Rahmi Ofluoğlu
AVUKAT

İhraç edilen, işsizliğe ve yoksulluğa mahkum olan on binler hukuk içerisinde çıkış yolu aramaktan bitap düştüler.

Hukuk içerisinde bir çözüm var m? Varsa hangi kanun yolları ile haklarına kavuşabilirler?

Her kafadan ayrı bir ses geliyor, FETÖ mağdurlarının kafaları karışmış durumda. İdare mahkemesi mi, Danıştay mı, AYM mi, AİHM mi?

Derken CHP Şişli’de bir toplantı düzenliyor. Toplantıya CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve CHP’li hukukçular katılmış.

Toplantı bitiminde beni arayan bir mağdur yanımda Mahmut Tanal var, Mahmut Tanal “Danıştay’a gidin, AYM’ye gitmeye gerek yok, zaten mağdursunuz, neden bu devlete para kazandırıyorsun diyor, siz kendisi ile konuşur musunuz?” diye sordu.

Ben de verin konuşalım, neden konuşmayalım deyince telefonu Mahmut Tanal’a verdi.  Nasılsın, iyi misin söze giriş merasiminden sonra Mahmut Tanal kendi görüşünü anlatmaya başladı.  Belli ki yoğun işleri arasında konuya yeterli zaman ayıramamış Sayın Mahmut Tanal. Kendisine Anayasa Mahkemesinin KHK’ler ile ilgili kararlarını ve Danıştay 5. Dairenin kararlarını söyledim.  “Görüşmek üzere” dedi ve gitti.

Bugün beni arayan bir başka mağdur CHP Şişli toplantısı ile ilgili şöyle bir özet yaptı:

 “Bize gösterdikleri yol gidin intihar edin, Türkiye’de hukuk yok oldu.”

Mağdurlar biz ne yapacağız diye soruyorlardı.

Konu ile ilgili bütün yazılarımda hukuk ve adalet için kötümser olmadığımı belirttim.

Resmi dondurarak bakarsanız kötünün de ötesinde bir manzara ile karşı karşıyayız. KHK’lerle kişileri kamu hizmetinden ihraç edip, onlara ömür boyu kamu hizmetinde çalışma yasağı koyanlar bence ne yaptıklarının farkındadırlar.

Devlet 15 Temmuz sonrası tehlikenin vahametini gördü ve hukuk içerisinde bu çok yönlü tehlikenin üstesinden gelmenin zaman alacağı ve riskli olacağı tespitini yaptı. Bizce şöyle bir karar verildi:

FETÖ’nun uzağından yakınından geçen herkesi kamudan atalım,  tehlikeli gördüklerimizi tutuklayalım, tehlike geçince de yanlışları düzeltiriz.

Bu düşünce ile dünya hukuk tarihinde görülmemiş bir yolla, KHK ile insanlar kamu hizmetinden ihraç edildi.

Çok geçmeden Cumhurbaşkanı “at izi it izine karıştı” dedi. Bunun üzerine itirazları incelemek üzere itiraz komisyonları kuruldu.

Bugün Ahmet Hakan Başbakan ile yaptığı görüşmeyi yazdı. Başbakan “ haksızlıklar olduğunu kabul ediyorum ama bunlar çok takiyeci, bu yüzden suçlu ile suçsuzu ayırt etmek zor, itirazlar için mekanizmalar oluşturduk, titizlikle inceliyor ve değerlendiriyoruz' diyor.

Kim suçlu, kim suçsuz?

Darbeye katılanlar ile Fetö Silahlı Örgütü üye ve yöneticiliği hiç şüphesiz suç.

Silahlı Örgütün Tanımı

Devlete ve anayasal düzene karşı suçları işlemek üzere kurulan örgüte silahlı örgüt diyoruz.  Pratikte buna darbeye teşebbüs suçu diyoruz. Bu suçlar 302 ila 316 ıncı maddelerle düzenlenmiştir. İşte bu suçları işlemek üzere kurulan örgüte bilerek ve isteyerek üye olmak veya örgütte yönetici olmak silahlı örgüt suçunu oluşturur ve TCK’da karşılığı;

Kurucu ve yöneticiler için on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası,

Üyeler için beş yıldan on yıla kadar hapis cezasıdır.

Darbeye teşebbüs suçu TCK’da birden fazla madde ile düzenlenmiştir ve her bir suçun cezası müebbet hapisle başlamaktadır.

Banka Asya para yatırmak, sendika üyesi olmak, zaman gazetesi okumak v.s gibi eylemler TCK’da suç olarak tanımlanmamıştır. Anayasa ve evrensel hukuka göre kanunsuz suç olamaz.

Bu açıklamalardan çıkarılacak sonuç silahlı örgüt üyesi olmayan ve darbe suçuna karışmamış olanların korkmasına gerek yoktur. Süreçte bu haksızlıklar giderilecektir. Mağdurların bugün yapması gereken yasal haklarını kullanmak suretiyle hak kaybına uğramamaktır. Yasal yollar:

İtiraz komisyonlarına başvurmak

Danıştay’a iptal davası açmak,

AYM’ye bireysel başvuru yapmak..

Haklı oluğuna inananların direnmek ve mücadele etmekten başka çareleri yoktur ve bu mücadeleleri mutlaka başarı ile sonuçlanacaktır.