Twitter’da yayınladığı mesajlar nedeni ile 1,5 yıla kadar hapis cezası istemi ile yargılanan Fazıl Say’ın bugün saat 9:00’da Çağlayan adliyesi’nde gerçekleştirilecek ilk duruşmasına destek vermek için geçtiğimiz gün Ses Tiyatrosu’nda toplanan sanatçılara gerici basın nefret kustu.

Eleştirilerine Fazıl Say’ın şahsı ve sanatına saldırı ile başlayan yazılar kesif bir aydınlanma düşmanlığı ile bitiyor. Ses Tiyatrosu’nda gerçekleştirilen ve bir çok aydın ve sanatçının katılımıyla ses getiren etkinliği eleştiren haberler tahammülsüzlüklerini popülizmle örtmeye, liberallerden devşirilen klişelerle gizlemeye çalıştılar.

Klasik müzik burjuvalık mı?
Radikal islamcı yayın organı Haksöz Haber internet sitesinin Nazım Hikmet Kültür Merkezi tarafından düzenlenen etkinliğin haberini verişi tamamen saldırı üzerine kurgulanmış durumda. Siteye göre Fazıl Say’ın icra ettiği klasik müzik alafrangalık ve burjuvalıktan başka bir şey değil.

“Hoş, burjuva yaşantısı ve alafranga kültürü ile Fazıl Say, bu -hesapta- “burjuva düşmanları”nın dayanışma etkinliğinden ne kadar memnun kalacak bilemeyiz ama bildiğimiz hakikat odur ki, ne zaman ki halkın ve halkın İslami değerleri söz konusu olduğunda bu “kutsal ittifak” bir araya gelmek hususunda bütün kırmızı çizgilerini saklama hususunda bir hayli cevvalleşiyor.”

Toplumun büyük bir kesiminin klasik batı müziği ile arasında bir mesafe olmasını Fazıl Say’ın kişiliğine saldırmak için bir koz olarak kullanmaya çalışan Haksöz, jeeplerinde ilahi dinleyen yeni burjuvaları halktan mı sayıyor bilinmiyor. Fakat modern bir müzik türü ile iştigal ettiği için insan sömürücüsü ilan edilmeye çalışılan Fazıl Say’a destek olmak için harekete geçen çeşitli sol görüşlü aydın, sanatçı ve siyasal özneler bu “elit” adama destek oldukları için eleştiriliyor. Halbuki asıl meselenin Anadolu insanı ile olan mesafe değil, islamcılığın tüm toplumsal kesimler üzerindeki tehdidi olduğu, ay başında kaybettiğimiz Neşet Ertaş'ın da gerici saldırının hedefi olmaktan kurtulamamış olması ile anlaşılıyor.

Fazıl Say bir kere yerildikten sonra, davanın niye açıldığının, desteğin niçin verildiğinin ise bir önemi yok:

“Neymiş, twitter sayfasında Ömer Hayyam’a ait dörtlüğü paylaştığı için yargılanıyormuş da ifade özgürlüğü çiğneniyormuş! O halde “Sesimiz seninledir Fazıl Say!” ve bil ki “Hepimiz Fazıl’ız!”

Tahammül edemedikleri şey eleştiri
Sanatçı kendisine yönelik saldırılar sonrası, “Pir Sultan Abdal, Yunus Emre, Hayyam, Mevlana ve birçok diğer şairlerin şiirlerini, Dünya ve Anadolu edebiyatının söylemlerini paylaşmak demokratik ortamda herkesin olduğu kadar benim de en büyük hakkımdır. Dünya üzerinde ve tarihinde bulunan, bir kesimi veya toplumu temsil eden herhangi bir kişiye ya da kuruma saldırıda bulunmak, hakaret etmek bunun yanı sıra din, dil ve ırk ayrımı yapmak biz sanatçılara zaten yakışmayan bir davranıştır. Sizlerden ricam, kışkırtma ve saldırı şeklinde şahsıma yakıştırılan suçlamalara ve hakaretlere aldırış etmemenizdir” açıklamasını yapmış, fakat bu kendisine yönelik saldırıları durdurmamıştı.

Haksöz Haber sitesi daha önce de “Bağımsız Türkiye” dediği için Grup Yorum'u ergenekonculukla itham etmiş, 4+4+4 ile gelen sistemle küçücük çocukların okullarda türbanla eğitim gördüğünü belgeleyen haberinden sonra SoL Portal’a ve TKP’ye saldırmaktan geri durmamıştı.

Benzer bir şekilde haber yapıp Fazıl Say’ı İslam’a ve müslümanlara hakaret etmekle suçlayan Timeturk sitesi de çizgi filmlerin çocukları dinden soğuttuğunu iddia edebilecek, Salvador Allende’yi “Darbeci” olarak adlandırabilecek ciddiyette bir internet sitesi.

İslamofobi’nin arkasına mı sığınıyorlar?
Toplumun inanç yapısı ve değer yargılarını manipüle eden böylesi haberlere imza atan kökten dinci siteler, bir yandan kendi doğrularını aslında bütün toplumun gerçekleriymiş gibi lanse edip muhatabı üstünde bir egemenlik kurmaya çalışırken; diğer yandan da savunduğu değerleri saldırıya çok açık, hassas bir pozisyonda tarif edip bir duygu sömürüsü yaratıyor. Bir insanın dini görüşünün kendisini bile bir hor görme nedeni olarak görüp bunu çok rahat kullanan bu siteler, dine karşı herhangi bir eleştiriyi ise çok büyük bir tepki ile karşılıyorlar. Dünya’da yükselen islamofobinin medyadaki yansımasını kullanan bu siteler Türkiye’de dinci bir iktidar yokmuş, bizzat Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde "dine hakareti suç kapsamına alacağız" sözünü vermemiş gibi mazlum rolünü oynamaya çalışıyorlar.

(soL - Haber Merkezi)