Oturumun açılış konuşmasını yapan Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Adnan Bali, son yıllarda Türkiye ekonomisini etkileyen gelişmelerden bahsederek, yaşananların normal olmadığını söyledi. Sıra dışı olarak tanımladığı gelişmeler hakkında örnekler veren Adnan Bali, “2016 yılına girerken biraz daha belirgin bir gelecek bekliyorduk. Ne kadar sıra dışı olay varsa hepsi 2016'nın içerisinde gelişti. Rusya'ya ile yaşanan sıkıntılar, seçim yoğunluğu, terör, patlamalar hepsi 2016’nın içerisine sığdı. Dışarıdaki durumlar da Türkiye’yi etkiledi. Türkiye’den çok ciddi sermaye çıkışı, doların yükselmesi, Amerika'da Donald Trump’un seçimi kazanması, FED'in faiz konuşması gibi... Bütün bunların içerisinde sanki bu tablonun bir eksiği de darbe girişimiymiş gibi bir de üzerine darbe oldu” dedi.

“19 YILDAKİ REYTİNGİMİZİ 3 YILDA KAYBETTİK”

Yaşanılan bu olayların ekonomik sıkıntılara da sebebiyet verdiğini dile getiren Bali şunları söyledi: “Mesela 19 yılda geri aldığımız reytingimizi 3 yılda kaybettik. Biraz işi tatlıya bağlamak lazım. Bizim başımıza gelenlerin hiçbirisi normal değil. Bütün bu olanlara rağmen sistemimiz çalışıyor. Olağan dönemlerde herkes kendi çıkarlarını düşünebilir, bunu başarabilir. Böyle yaptığında da bir katkısı olur, zararı olmaz. Ama olağandışı dönemlerde sadece kendi doğrusunun peşinde olmaya başlarsanız kısa süreli kazanımlar elde edebilirsiniz, ama zamanla aşağıya çekilirsiniz. Bu dönemde kredi inisiyatifleri, kredi yapılandırma inisiyatifleri gibi birçok konu muhataplarının sürdürülebilirliğini gözeterek yapılacak olan bir şey. Banka olarak da bu konuda önemli inisiyatifleri aldığımızı düşünüyorum. Zaten sermayesi kıt olan bir ülkede kıymetleri değerleri, bankacılık kararlarını veya başkalarına simetri kararlarına bırakamayız.”

Feragat Zamanı oturumunda söz alan Anadolu Endüstri Holding Yönetim Kurulu Üyesi Cem Kozlu, feragat ve fedakarlık kavramlarının önemine değinerek, feragat konusunda vicdanının rahat olmadığını belirtti ve şunları söyledi:

“Toplum olarak haklarımızı değişik bağlamda elde etmek için mücadele ediyoruz. Kolay bir ortamda yaşamıyoruz. Niye benden birileri hakkımdan feragat etmemi istesin. Bu açıdan vicdanen feragat anlamında o kadar rahat değilim. Ama fedakarlık konusu ayrı. Evet, sıkıntıya gireyim, bazı arzularımı öteleyeyim, gelirlerimi öteleyeyim, hayat standardımı öteleyeyim, bunu sadece kendimiz için değil toplum için yapalım.”

Kriz ortamında yatırımların kısıtlanmaması tavsiyesinde bulunan Kozlu, bunun yerine yatırımları ertelemek veya bu durum karşısında farklı bir yaklaşımın sergilenmesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin gençlerle daha da ileriye gideceğini ifade eden Cem Kozlu, iş dünyasındaki fedakarlık hakkında “Türkiye’nin hikayesi çok heyecan verici. Bizim barışçıl bir ortamda yaşamamız, Türkiye’yi ileriye taşıyacak bir fitili gençlerle birlikte ateşlememiz lazım. Bunun için biz sıkıntıya gireceksek, şirketimizin bilançosu karanlığa girecekse bu fedakarlığı yapmaya değer. Eğer bugün ben birisinden fedakarlık istiyorsam benim de karşıdakine hangi fedakarlığı yapmam gerektiğini düşünmem lazım. Bu fedakarlıkların tatmin olması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“ESKİDEN İNSANLAR TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPMAK İÇİN KUYRUKTAYDI”

Türkiye’nin yaşadığı bu zorlu süreci hak etmediğini ifade eden Yıldırım Holding CEO’su Yüksel Yıldırım da iş dünyası olarak bu zorlu günlerde nasıl fedakarlık yapılır diye düşünmemiz gerektiğini vurguladı. Gezi Parkı eylemlerinden sonra Türkiye’ye yatırımcıların bakış açılarının değiştiğini söyleyen Yıldırım, ülke algısının dışarıda kötü olduğunu kaydetti. Türkiye’nin bir çok siyasi ve ekonomik kriz atlatmasına rağmen hala ülke ekonomisinin dünyada ilk 16’da yer almasının kendilerini motive ettiğini dile getiren Yıldırım şöyle söyledi: “Eski ABD Başkanı Kennedy’nin, ‘Ben ülkem için ne yapacağım’ sözü bugün bizim için geçerli. Bu salondaki iş dünyası için geçerli. Türkiye bugünleri hak etmiyor. Ben Gezi Parkı'ndan önce yurt dışında yatırımcılarla, bankacılarla otururken insanlar bu ülkeye girmek için kuyruktaydı. Ama şimdi dışarıdaki algı çok kötü. Yapılan toplantılarda, ‘Türkiye nereye gidiyor’u konuşuyoruz. Kimse Türkiye'ye gelmek istemiyor. Bugün bizden başka kimse bize yardım etmez. Bugün Türk bankaları tam bir fedakarlık yapıyorlar. 1994’lerden bu yana çeşitli ekonomik krizlerden geçtik. Ama bugün bakıyoruz, dünyanın ilk 16 ekonomisi içerisindeyiz ve ortaya konan ekonomik hedefler bizi motive ediyor.”

“İŞ DÜNYASI FERAGAT ZAMANINDA FAZLASINI YAPIYOR”

Yıldırım Holding olarak ülkenin zor durumda olduğu anlarda hep fedakarlıklarda bulunduklarını aktaran Yıldırım Holding CEO’su Yüksel Yıldırım, “Ak Parti 2002 seçiminden sonra geldiğinde 2003 yılında maaş ödeyecek durum yoktu. O dönemde, iş dünyası olarak söylüyorum, elimizde ne varsa bankalardan da borçlandık. Türkiye'nin IMF'ye borcunu bitirmesinin arkasında iş adamları var. Başarılı ekonominin arkasında çok büyük fedakarlıklar yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Biz yurtdışında kazandıklarımızı bu ülkeye yatırım olarak getirdik. Türk insanının başarısının yurtdışına gösterilmesi gerektiğine inandık. İsveç'te Rusya'da Kazakistan'da iflas eden bir firmayı dünya dördüncüsü yaptık. Yani iş dünyası feragat zamanında fazlasını yapıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Ülke ekonomisinin düzelmesi için bölgede barış içerisinde yaşanılması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, “Daha iyisini yapabilmemiz için artık hükümetimizin, karar vericilerin mercilerin bizleri anlayıp, şu an 260 milyar dolar bir borç batağında bulunan özel sektör ve bankalara destek vermesi lazım. Kimseyle düşman olma gibi bir lüksümüz yok. Aksine yakın coğrafyamızda barış içinde Avrupa ve Amerika ile beraber çalışıyor olabilirsek, biz bu dünyadaki ilk 10 hedefine ulaşırız. Bu 2023 olmaz 2030 olur, ama sonunda ulaşırız” dedi.

CEO’su olduğu şirket hakkında da açıklamalarda bulunan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:

“Yıldırım’ın en büyük özelliği zor dönemlerde yatırım yaparak iyi günleri beklemek. 94’den krizinden beri Türkiye’de krizlerle büyüyen bir grubuz. Bir firma olarak Türkiye’de en hızlı büyüyen gruplardan birisiyiz. Feragat ve fedakarlık işlerinde gereğini yapıyoruz. Geçtiğimiz günlerde istihdam seferberliği açıldı. Herkes bir eleman alsın deniliyor. Biz yüzlerce eleman alıyoruz, ama bunu ortalıkta şov yaparak söylemiyoruz.”

“YATIRIMLAR İÇİN İZİN ÇIKMIYOR”

Yapmasını planladığı yatırımlar için izinlerin çıkmadığından yakınan Yıldırım, “Benim Türkiye’deki liman projelerim hala bakanlıkta imzada bekliyor. Devlet yatırım yapın diyor. Ben de bu ülkede yatırım yapmak için bu ülkede ağlıyorum, çırpınıyorum. Ama izinler çıkmıyor. Çanakkale’de enerji santrallerimiz var. 5 milyar dolarlık izinler her şey var, ama son teknoloji yapmak için bir firmayla el sıkıştık. Ama bunu bile şu kötü günlerde yapamıyoruz. Çünkü bakanlığımızın önünde 50 metre yukarıdaki kot farkını 6 metreye indirdim diye bakanlık imzalamıyor. Biraz gerçekçi olursa hükümet yetkilileri önümüzü açarsa biz bir eleman değil, yüzlerce, binlerce eleman alırız.” dedi.

Kaynak: DHA