Suruç’taki bombalı saldırıda yaşamını yitirenler Gaziantep Adli Tıp Kurumundaki otopsi işlemlerinin ardından cenazeler memleketlerine gönderildi. İsimlerin belli olmasıyla birlikte, her birinin geride buraktıkları da birer birer ortaya çıkmaya başladı.

Sennur SEZER

Ben yarım bir türkü öğrendim ninemden. “Koyunları buraya sür çoban, burada mercimek var,  gel hele çoban gel, burda neler var.” Bu türküyü yüklendim, yüküm sevgiydi.

Benim mahallemde hiç park olmadı. Bir kum havuzu, bir kaydırak, bir salıncak. İlk demiri salıncak için çakacaktım. İki kişilik salıncaklar seçecektik. Yan yana sallansın diye çocuklar.

Gecekondulardan geldim ben. Tuğlayı, taşı  tanırım. Gelen oyuncakları ben seçtim, kutuladım.
Yeni evler kuracaktık Kobanê’ye, hiç bir çocuk sokakta yatmasın diye.

Ben türküler, ninniler, masallar bilmem. Bildiğim tekerlemelerdir, nasılsa uykumda duymuşum. Uyu kara gözlü kız, uyu ... anne gelecek, mama getirecek. Baba çok uzakta. Kokusu bu kazakta. Lori lori  çave min. Ben avuçlarıma doldurdum tekerlemeleri, avutmak için kimsesiz bebeleri. Beni kim avutacak şimdi?

Biz türkülerimizi, düşlerimizi, tekerlemelerimizi yüklendik. Yaşayamadığımız aydınlık sokakları Kobanê’ye kurmak  için , savaşın çocukları kimsesiz kalmasın diye. Selam ederiz yoldaşlarımıza.
Siz de analarımıza, babalarımıza, sevdalılarımıza selamımızı iletin. Yarım bırakmasınlar başladığımız işi.

Kanımızı dökenler bilmediler, kanımız temel taşıdır. Kan umudumuzu pekiştirdi. Bizim el ele düştüğümüz yerde barışın parkları, sokakları, oyun bahçeleri, okulları yükselecek şimdi.