Kaan Müjdeci'nin Sivas adlı filmi, Venedik'teki başarısının ardından Bangladeş'in başkenti Dakka'da yapılan film festivalinden de uluslararası sinema eleştirmenleri federasyonu Fipresci'nin en iyi film ödülünü kazandı. Dakka'ya Türkiye'den yüksek bir katılımımız vardı. Alin Taşçıyan Avustralasya filmleri jürisinde, Cambridge merkezli vakıf Balık Arts'ın kurucusu Yeşim Güzelpınar kısa film jürisinde görev alırken, Norveç'te yaşayan sinemacı ve akademisyen Nefise Özkal Lorentzen genç sinemacılarla bir workshop düzenledi.

Festivalin ana jürisi ise İran filmi "3 Metre Küp Sevgi" en iyi film seçti. En iyi yönetmen ödülü "Son Cellat" filmiyle Taylandlı yönetmen Tom Waller'a gitti. En iyi senaryo "Üç Balık" filmiyle yine İran'ın olurken, en iyi görüntü ödülü Filistin filmi "Sara"ya gitti. En iyi kadın oyuncu ‘Nabat’ filmindeki performansıyla Azeri oyuncu Fatimeh Mutemed Arya'ya verilirken, en iyi erkek oyuncu ödülü ise “Çoban'ın Sessizliği” filmindeki performansıyla Iraklı oyuncu Mahmud Abu El Abbas ile, "Son Cellat" filmindeki performansıyla ‘Vithaya Pansringaram’ arasında paylaştırıldı.

Yine festival kapsamında bu yıl 2. kez "Uluslararası Sinemada Kadın Konferansı" düzenlendi. Ayrıca iki büyük kadın yönetmen Agnes Varda ve Anne Breien retrospektifleri yapıldı.

Yoksulluk kol geziyor
Bangladeş dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. Devasa yoksulluk, çevre ve ses kirliliği, nüfus yoğunluğu ve trafik problemleriyle boğuşuyor. Buna rağmen insanları son derece sıcak kanlı ve iyimser. Doğrusu burada çok güzel zaman geçirdik. Bu çapta bir uluslararası film festivali düzenlemek çok derin bir idealizm gerektiriyor.

Özgürlük mücadelesi
Bangladeş 1971'de bağımsızlığına kavuşmuş bir ülke. Daha önce Pakistan'ın bir parçasıymış. Bangladeşliler kendi dillerini konuşmak için başlattıkları mücadeleyi sonunda bağımsızlıkla noktalamışlar. Batılı ülkeler ve Türkiye, Bangladeş'in bağımsızlık mücadelesinde karşı cephede Pakistan'ın yanında yer almış. SSCB ve Hindistan ise Bangladeş'i desteklemiş. Pakistan'ın 3 milyon Bangladeşliyi öldürmesine, yüzbinlerce Bangladeşli kadına tecavüz etmesine ve milyonlarcasının göç etmesine neden olmasına rağmen, Bangladeşliler bağımsızlıklarını kazanmışlar. Kurucuları Mucibür Rahman bağımsızlıktan birkaç yıl sonra CIA destekli bir darbede katledilmiş. Bangladeş bugün birçok uluslararası şirketin vahşice sömürdüğü bir ülke. Ucuz iş gücünden yararlanan firmalar, buranın muhteşem doğasını kirletmekte özgürce davranıyorlar. Bir delta ülkesi olan Bangladeş'in nehirleri ölüyor. Öte yandan ülke, küresel ısınmadan en çok etkilenecek olan ülkelerin başında geliyor.

Sinema engel tanımıyor
Bütün bunlar sinemacıları durdurmuyor. Festivalde mansiyon ödülü alan Bangladeşli genç kadın yönetmen Rubaiyat Hosseyn, "İnşaat" adlı filminde ülkesindeki sınıf farklılığı, kentsel dönüşüm ve kadın sorunu gibi meselelere etkileyici bir bakış getiriyor. Yine bir başka Bangladeşli genç yönetmen Ebu Şehid Emon, gişe canavarı filmi "Celal"ın Hikayesi"nde benzer sorunlara, öksüz bir çocuğun biraz da gerçeküstü hikayesinin prizmasından bakıyor.
Bu iki film, Bangladeş sinemasının yıldızının parlamakta olduğunu düşündürtüyor. Bangladeş sinemasından daha çok şey beklemek için çok neden var.


Kaynak: Birgun.net