İktidardaki parti, Ak Parti seçim bildirgesinde bilirkişilik kurumunun yeniden düzenleneceği belirtilirken CHP seçim bildirgesinde bilirkişilikten çevre sorunlarının ele alındığı bölümde bir cümle ile söz edilmektedir. MHP ve HDP seçim bildirgelerinde ise bilirkişilikten hiç söz edilmemektedir.

AKP seçim bildirgesinde bilirkişi kumunun yeniden düzenleneceği, bilirkişilere sadece teknik konularda başvurulabileceği, bilirkişilere hukuki konularda başvurulamayacağı, bilirkişiliğin sertifikaya bağlanacağı ve bilirkişiliğin geçim kaynağı olmaktan çıkarılacağı belirtilmektedir.

AKP seçim bildirgesinde şöyle denilmekte:

“Bilirkişilik müessesesini yeniden yapılandıracağız. Bilirkişilerin seçimi ve görevlendirilmesine yönelik standartlar belirleyerek, sertifikalandırma sistemine geçeceğiz.

Bilirkişilik kurumunu, geçim aracı bir meslek olmaktan çıkaracak, gerçek işlevine uygun işlemesi için gerekli tedbirleri alacağız. Hakimlerin bilirkişiye müracaatlarını uyuşmazlıkların hukuki mahiyeti dışında, tamamıyla teknik bir meselenin vuzuha kavuşturulmasıyla sınırlandıracağız. Hukukun tüm dallarında alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına ağırlık verecek, yargıya ulaşılabilirliği kolaylaştırmak amacıyla savunma hakkı ve adli yardımı güçlendireceğiz.”

CHP seçim bildirgesinden bilirkişilikten “Çevre davalarında mahkeme masrafı almayacak, bilirkişi masraflarını, Hazine üzerinden karşılayacağız.” cümlesi ile söz edilmektedir.

 

HMK ne diyor ve CMK ne diyor

HMK’nın 63 üncü maddesi “Çözümü uzmanlığı özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına”, CMK’nın 66 ıncı madde “Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin rey ve mütalaasının alınmasına karar verilir.” demektedir.

Görüldüğü gibi hem HMK, hem de CMK  bilirkişiye özel veya teknik konularda başvurulabileceğini öngörmesine rağmen mahkemeler yasal düzenlemelere karşı direnmektedirler. Bilirkişilerin suç vardır demesine rağmen beraat kararı veren ceza mahkemesi veya bilirkişi raporunun sonuç bölümüne aykırı karar veren hukuk mahkemesi kararı gören var mı?

Bilirkişiler, raporlarında suçun tanımını yapmakta, suçun unsurlarını belirtmekte, faili tayin etmek ve sonuç bölümünde de “takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte” diye  başlayan ve …suçu vardır diye bitirmektedirler.

Bilirkişi raporlarının hemen hepsinin % 80 i kopyala yapıştır yöntemi ile düzenlenmektedir ve raporların % 80 ini suç tanımı, suçun unsurları, fail ve sonuç bölümünden oluşmakta, teknik kısım %20 kadarını kapsamaktadır.

Ceza davalarında suçun oluşumunda olmazsa almaz kastın belirlenmesini bilirkişiler yapmaktadırlar.

Hukuk davalarında aynı şekilde hukuki tanımlamalar yapılmakta, sonuç bölümlerinde ““takdiri mahkemeye ait olmakla birlikte” diye başlayan, örneğin sözleşmeye dayalı bir alacak bulunmamakta, sebepsiz zenginleşme olabilir denilebilmektedir.

Bilirkişilik bu hali ile adil yargılanma hakkını kuşa çevirmekte, hakimleri ve avukatları işlevsiz hale getirmektedir.

İktidar partisi bilirkişilik kurumunun bu sakıncalı halini tespit etmiş ve kurumu yeniden düzenlemeyi seçim beyannamesine koymuştur. Bu konuda muhalefetin bir itirazı olacağını sanmıyoruz.

Yargıtay, bilirkişi kurumu konusunda daha ileri düzenlemeler istemektedir. Görüştüğümüz Yargıda Birlik Platformu sözcüsü, Yargıtay 5. Ceza Dairesi üyesi Abbas Özden’in benzer görüşleri var, ayrıca hukukçu bilirkişiliğe son verilmelisi gerektiğini savunuyor. Abbas Özden’in bu görüşlerinin en azından Yargıda Birlik Derneği’nin bilirkişilik kurumuna bakışını yansıttığını düşünebiliriz.

Öyle görülmektedir ki yakın gelecekte bilirkişi kurumunda köklü değişiklikleri içeren yasal düzenlemeler yapılacaktır.

 adaletbiz