HARUN,

Söz vermiştim

ölüm üzeri şiir yok diye.

Ne çare!

Bize şu anda,

     1975 yılı Ağustos ayında

şu anda,

bu sabırsız topraklarda

öylesine gerekli,

öylesine bereketli gülümseyişini

                        bir daha görebilmek için

tutundum yine kelimelere.

ERDAL ALOVA 16 Ağustos 1975

 

HARUN’DAN BİZE KALAN

1960-1970 döneminde sosyalist bireyler için en zor kullanılabilecek yargılardan biri, “İşçi sınıfı devrimciliğinden sapmazlıktır. Harun’un ise, en önemli özelliklerinden biri, "işçi sınıfı devrimciliğini" bir an olsun unutmamasıdır. Birçok yanlışın öne sürüldüğü, birçok yanlışın doğru bilindiği dönemlerde o hep işçi sınıfı devrimciliğini mihenk taşı olarak kullanmıştır. Bu nedenle sert saldırılara uğramış, olay olay, birey birey birçok kişinin üzerine yürümekten geri durmamıştır.

Harun, 1961 yılında TİP'in kurulması, 1962 yılında sosyalizmin bilimi ile ilgili yayınların çoğalması, 1966 yılında FKF'nin örgütlenmesi ile üniversitede ortaya çıkıp gelişen yeni bir genç kadronun bireylerinden biridir. Önde gelen özellikleriyle bu kadro içinde kendini kabul ettirmiş bir liderdir.

1942 yılında Giresun'un Aluçra ilçesinin Armutlu köyünde doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Samsun'da yapmıştır. Lise dönemlerinde "Bir Türk'ün cihana bedel" olduğuna inanmış, münazaralarda "para karakteri bozmaz" görüşünü savunmuş, münakaşalarda "İsmet Paşa'nın sağır olması hükümeti en iyi yönetmesine engel olmaz" konusunu tartışmıştır. 1962 ylında İstanbul Teknik Üniversitesi'ne bu bilgi dağarcığı ile gelmiştir. 1962-1965 onun için bir sıçrama dönemi olmuştur. Sürekli okuyarak, yeni dostluklar kurarak sosyo-ekonomik konulardaki büyük açlığını gidermeye çalışmıştır.

1965 yılına gelindiğinde o önde gelen öğrenci liderlerinden biri olmuştur. Özellikle 1964 yılındaki "Petrol Millîleştirilmelidir" kampanyası sırasında "anti emperyalist" bilinçlenmesini kitap gerçeklerinden pratiğe indirmek fırsatını bulmuştur. 1965 yılından sonra her yeni gün, Harun için işçi sınıfı meselelerini daha iyi kavramasına yardımcılık eden olaylarla dolmuştur. Singer Grevi, 6. Filonun ziyaretleri, Zeytinyağ Skandalı, Derby Fabrikasının İşgali, Özel Yüksek Okullar Yürüyüşü, TÖS Eğitim Şurası, Gerze Mitingi, Montaj Sanayiine Hayır Yürüyüşü, Barış için Arı Şöleni, NATO'ya Hayır kampanyası hep birbirini izlemiştir. Harun, bu ve benzeri olaylarda sürekli olarak bir işçi sınıfı devrimcisinin gelişen bilincini yaşamıştır.

Harun, bütün bu olaylarda ortak çalışmayı esas almıştır. Sürekli olarak birçok arkadaşıyla, omuzdaşıyla birlikte olmayı başarmıştır. Her yeni olay ona ortak çalışmanın, birlikteliğin önemini anlatan bir araç olmuştur. İşçi sınıfını temel alan Harun, bu ve benzeri olaylarda sürekli olarak bir dünya devrimci hareketinin birikimlerinden öğrendiklerini ülkemiz pratiği içinde kendine özgü bir anlatıma ulaştırmıştır. "Kapitalsiz kapitalistler" broşürünü yazarak, ülke sorunlarını bildiriler dışında tartışan ilk öğrenci lideri olmuştur. "Alfabe" ve öğretim sistemi üzerine büyük ilgi uyandıran bir çalışma yapmıştır. Onun arkadaşlarıyla yürüttüğü çalışmaların temeli araştırmacılık ve beraber hareket olmuştur. Bu olumlu özellikler her geçen gün bir bireyin, liderin gençlik içerisinde isim olarak, kadro olarak gelişmesine neden olmuştur.

1967 yılı Harun Karadeniz, Çetin Uygur ve Faruk Yalnız’ın üniversite öğrenci birlikleri yöneticileri olarak doğrudan TİP'e paralel birçok eylem yürütme isteklerinin açıklandığı yıl olmuştur. Karadeniz ve arkadaşları FKF’nin aynı dönem içerisinde güçlü bir örgüt haline getirilmesi yolunda çaba sarfetmişler. FKF ile sürekli işbirliğine girmişlerdir. Bu tutum Harun ve arkadaşlarına karşı bazı fraksiyonlar adına saldırıların yoğunlaşması sonucunu doğurmuştur.

Şaşmaz işçi sınıfı devrimcisi Harun, 12 Mart döneminde kanser olduğu açık seçik elindeki on raporla belli olmasına rağmen üç kez tutuklanmış uzun süre hapiste kalmıştır. Bu üç tutuklama da üç garip gerçeklik taşımaktadır. İlk tutuklama Harun'un mahkeme önünde verdiği cevapta "safsataname" olarak sergilenen TKP Davası olmuştur. Bundan sonra Harun, isim, yönetim ve yapı değiştirdiği için FKF'den sonra üye olmadığı Dev-Genç Davasıyla ilgili tutuklanmıştır. Ankara’daki üçüncü tutuklanması ise, hakimler tarafından bile nedeni bilinmez bir olay olmuştur. Bütün bu tutukluluklar sırasında daha önce de gitmek zorunda kaldığı Londra'da tedavisinin devam etmesi gerektiğine dair başvurmaları 12 Mart savcıları ve hakimler tarafından olumsuz cevaplandırılmıştır. Tutukluluk onu öldürmenin aracı olarak kullanılmıştır.

1974 yılı sonunda gidebildiği Londra’daki tedavisi de "geç kalınması" nedeniyle Harun’un ölümden kurtulmasını sağlayamamıştır. 11 Temmuz 1975 tarihinde Londra'dan "bir ölüm mahkumu" olarak raporunda "4 hafta yaşayabilir" ibaresiyle dönmek durumunda kalmıştır. Harun, bu son döneminde de bir işçi sınıfı devrimcisinin güzelim bilinciyle gününün acısız geçirebildiği iki üç saatinde yazarak mücadelesini sürdürmüştür.

Harun’dan bize kalan, mücadele azmidir. Harun'dan bize kalan, işçi sınıfı devrimciliğine inançtır. Harun'dan bize kalan ortak çalışmadaki başarısıdır. Harun'dan bize kalan. güzelim bir anIatımdır. Harun'dan bize kalan, mücadele süreklilik ve yılmazlıktır...