ŞANLIURFA - RAUF MALTAŞ

Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat sürecinde uzaklaştırıldığı üniversiteyi sonradan birincilikle bitiren Şanlıurfalı öğretmen Nilgün Müjdeci, "28 Şubat süreci sonrasında unutuldu, hatta unutturulmaya çalışıldı, unutturulmasaydı 15 Temmuz'da darbeye kalkışma olmayacaktı." dedi.

Şanlıurfa'daki bir okulda müdür olarak görev yapan Müjdeci, 28 Şubat 1997'deki sıkıntıları adeta iliklerine kadar yaşayan insanlardan birisi olduğunu ifade etti.

Sürecin hemen öncesinde Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesini kazandığını belirten Nilgün Müjdeci, daha sonra uzaklaştırma aldığı okuldan sırf başörtüsü olması nedeniyle atıldığını söyledi.

Fakülte dekanının tuvalet kapılarında öğrencilerin başörtülerini çıkarmalarını beklediğini anlatan Müjdeci, "28 Şubat sürecinde okula gittiğimizde dekan bey her zaman arkamızdaydı, lavabo kapılarında bizi bekliyordu. Bir dekanın lavabo kapılarında bizi beklemesi açıkçası bizi güldürüyordu. Lavabodan çıktığımızda, parmak sallayarak, 'Bugün de mi açmadınız' diyerek tutanak tutup, gidip hemen yeni bir soruşturma daha açıyordu." diye konuştu.

Daha sonra eğitim hayatına kaldığı yerden devam ettiğini dile getiren Müjdeci, şöyle konuştu:

"Bir dönem uzaklaştırma alıp eve döndüğümde, 3 yıl ara verdikten sonra gerçek anlamda hırslanarak, 28 Şubat sürecinin örtü probleminin öcünü almak için var gücümle çalışarak okulda birincilik ödülünü aldım, bu benim için çok önemliydi. Uzaklaştırmalar, eve geri dönüşler biraz daha kamçıladı. Geri döndüğümde o kadar çok hırs yapmıştım ki bütün derslerden neredeyse 100 alıyordum, bu beni daha çok okula bağlıyordu. En sonunda birinci olduğumda da tüm okul arkadaşlarının hakkıydı, onlar 'sen bizim gururumuzsun' diyorlardı örtülü bir şekilde diploma alacaktım. 28 Şubat süreci sonrasında unutuldu, hatta unutturulmaya çalışıldı, unutturulmasaydı 15 Temmuz'da darbeye kalkışma olmayacaktı. Bizi yıkmayı başaramayacaklardı, başaramadılar da 28 Şubat'ı asla unutmayacağız. Her zaman hatırlayacağız ki bir daha aynı şeyleri yaşamayalım."

"Birincilik ödüllerini vermediler"

Sürecin mağdurlarından öğretmen Mine Ayneli de üniversitenin son sınıfında, imam hatip lisesinde staja gittiği için üniversiteden çok sayıda ceza aldığını vurguladı.

Göreve başladığında yıllarca adeta sürgün olarak okullarda eğitim vermeye çalıştığını anlatan Ayneli, köy okullarında gözlerden ırakta sırf başörtüsü problemi yaşamamak için öğretmenlik yaptığını belirtti.

Allah'ın "örtünün" emrini dönemin zulüm altındaki koşullarda yerine getirmeye çalıştıklarına işaret eden Mine Ayneli, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in "başörtüsü füruattır" dediğini ve FETÖ üyelerinin de bu sayede başını açtığını anımsatarak, "Onlardan dolayı biz resmen 'terörist' damgası yedik, ona rağmen mücadele ettik. Rabbimize hamdolsun ki herkesin maskesini düşürdü, bugünleri gösterdi." ifadelerini kullandı.

O dönemde en çok üzüldüğü bir olaya da değinen Ayneli, "Bir imam hatip öğrencimi aylarca hazırladım senaryo kompozisyon yarışması için, o da Türkiye çapında kendi adına ve benim adıma birincilik ödülü aldı. Ancak ödülü alamayacağımı söylediler, ne törene ne de akabinde aylıkla ödüllendirmeyi bana verdiler sırf başörtümden dolayı." şeklinde konuştu.

"Mükafatı öbür dünyada"

Öğretmenlerden Ayten Akoğul ise 4,5 yıl zor şartlarda görev yaptıktan sonra meslekten atıldığını aktardı.

Hatta okuldaki başarısından dolayı bir çok velinin kendisine öğrenci teslim ettiğine değinen Akoğul, buna rağmen dönemin idarecilerinin uzaklaştırılmasına göz yumduğunu belirtti.

Yaklaşık 20 yıl köy okullarında görev yaptıktan sonra kent merkezinde çalışmaya başladığını belirten Ayten Akoğul, "Hep köy okullarını tercih etmek zorunda kaldık. Şu an 20 yıllık öğretmenim, bu yıl sadece kent merkezindeki bir okula geçebildim. Yıllarca köy okullarında çalıştım başörtüsü mağduriyetini yaşadığım için, inşallah bu durumun mükafatını öbür dünyada alacağımızı düşünüyorum. Bu davada bizi yalnız bırakan arkadaşlara hakkımızı helal etmiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA