2009 yılından bu yana Birleşik Devletler'de yaşıyorum. Henüz bir tane bile "icra arabası" görmeyi beceremedim. Hatta henüz icra memuru ile de karşılaşamadım. Eve haciz diye bir şey de görmedim, duymadım. 

Meslektaşlarımız, eve haczin kaldırılması teklifine soğuk ve uzak yaklaşmışlar, bazı arkadaşlarımız da tam anlamıyla veryansın etmiş. 

O yüzden sizde ABD sistemini kabaca anlatmak istiyorum. 

1. Borç - alacak ilişkisi kurulurken ABD basit bir kolaylık sağlıyor. Buna kısaca "credit history" diyoruz. Yani ABD'de sizin vatandaşlık numaranız (SSN) üzerinden bir kredi notunuz oluşuyor. 

2. Kredi notunuz, üç büyük kurum tarafından sürekli izleniyor ve kayıt altında tutuluyor. Bu not vatandaşlık numaranıza bağlı olduğu için kayıtlardan kaçmanız da mümkün olmuyor. 

3. Yaptığınız ödemeler ve yapmadığınız ödemeler kredi notunuzu etkiliyor. 

4. Birisi sizinle ticari ilişkiye gireceği zaman sizin kredi notunuza göre karar veriyor. Hatta banka faizleri, ev ve araba satın alırken bile notunuz çok önemli. Çünkü "bad credit" denilen yani "perişan hale gelmiş bir not" ile insan içine çıkmanız ve insanların size güvenmesi mümkün olmuyor. 

5. Taraflar birbirinin kredi notlarına ve malvarlıklarına, daha doğrusu haczi kabil malvarlıklarına güvenerek ilişkiye giriyorlar ya da girmiyorlar. 

Yani kişiler, riski alıyorlar ya da almıyorlar. Böyle bir durumda yeni bir araba mı almak istediniz? Kredi notunuz kötü ise size taksitle araba vermiyorlar. Mecburen gidip bilmem kaçıncı el bir araba almak zorunda kalıyorsunuz. Ev mi tutacaksınız 40 $'lık kredi skoru sorgulama parası ödeyip ondan sonra size ev verip vermeyeceklerine karar veriyorlar vs vs vs... 

İşin özüne tekrar gelmek istiyorum. Borç ve alacak ilişkilerinin (1) temelini yeniden düzenlemek ve bunu şeffaflaştırmak (2) düzenli kayıt tutarak, bunu kamuya açık hale getirmek (3) müzmin borçlular ile dürüst vatandaşın bağlı olduğu işlemleri farklılaştırmak lazım. 

Bunları yapmak yerine hala borçlunun evindeki buzdolabına bel bağlamış bir ekonomi ve hukuk düzeni, ancak bilmem kaçıncı sınıf bir hukuk düzeni olabilir ve bizim avukat meslektaşlarımız da "borçlunun utanması" veya "borçlunun işi bilmemesi" üzerinden alacak tahsiline uğraşır. 

Meslektaşlarımız belki biraz hızlıca düşünüp, sistemin ancak eve haciz ile yaşayıbileceğine de inanabilirler. Ancak hiç merak etmeyelim. Amerika'daki avukatlar "açlıktan 'telef' olmadığı" gibi Türkiye'deki avukatlar da sistemin değişmesi halinde açlıktan telef olmaz. 

Sonuç olarak: eve haczin tümden kalkması ve eve hiç gidilmemesinden yanayım. Hükümet ve muhalefet de bir an önce tarafların erişebileceği bir veri tabanını hayata geçirsin ve ben alacak - borç ilişkisine gireceğim kişinin FİNANSAL güvenilirliğini sayısal olarak görebileyim. 

Saygılarımı sunuyorum.

Av. Savaş TUNCA

25832, İst. Bar.




Kanun teklifine ben de olumlu bakıyorum. Fakat alacaklı vekiline borçlunun mal varlığı araştırması safhasında daha çok yetki verilmesi şartıyla.
Hurdacıya versen almayacağı beyaz eşyayı "belki haftaya yenisi alır gelir onu kaldırırım" diyerek muhafaza yapan meslektaşlarımıza şahit oldum.tabi burada haciz memurunun "haciz kabil olmayan mal" ayrımını yapmamasından kaynaklanan bir sorun da var sanırım.
Özellikle büyük miktarlı borçlarda ev eşyasıyla borcun tahsilinin mümkün olmadığının borçlu da gayet farkında.
Bu yüzden kaydi haciz yöntemlerinde UYAP üzerinden biz avukatlar tarafından yapılabilecek işlemlerin daha etkin hale getirilmesi en azından mevcut mal varlığının (banka hesapları dahil) tespitinin mümkün olabilmesi çok önemli. Güncel uygulamada SGK sorgusu için bile icra memurunun başında dört dönüp; gözünün içine bakıyoruz. MKK birkaç ay önce müzekkerelere cevap vermeyeceğini bildirdi. Barolar Birliği ile Adalet Bakanlığı arasında imzalanan ve avukatların UYAP üzerinden sorgu yapabilmelerine imkan tanıyan protokolün bir an önce hayata geçirilmesi gerekli.
Devlet kamu alacaklarının tahsili için bankalara elektronik haciz bildirisi gönderebiliyor. Hesap bakiyelerini güncel olarak izleyebiliyor. Ancak vatandaşın alacağının takibinde bizlere bu yetkileri vermiyor. Asıl çelişki burada. N. Okay
THS de tartışılan ve 'Sosyal Devlet' kavramı ile ilişkisi olan ve mesajlarda Sosyal Devlet ilkesine değinilen iki aktüel konu var:
Haciz işlemlerinde devrim gibi karar
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=66215
ve
Yargı hizmetinin parasız olması için THS'nin kampanya düzenlemesini talep ediyorum...
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=62200

Nedir bu Sosyal Devlet?
Sosyal devlet herşeyden önce bir zamanlar 'kapitalist devlet' son zamanlarda ise 'piyasa ekonomisi' olarak adlandırılan devletlere özgü bir kavramdır. Sosyal devlet ilkesinin en başta gelen özelliği, devleti ve ekonomiyi başıbozukluktan kurtarmak ve sistemin ayakta durmasını sağlamaktır. Kısaca belirtmek gerekirse 'vahşi batı kapitalizmine' gem vurmaktır.
Sosyal devlet 'sosyal güvenlik' ve 'sosyal adalet' ilkelerini gerçekleştirmek amacına yönelik toplumsal ve politik gelişimleri yönlendirir. Maddi bakımdan zayıf olan vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması ve adalet hizmetinden faydalanmaları sosyal devlet ilkesini benimsemiş olan devletlerin belirgin özelliklerindendir. Sosyal devlet herkesin her hizmetten eşit olarak faydalandığı veya faydalanması gerektiği bir devlet değildir.

Sosyal devlet ilkesini yerleştirmeye çalışan kurumların başında Almanya Federal Anayasa Mahkemesi ve Almanya Federal Yargıtay Mahkemesi geliyor benim düşünceme göre. Yasa koyucu belirli durumlarda mahkemelerin verdikleri kararlar doğrultusunda yasalarda düzeltme yapıyor. Bu yargının kredi ve haciz konularında yerleşik düşüncesi şu: Yapısal bakımdan güçsüz olan tüketiciyi güçlü olan bankalara ve diğer kuruluşlara karşı korumak. Bu düşünceden yola çıkarak yargı bankaların kredi kartlarından alacakları masraf ve faiz oranlarını, matbu olarak tüketiciye imzalattrılan kredi sözleşmelerini denetliyebiliyor.
Haczi caiz olmayan mallar ve haklar konusuda sosyal devlet ilkesi ile yakından ilgili:
Alman hukuku:
Borçlunun şahsı ve evinin idaresi için gerekli olan eşyalar, özellikle Elbisler, Çamaşırlar, Yataklar, borçlunun borcuna ve mesleki durumuna uyacak ölçüde Ev ve mutfak gereçleri.
Haczi caiz olmayan diğer eşyaların tamamını saymaya gerek yok bence, ama buzdolabı, çamaşır makinası ve bir televizyonun haczi caiz değil, lüks olmamak koşulu ile. Lüks bir eşyayı haczeden icra memuru o eşyanın yerine aynı fonksiyonu görebilecek başka bir eşya getirmek zorundadır. Satıldıklarında haciz masraflarını karşılıyacak gelir getirmesi beklenmiyen eşyalar hacz edilmez.

Meslek icrası için gerekli bir otomobil veya bilgisayar hacz edilemez.
Haciz icra memuru tarafından gerçekleştirilir.

Avusturya hukuku:
Yatak, Dolap, Masa, Sandalya, Mutfak eşyaları, Çamaşır makinası, buz dolabı, satıldığında haciz masraflarını karşılamıyacak eşyalar. Meslek icrası için gerekli eşyalar.
Haciz icra memuru tarafından gerçekleştirilir.

İsviçre hukuku:
Borçlunun ve ailesini şahsi ihtiyaçlarını karşılıyacak Elbiseleri, Ev eşyaları, Mobilya ve gerekli olan diğer ev eşyaları. Bir çamaşır makinası, bir buzdolabı, radyo, Meslek icrası için gerekli eşyalar.
İcra ve haciz işlemleri icra dairesi tarafından gerçekleştirilir.

Saygılarımla