Rahmi Ofluoğlu
Avukat


KHK ile kamu görevinden ihraç edilenlerin takip edeceği hukuki yol bizce netleşmiştir.  Detayda hukukçular arasında görüş farklılıkları bulunsa da ekseriyetin gösterdiği dava yolları artık netleşmiştir.

AYM, Danıştay veya İdare mahkemesi

Ben dahil konu ile ilgili yazı yazan akademisyen ve avukatların ekseriyetinin ortak görüşü etkili bir hukuk yolu bulunmadığı ve bu nedenle doğrudan bireysel başvuru yapılacağı doğrultusundadır.  Av. Doğan Erkan tarafından kaleme alınan ve bugün Odatv ve hukuk sitelerinde yayınlanan makale bizimle farklı yollardan gitse de aynı sonuca varmaktadır.

Av. Erkan Doğan yazıda bir Danıştay kararına yer vermektedir.  Kararda şöyle denilmektedir:

Danıştay 5. Dairesi 4. 4. 2016 tarih, 2014/1845 E. , 2016/1931 K. Sayılı kararıyla “Kanun Hükmünde Kararnameler, yürütme organının bir işlemi olmakla birlikte, fonksiyonel açıdan kanun niteliği taşıyan hukuki düzenlemelerdir. Dolayısıyla, idari işlemlere karşı açılan davaların çözümüyle görevli idari yargıda, KHK hükmünün iptali için açılmış bir davanın incelenmesi hukuken olanaksızdır.

“Davacı, 662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 90. Maddesi uyarınca şube müdürü görevinden alınmış sayılmış, KHK’de atama yapma konusunda idareye herhangi bir değerlendirme yapma ya da başka yönde işlem tesis etme olanağı tanımamıştır. Bu nedenle, kanun niteliğini taşıyan hukuki bir düzenleme ile görevinden alınmış sayılan davacı hakkında, davalı idarece kurulmuş, idari davaya konu olabilecek bir işlemin varlığından söz edilmesine olanak bulunmamaktadır

Biz avukatlar bir dava dilekçesini yazarken veya bir savunma yaparken akademik görüşlere değil içtihatlara bakarız. Dava adli yargıda ise Yargıtay içtihatlarına, idari yargıda ise Danıştay içtihatlarına bakarız, doğru olan da budur. Aynı konuda içtihatlar ile akademik görüşler çatışıyor olsa işe yarayan doğru olan görüş değil içtihattır.

Danıştay KHK’ler konusunda yukarıda aktarılan kararı vermişse hukukçular kendi aralarında tartışmaya devam edebilir ancak mağdurlar için bu konuda tartışma bitmiştir. Çünkü mağdurlar için geçerli olan doğru görüş değil sonuca giden yani davayı kazandıracak olan görüştür.

Danıştay KHK ile yapılan bir işlemle ilgili olarak idari yargının inceleme yapamayacağına karar vermiştir. İdari yargı idare mahkemeleri ve Danıştay’dan oluşur, vergi mahkemeleri dâhil.

Danıştay’ın bu kararı karşısında AYM’ye bireysel başvuru tek çare olarak ortaya çıkmaktadır.

Bilindiği gibi yazılarımda günlerdir savunduğum görüş budur. Tek çare AYM olmakla birlikte tedbirli olmak, mağdurların hakalrını garantiye almak için ayrıca idare mahkemesine gidilmesini savunageldim.

 Av. Doğan Erkan söz konusu yazısında tedbir olarak Danıştay’a gidilmesini savunmaktadır. Bu iki görüş arasında sonuç olarak bir fark yoktur. Burada tedbirden maksat idari yargıda dava açma süresi olan 60 günlük süreyi kaçırmamaktan ibarettir.  İdari Yargılama Usulü Kanunu yanlış yerde açılan davanın süreyi keseceğine amirdir.

Önemli olan doğu yerde, AYM’de süresinde davayı açmış olmaktır.

Bir kısım mağdur AYM dahil iç hukuk yollarından umutsuz görünmektedir. Resmi dondurarak baktığınızda kötümser olabilirsiniz. Toplumsal olayların kendi dinamiği vardır, yarın bugünden farklı olacaktır. Bakınız çok kısa sürede yaşanılan mağduriyetlere hükümetin ve toplumun bakışı az da olsa değişmiş bulunmaktadır. Cumhurbaşkanının “at izi it izine karışmış” sözleri, valilere adil olun, FETÖ’cü ihraç etme yarışına girmeyin ikazı bunun en iyi örnekleridir. Elbette bunlar yeterli değildir.

Hiçbir iktidar on binleri mağdur ederek iktidarını sürdüremez. Bunun bugün ki iktidarın da bildiğinden şüphe etmeyelim.

Bu nedenlerle masum olduğuna inanan bütün mağdurlar idari itirazlarını yapmalı, kriz masalarına başvurmalı, AYM’ye süresinde bireysel başvuru yapmalıdır.

Avukatlı veya Avukatsız

Elbette doğru olan avukatın hukuki desteğidir. Ancak mağdurların ekonomik olarak çok zor durumda olduğunu biliyoruz. Avukatsız dava açacak mağdurların yapacağı AYM sitesinden bireysel başvuru formunu indirmektir. Formun can alıcı iki bölümü var; dayanılan anayasa, AİHS ve Türkiye’nin taraf olduğu sözleşme maddelerini belirtmek ve nedenlerini kısaca açıklamak ve sonuç bölümünde talebi kısaca belirtmektir.

Dayanılan maddeler ve nedenler hukukçuların paylaştığı yazılarda mevcuttur, buralardan faydalanılabilir.

Bir başka yolda toplu olarak avukatlara başvurmak ve mümkün olan en düşük fiyat ile hukuki destek sağlamaktır.