Adalet Ağaoğlu’nun katıldığı bir televizyon programında 12 Eylül referandumunda sergilediği “yetmez ama evet” tutumu için ifade ettiği pişmanlıktan sonra, yazar Oya Baydar da benzer açıklamalarda bulundu.

T24 internet gazetesindeki “Yetmez Ama Evet’ten Yetti Artık Hayır’a” başlıklı köşe yazısında, anayasa referandumunda bulunduğu safa ve bugünkü gelişmelere dair yazan Oya Baydar, uzun zamandır söylemek istediklerini üslup yapmadan anlatma çabasından söz ederken niyetinin “yetmez ama evet mi, al işte” diyenlere cevap yetiştirmek olmadığını söyledi.

Oya Baydar, referandum sürecinde, AKP’ye utangaçça destek vermenin simge sloganı olan “Yetmez Ama Evet”çilerin öne çıkan temsilcilerinden olmuştu. Referandumda oylanan değişikliklerin 12 Eylül rejiminde gedikler açacağını, vesayet yönetimini hedef aldığını düşünen Baydar, ”verilecek kabul oyları AKP’ye açılmış sınırlı bir kredidir, ödeyemezse geri alınır” demişti.

İki gün önce yayınlanan köşe yazısında ise Baydar, referandum sürecinde niyet okuyarak değil, “iyi ve doğru saydığının kendisine” odaklandığını söyledi.

İddianamelerin bile yıllar sonra yazıldığı tuhaf davalarda yüzlerce gazetecinin, öğrencinin, bilim insanının yalnızca iktidar partisine dönük muhalif tutumu sebebiyle aylardır tutuklu olması, savaş ekonomisinin getirdiği yükün faturasının emekçilere kesilmesi, sendikalar yasasının meclisten sekmeden geçip emekçilerin tüm sosyal haklarının budanması değil ancak “oy hesaplarına ve damarlarındaki Türk-İslam milliyetçiliğine yenildiği” ve AB’nin Türkiye raporunu beğenmeyip önemsemediği için Tayyip Erdoğan’a serzenişte bulunan Baydar, demokrasi sözünü tutmayan başbakana “hayır” diyebileceğini belirtti.

Yazı boyunca sıkça vicdan muhasebesi ve ahlaktan söz eden Oya Baydar, bu yüzden çifte standart uygulamadığını, “dün Kemalist oligarşik vesayet altında olduğunu, asla tarafsız ve bağımsız olmadığını bildiğim yargı bugün Erdoğan’ın emri ve AKP’nin tarikat-cemaat ilişkili müttefiklerinin etkisindeyse, vesayetlerden ve bağımlılıklardan vesayet beğenemem” sözleriyle ifade etti.

Kambersiz düğün, anti-sovyetizmsiz hesaplaşma olmuyor
Türkiye’de bir dönem “hızlı solculuk” yapmış pek çok kimse gibi Oya Baydar’da merkezine kendi politik tutumunu “izah etmeyi” koyduğu güncel bir değerlendirme yazısı yazarken bile “tarihsel hesaplaşma” atmosferi yaratıp örgütlü mücadeleye ve sosyalizm deneyimlerine öfkesini en mutat ifadelerle dile getirmeyi ihmal etmedi.

Örgütlü mücadele verenleri bir çırpıda tribünde bir “taraftar” olarak tanımlayan yazının dikkat çeken yönlerinden biri de “Aslında sadece solda konumlananlarda değil bütün siyasal partilerde, örgütlerde, yapılarda bu kavrayış ve ruh hâli, tüzüklerle, ilkelerle de tahkim edilmiş olarak derece derece vardır” şeklindeki “eşitlikçi tutum” oldu.

Örgütlü soldan gelenlerin ruh halini; “Kendi örgütünün, kendi liderinin yanlışını görmeyeceksin, gördüğünde de örgütün, sosyalizmin, devrimin yüce çıkarlarının korunması için, yüksek sesle eleştirmeyeceksin, susacaksın, biat edecek, tâbi olacaksın” şeklinde ifade eden Baydar’ın, liberallerin ifade özgürlüğünün bir parametresi, önemli bir örgütlenme modeli olarak selamladığı cemaatlerden mi yoksa bir sol örgütlenmeden mi söz ettiği anlaşılamadı.

Utangaç nedamet
Referandumdaki tutumuna dair açıklamalarda bulunan Adalet Ağaoğlu’na göre daha ölçülü ve örtük bir “beklenen bu değildi” yazısı kaleme alan Oya Baydar’ın, aynı gazetede 2 gün üst üste konuya dair yazarak 2010’daki utangaç AKP onayından sonra, 2012 Ekim’inde utangaç bir nedamet getirdiği söylenebilir.

Öte yandan, 2010 referandumunda AKP’ye verilen ve “ödeyemezse geri alınır” denilen kredilerin Türkiye’ye maliyeti konusunda ne Ağaoğlu ne de Baydar henüz bir açıklama yapmış durumda.

(soL - Haber Merkezi)