminde gibiyim. Beni oturur pozisyona getirdiklerinde kafamdan akan kanı görmüşler ve hemen kafama ve koluma tampon yapmışlar. O an gözlerim yavaş yavaş açılıyordu ve kristal bir avizeden bakar gibi görmeye başladım. Arkadaşım Tayfun, beni sırtına alarak 5 dakika kadar koşarak götürmüş. Sonradan plakasından bulduğum Ahmet isimli motosikletli arkadaş beni alıyor. Üç kişi motosiklete binip önce yakındaki özel bir hastaneye sonra da Göztepe Eğitim Araştırma Hastanesine götürüyorlar."

"Bir ara gözümü açıp amcama 'Başardık mı?' diye sordum"

Alkılıç, yaklaşık 5,5 saat ameliyatta kalıp, 8 gün hastanede yattığını, kendisine gelip hafızasının düzelmesinin yaklaşık dört ayı bulduğunu söyledi.

Vurulup hastaneye kaldırıldıktan sonra hatırladıklarının çok sınırlı olduğunu belirten Alkılıç, "Bir ara gözümü açtığımda amcam üzerimdeki kanları siliyordu ve ona ‘Başardık mı?’ diye sormuşum ve o da 'başardık' deyince ağlamaya başladım ve tekrar uyumuşum. Uzun süre okuyup yazamıyordum. Hala okuyup yazarken sıkıntı yaşıyorum. Kafamdaki kemik hala kaynamadı ikinci senede tam manasıyla kaynaması bekleniyor. Gün içerisinde ağrılarım oluyor ama üzerinde durmuyorum." diye konuştu.

Yaralanmasının eşinden saklandığını söyleyen Alkılıç, "Eşim, tankın üzerinde kollarını açmış bir insan görüyor sabah 06.30'da. Bu adam gömleğinden tutun, simasına kadar her şeyiyle bana benziyor. Eşim 'Ahmet'i gördünüz mü tankın üzerine çıkmış’ diye ve sabah o görüntüden sonra uyuyabiliyor. Benim ameliyatım bittikten sonra öğle üzeri babam eve giderek eşime 'Kızım Ahmet'in elinde küçük bir sıyrığı var. Hastaneye elbise götürelim, pansumanını yaptıralım' diyor. Babam beni gösterene kadar eşim durumdan haberdar değildi." ifadelerini kullandı.

Bayrak, vatan sevgisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı

Alkılıç, darbe davası duruşmalarına gidip geldiğini de ifade ederek, "Ancak onlara ceza verecek pozisyonda değilim. Yapmam gereken şey bir müteşebbis olarak sorumlu olduğum çalışanlarıma iş ve maaş vermek, ülke ekonomisine katkıda bulunmak. Kalem benim elimde değil ki kalemlerini kırayım. Üzerime düşen, görev addettiğim şey, işimi iyi yapmak." dedi.

Kendisini sokağa çıkmaya iten şeyleri başta bayrak, vatan sevgisi, İslami şuur ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı olduğunu dile getiren Alkılıç, "Çünkü biliyorsunuz eğer bu darbe başarılı olsaydı ne vatan kalacaktı ne bayrağımız kalacaktı. Belki bu olanları insanlara, dünyaya bir şekilde anlatacak kılıf bulurlardı ama geriye vatan denilen şey kalmayacaktı." şeklinde konuştu.

"Doktorum 'Senin yaşıyor olman mucize' diyor"

Alkılıç, bütün gazilerin Gaziler Günü'nü de kutladı.

"Allah bir daha bizlere istiklal mücadelesi vermeyi nasip etmesin" diyen Alkılıç, "Verirse de biz yine buradayız ve bir sürü insan gazi olmak için bekliyor. Eğer şehit olacağımı Cenab-ı Allah bana bir şekilde hissettirseydi, yaşama tutunmak için o kadar çaba göstermezdim. Benim ilk gittiğim yerde doktor 'Bunun durumu çok kötü' diyerek ameliyata almadı ve başka bir hastaneye götürdüler. Şimdi kontrollerimi yapan doktorum 'Senin yaşıyor olman, ayakta durman, işinin başına geçmen mucize' diyor. Ben de bunun idrakindeyim. Allah beni gazilikle mükafatlandırdı, şehit olmayarak büyük bir fırsat kaçırdığımın farkındayım. Hep şunu söylüyorum, Allah şehitlerini yanına aldı, bizleri de yeni görevler için dünyada bıraktı." diye konuştu.

Kaynak: AA