Hazırladığı 14 Aralık iddianamesinde Yüzüklerin Efendisi filminin karakterlerine yer vermesiyle isminden söz ettiren İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İsmail Uçar’ın Gezi Direnişi ile ilgili tespitleri de fantastiklik konusundaki ısrarını ortaya koydu. İddialarını filmden yaptığı alıntılarla sınırlamayan Uçar'ın iddianamesinde Gezi’yle ilgili adeta yok yok!

Uçar, girişini Brezilya ve Türkiye benzetmesiyle yapıyor. Bilindiği üzere Gezi direnişi sürecinde Brezilya’da da neoliberal sömürü politikalarına karşı onbinler sokağa çıkmış ve taleplerini dile getirmişti. Eylemlerin sürdüğü sıralarda iki ülke arasında dayanışma köprüsü kurulmuş, Türkiye ve Brezilya’dan karşılıklı dayanışma mesajları yayımlanmıştı.

Adını ‘analiz’ koydu…
İddianamede ise durum biraz ‘farklı’ tariflenmiş. Tayyip Erdoğan’ın sözlerini aratmayan kısımlarda Uçar, resmi rakamlarla 2 milyondan fazla insanın sokağa çıktığı, onlarca kişinin polis şiddeti nedeniyle yaşamını yitirdiği Gezi Direnişi’nin ortaya çıkışını ‘sudan sebeplerle’ açıklıyor. İddianamede şu ifadeler kullanılıyor; "Ülkenin demokraside almış olduğu yol artık askerîn darbe yapmasına elverişli değilse bu defa sudan bir bahane ile halkın ayaklanması sağlanıyor, bu hareketler finansal yönden destekleniyor, ayrıca büyük bir medya desteği sağlanmak suretiyle kalkışmanın sürekli ve uzun süreli bir eylem olması sağlanıyor."

Hızını alamadı!
Uçar’ın iddianamesinde bazı bölümler tabiri caizse ‘hız alınamayarak’ yazılmış. Türkiye ve Brezilya’da yaşanan eylemleri örnek gösteren Uçar’a göre direniş sürecinde Türkiye’de Meclis’e ve idari binalara da girilmiş. Hangi Meclis’e girildiği, kaç idari binanın ‘işgal’ edildiği konusunda ise detay verilmiyor. İddianamede, "Protestocular her iki ülkede de meclis ve idari binalara girdiler, polisi taşladılar, araçları yakıp işyerlerine zarar verdiler, yağmalar görüldü" deniliyor.

Dış mihraksız olmaz!
İsmail Uçar, Avrupa’dan ve ABD’den gelen ve başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP’lilere yönelen eleştirileri de ‘dış mihraklar’ analizine dayandırarak Gezi tespitlerini şöyle sonlandırıyor; "Günümüzde meydana gelen olayları ve terörün yeniden tırmandırılmasını da değerlendirdiğimizde, yapılan bu eylemlerini hiçbirinin tesadüfi olmadığı ve dış destekli, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine diz çöktürme operasyonu olduğu çok açık ve net olarak gözükmektedir."

***

28 Şubat’tan gayrı neyiniz var!
AKP iktidarının her fırsatta sığındığı mağduriyet limanı haline gelen 28 Şubat da iddianamede olmazsa olmazdı. AKP’li analizcilere ‘taş çıkartan’ Uçar, onbinlerce yurttaşın, polis şiddetini ve gencecik çocukların ölümlerini ‘tencere ve tavalarla ses çıkararak’ protesto etmesini bakın nasıl yorumluyor: “Protestocular, olayları tüm halk kesimine yaymak için tencere-tava çalma eylemini de aynı günlerde başlattılar. 28 Şubat sürecini anımsatan eylem, kaosun sokak sokak neredeyse tüm evlere kadar yayılmasına, tencere tava çalanlarla gürültüden rahatsız olan vatandaşların birbiri ile kavga etme durumuna gelmesine neden oldu.”

BİRGÜN/
CAN UĞUR