Sivas olaylarının arkasında bir örgütün olduğunu belirten ancak 'örgütü bilmediği için isim veremeyeceğini' belirtti. Olayları önlemek için her türlü çabayı sarf ettiğini ancak başarılı olamadığını kaydeden Karabilgin, "Elbette olaylardan ben sorumluyum. Bir ilde olan olaylardan ilin valisi yasal olarak da vicdani olarak da sorumludur. Aklıma geldikçe hala içim kanıyor" dedi.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu, dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin'i dinledi. Karabilgin, komisyona Sivas olaylarını saat saat anlattı. Başta dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu olmak üzere asker ve itfaiyenin görevini yapmadığını ileri sürdü.

Karabilgin, programın Kültür Bakanlığı ile Pir Sultan Abdal Derneği'nin ortak yaptıkları bir etkinlik olduğunu ifade etti. Davetin bu kurumlar tarafından yapıldığını kendisinin bir dahli bulunmadığını söyledi. Programla ilgili bir güvenlik genelgesi çıkararak güvenlik güçlerinin yapacakları görevleri tek tek yazdıklarını kaydetti.

DAĞILAN GRUBU BİR EL YENİDEN TOPLADI

Cuma namazı sonrası olayların başladığını anlatan Karabilgin, "İlk önce Arif Sağ'ın konserinin yapıldığı kültür merkezine yürüdüler. Polisimiz burada grubu önledi ve merkez içindeki insanları gruplar halinde tahliye etmeyi başardı. Dağılmaya başlayan gruplar bir el tarafından 'daha eylemimiz bitmedi nereye gidiyorsunuz' diye sokak aralarından döndürüldü. Ben saat 13.45'de Tugay komutanından yardım istedim. 40 civarında asker geldi. İkinci defa yardım istedim 20 kişi daha geldi. Saat 14.30'da İçişleri Bakanı, Müsteşar, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile konuştum, durumu aktardım. Tokat ve Kayseri'den hava yolu ile yardım göndermelerini istedim" dedi.

Karabilgin, Kültür Merkezi önünde bulunan ozan heykelinin kendisinin tasvip etmemesine rağmen grubu yatıştırmak için söküldüğünü anlatarak, "Ben heykelin ara sokaklardan belediyenin bir deposuna götürülmesi talimatını verdim. Ancak grup kamyonu süren şoförü etkisi altına alarak heykeli topluluğun içerisine götürdü" ifadelerini kullandı.

Karabilgin, Otel sahibinin talebi doğrultusunda otelde bulunan insanları boşaltmak için Kültür Müdürü'nün otele gittiğini, ancak otelde bulunanların ayrılmayı kabul etmediği belirtti. Neden boşaltmak için zor kullanmadınız sorusunu "Bu kadar aydını polis, jandarma zoruyla boşalmayı doğru bulmadım" şeklinde cevapladı.

Erdal İnönü'ye toplanan grubun 15 bin kişiye ulaştığını aktararak, yardım istediğini ifade eden Karabilgin, ellerinde toplam asker polis dahil güvenlik gücü sayısının 500 civarında olduğunu söyledi. "Genelkurmay Başkanı'na bilgi verdim ve yardım istedim. Yardım gelmeyince 19.10 sularında Genelkurmay başkanını tekrar aradım ve durumun ciddiyetini anlattım. O da bana 'Orada 6 bin askerim var hepsi senin emrinde dedi. Ben bunu bana değil Tugay komutanına söyleyin diye telefonu Tugay komutanına verdim. Emredersiniz dedi gitti ve ondan sonra asker geldi" şeklinde konuştu.

Karabilgin askerin olayların önlenmesinde hiçbir faydası olmadığını ileri sürdü. Askerin müdahale etmemesini Tugay Komutanı'nın askerini korumak istemesi ile grubun askere yönelik yaptığı sevgi gösterilerine bağladı.

"Neden zor kullanılmadı ve ateş edilmedi" sorularını da cevaplayan Karabilgin, "Telsiz kayıtları var. Ben 10 yerde zor kullanın, jop kullanın diye talimat verdim. Kullanıldı da. Havaya ateş de edildi, ama araçlar yanmaya başladıktan sonra” ifadelerini kullandı. Karabilgin, MİT'in kendisine olayların olacağı yönünde bilgi vermediğini sözlerine ekledi.

OLAYLARIN ARKASINDA ÖRGÜT İSMİ VAR AMA AÇIKLAYAMAM

*Olayların arkasında örgüt var ama isim veremem

*Dağılan gruplar sokak aralarından döndürüldü

*Oteli boşaltmak istedim ancak kabul etmediler

*Asker görevini yapıp itfaiyenin ulaşmasını sağlasaydı bunlar yaşanmazdı

İŞTE SAAT SAAT VALİNİN İSYANI

Saat 13.45: Tugay komutanından yardım istedim. 40 civarında asker geldi. İkinci defa yardım istedim 20 kişi daha geldi.

14.30: İçişleri Bakanı, Müsteşar, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile konuştum. Tokat ve Kayseri'den hava yolu ile yardım göndermelerini istedim. Ardından Genelkurmay Başkanı'nı aradım.

19.10: Yardım gelmeyince Genelkurmay başkanını tekrar aradım. Bana 'Orada 6 bin askerim var hepsi senin emrinde dedi. Ben 'bunu bana değil tugay komutanına söyleyin' diyerek telefonu tugay komutanına verdim. 'Emredersiniz' dedi gitti. Ondan sonra asker geldi.

ÇETİN ÇİFTÇİ - BUGÜN GAZETESİ