ANKARA- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olup Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarını kabul etmeye başladığından beri Türkiye’nin AİHM ile yıldızı hiç barışmadı. Mahkûmiyetler, skandal savunmalar, Türkiye’nin kasasından çıkan tazminatlar, AİHM’nin Türkiye’deki popüleritesini hep yüksek tuttu. Türkiye’nin skandal savunmalarından birini daha önceki gün Radikal’de Mesut Hasan Benli’nin imzasıyla okudunuz. Devlet, evinin önünde güvenlik güçlerinin operasyonu ile öldürülen Ahmet Kaymaz ve 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın vücutlarından çıkan 13 kurşunun ‘orantılı’ olduğunu iddia edip, baba-oğulun terörist faaliyetler içinde olduğu için müdahaleyi hak ettiğini ileri sürmüştü. 


Adalet Bakanlığı’ndan dün yapılan açıklamada 1 Mart’tan itibaren uluslararası ilişkiler ve dış politikayla ilgili olanlar (Rumların açtığı Kıbrıs davaları) dışında, AİHM’ye gönderilecek yanıt ve savunmaların Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından kaleme alınacağı ifade edildi. Açıklamaya göre yeni Daire, AİHM’nin Türkiye hakkında verdiği ihlal kararlarının icrası, kararların ilgili mercilere iletilmesi ve ihlalin ortadan kaldırılmasına yönelik faaliyetlerde bulunacak. Dairenin görevleri arasında AİHM kararlarının Türkçeye çevrilmesi, arşivlemesi, istatistik yapılması da var. Bu bilgiler artık www.inhak.adalet.gov.tr adresinde yayımlanıyor. 


Türkiye'nin 52 yıllık utanç tablosu
 
Kritik dosyalar devredildi 
1 Mart öncesindeki dosyaların Dışişleri tarafından hazırlanması öngörülse de Ergenekon soruşturması kapsamında AİHM’ye yansıyan bazı dosyalarla ilgili çalışmalar da Adalet Bakanlığı’na devredildi. Devredilen dosyalar arasında Gazeteci Ahmet Şık’ın AİHM’ye yaptığı başvuru çerçevesinde Ankara’ya gönderilen sorular da var. Kritik dosyalarla ilgili devir işlemi nedeniyle yaşanacak gecikmeler için AİHM’den ek süre istenecek. 
Adalet Bakanlığı’nda kurulan ekipte, AİHM’den transfer edilen Türk yargı mensupları da var. AİHM’nin taleplerine yanıtlar hazırlanırken bir taraftan da yeni alınan hukukçulara eğitim verilmiyor. 12 yaşındaki bir çocuğun Kalaşnikof tüfekle polisle çatışmaya girdiğine ve sekiz kurşun attığına AİHM yargıçlarının ikna edilemeyeceği gibi gerçekler bütün açıklığıyla anlatılıyor. AİHM’nin ne tür savunmalara karşı olumsuz yaklaştığına ilişkin içtihatlar Türkçeye kazandırılıyor. Adalet Bakanlığı yetkilileri, 1 Mart’ta başlayan yeni dönemde sadece savunma hazırlamaya değil, ihlal kararlarına neden olan uygulamaların da son bulması için çalışmaların yoğunlaştığını bildiriyor. 



SKANDAL SAVUNMALAR 
* 2010’da AİHM’ye gönderilen savunmada Hrant Dink’in ‘Türklüğü tahkir ettiği ve halkı kışkırttığı’ iddia edilerek Almanya’da bir Nazi liderine AİHM tarafından verilen ceza emsal gösterildi ve “301. madde mahkûmiyetine ilişkin dava, öldürüldüğü için düştü, cezası kesinleşmedi. Bu yüzden Dink’in başvuru hakkı yok. Dink Ailesi de 301. madde mahkûmiyetinden doğrudan zarar görmedi, ‘mağdur’ sayılamaz” görüşüne yer verildi. 
 
* İntihar eden 16 askerlerin ailelerinin ayrı ayrı yaptığı başvuruları tek dosyada birleştirip Türkiye’den savunma isteyen AİHM, gelen yanıtta, “TSK’nın hiçbir kusuru olmadı. İntihar bireysel bir eylemdir. Vatani görev öncesinde içinde bulundukları psikolojik durumun etkisiyle intihar ettiler” ifadesiyle karşılaştı. 
 
* 16 yıl süren yargılama sonunda “müebbet hapis” cezasına çarptırılan Sarp Kuray’ın başvurusuyla ilgili AİHM’in sorularını yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı, tanıkların dinlenmemesi, delilerin toplanmaması gibi nedenle yargılama süresinin uzun olmadığını savundu. 
 
* Myspace’i kapatma kararıyla ilgili davada AİHM’ye yapılan savunmada “İnternete ulaşım önemli ama hak ihlali ve korsanlığa da yol açıyor. Devlet bu tür olumsuz durumları önlemezse kaos yaşanır. Yapılan sansür değil. Çünkü kullanıcılar da bilgilere başka sitelerden ulaşabileceğinden mağdur sayılmazlar. Mağdur sayarsanız milyonlarca kullanıcı başvuru yapar.


Radikal