ANKARA - SELMA KASAP/AHMET SERTAN USUL

Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye tarihine "post modern darbe" olarak geçen 28 Şubat sürecinin Türkiye'ye maliyetinin 381 milyar dolar olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Yalçın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Şubat'ın yerli bir müdahale olarak algılanamayacak, sufleleri dışarıdan verilen bir süreç olduğunu ifade ederek, "28 Şubat mı? Bir daha asla." dedi.

O dönemin sosyolojisini çok iyi tahlil etmek gerektiğini vurgulayan Yalçın, söz konusu süreçte sipariş haberlerle atılan manşetlerle toplumu sindirme operasyonu yapıldığını anlattı.

28 Şubat sürecinde özellikle kamu görevlilerine karşı ağır yaptırım ve sindirme hareketleri yapıldığını dile getiren Yalçın, özellikle sivil toplum örgütü temsilcileri, hakimler ve kamu görevlilerinin Genelkurmay Karargahı'na çağrılarak bir dizi talimat verildiğini anımsattı.

Yalçın, o dönemde brifing adı altında talimat verilen hakim sayısının 400 olduğunu söyledi.

"Türkiye'de millet iradesine rot balans yapıldı"

Dünyanın her yerinde sivil oluşumların demokrasinin sigortası konumunda olduğunu ve bunların demokratik zemin kaydığında rot balans yaptığını ifade eden Yalçın, "28 Şubat'ta Türkiye'de millet iradesine rot balans yapılmıştır. Bu da darbe düzeneğinin aktörlerinin topluma verdikleri talimatla gerçekleşmiştir. Tıpkı yargı mensuplarına brifing vererek onları talimatlandırdıkları gibi, tıpkı üniversitelere talimat vererek rektörleri hareketlendirdikleri gibi o dönem, toplumun bütün katmanlarını bu sürecin içine talimatla katma gibi bir aymazlık yapıldı. " diye konuştu.

"28 Şubat'ın hesabının tüm yönleriyle verilmesi gerekir"

28 Şubat Davası'nın karar aşamasına geldiğini dile getiren Yalçın, "Davanın görülüş şekli, kapsayış biçimi üzerinde tartışmamız var. Bu konuda itirazlarımız var çünkü 28 Şubat'ı eğer mağduriyetlerin göz ardı edilerek, 'geçmişte kaldı, pardon denildi' denilerek okuyacak olursak bu ülkede darbe sistematiği asla yok olmaz. 28 Şubat'ın hesabının tüm yönleriyle verilmesi gerekir. Sivil kuruluşundan medya ayağına, sufle vereninden sahaya sürenine, dolayısıyla bizzat bu işi karargahta yönetenlerinden alana uygulanmasını sağlayanlara, bileşenlerinin tamamına ilişkin bir çalışmanın yapılması gerekiyor." dedi.

Yalçın, "17-25 Aralık bu ülkede gerçekleştiğinde, 15 Temmuz darbe girişimiyle de görüldü ki 28 Şubat, aslında küresel güçlerin Türkiye'de toplumun genelini oluşturan kesim içinde FETÖ'yü daha etkin kılma projesiymiş, ona otobanı açma projesiymiş." şeklinde konuştu.

"Darbenin ülkeye maliyetinin 381 milyar dolar" olduğu değerlendirmesinde bulunan Yalçın, şöyle devam etti:

"Bankalardan hortumlanan para 46 milyar dolar, kartel medyasına darbe sürecinde aktarılan para 428 milyon dolar. 1997-2001 yıllarında kamuda öğretmenlere ilişkin yaptığımız bir araştırmada ortaya çıkan gerçek ürkütücü, kılık kıyafet nedeniyle açılan soruşturma sayısı 33 bin 272. O dönemde 6 milyon fişleme var. Bin 635 Türk Silahlı Kuvvetler personeli irtica suçlamasıyla ihraç edildi. Ülke, ekonomik olarak belinden kırılmış ve çöküşe doğru sürüklenmiştir. Batık bankaların başına baktığınız zaman tamamının yönetim kurullarının başında emekli paşaları görürsünüz. Dolayısıyla ülke hortumlanırken ülke sefaletin içine çekilirken siyasal anlamda istikrarsızlaştırılırken belli bir kesim bunun rantını yemiştir."

TBMM 28 Şubat Araştırma Komisyonu kurulduğunu, komisyonun bir rapor oluşturduğunu hatırlatan Yalçın, Milli Eğitim Bakanlığında o dönemde ceza alan, memuriyeti sonlandırılanlarla ilgili çok ilginç bir gerçekle karşı karşıya kalındığını söyledi.

Bakanlıkta bu işleri yapanların, "Bir gün gelir bunların hesabı sorulur." diye farklı bir yöntem denediklerini dile getiren Yalçın, normalde Teftiş Kurullarının yürütmesi gereken kovuşturmaların özel büro üzerinden çalışılarak yürütüldüğünü anlattı. Yalçın, Bakanlığın arşivindeki sayıların sınırlı olması üzerine bu durumun fark edildiğini bildirdi.

Gün geçmesin ki buraya birisi gelmesin

Yalçın, 28 Şubat mağdurlarına yönelik AK Parti hükümetinin attığı kıymetli adımlar bulunduğunu, bunun inkar edilemeyeceğini vurguladı.

Ancak hala haklarını elde etmek için mücadelelerini sürdürenlerin bulunduğunu ifade eden Yalçın, "Brifingli yargıçlar üzerinden dosyası görülen uyduruk dosyalarla hayatları karartılan ve hala cezaevlerinde bekleyen insanlar var. O dönem talimatla insanların sicilleri ile memuriyetleri ile oynanan ancak görevine dönemeyen insanlar var." sözlerini kullandı.

Yapılan baskılarla üniversiteden ayrılmak zorunda olanlara bu hakkın verildiğini ancak bu mağdurların memuriyet konusunda emeklilik yaşı gibi konularda dezavantajlı konuma düştüklerini kaydeden Yalçın, "Bu konudaki itirazlar devam ediyor." dedi.

Mağdurların, sendikayı, taleplerini ifade edebilecekleri bir merkez olarak görerek devamlı ziyaret ettiklerine değinen Yalçın, "Gün geçmesin ki buraya birisi gelmesin. Mağdurlar, haklarının o günkü şartlarda iade edilmesini istiyor." bilgisini paylaştı.

Ali Yalçın, 28 Şubat döneminde üniversite öğrencisi olduğunu ve yapılan baskılara karşı çıkmak için aktif çalışmalar yürüttüğünü dile getirerek, basına çeşitli açıklamalar yaparak o dönemde etkin bir mücadele verdiklerini sözlerine ekledi.

Kaynak: AA