Maliye Bakanı Naci Ağbal, yatırım, üretim ve ihracat üzerinde yük oluşturan Katma Değer Vergisi (KDV) uygulamalarını kaldırmayı ve KDV'yi olabildiğince tüketimi vergileyen bir sisteme dönüştürmeyi amaçladıklarını belirterek, "Yaz aylarında çalışmaları bir noktaya getireceğiz." dedi.

"EN ÇOK KDV KONUSUNDA ŞİKAYET ALIYORUZ"

Katıldığı birçok toplantıda kendisine en çok şikayet edilen kanunun KDV olduğunu anlatan Ağbal, KDV iade mekanizmasının yavaş işlediği noktasında aldıkları şikayetler üzerine süreçleri kolaylaştırdıklarını, vatandaş lehine düzenlemeler yaptıklarını söyledi.

Ağbal, söz konusu çalışmalar sonrasında KDV iade tutarlarının da hızla arttığına işaret ederek, bu yılın ocak ve şubat ayında vergi gelirleri tahsilat oranındaki artışın bütçe hedeflerinin üzerinde olduğunu kaydetti. Ağbal, "Hem vergi indirimleri yaptık hem de KDV iadelerinde kolaylıklar getirdik, ilk iki aylık vergi gelirleri performansı yüzde 12 artış kaydetti. Halbuki bütçede yılbaşında koyduğumuz hedef yüzde 11,3'tü." diye konuştu.

"KDV TÜKETİMİ VERGİLEMELİDİR"

KDV Kanunu ile ilgili oranlardan çok şikayet aldıklarını anlatan Ağbal, şöyle devam etti:

"Oranlardan çok şikayet alıyoruz. Sistem özellikle yatırım ve üretim tarafından ciddi finansman maliyetleri üretiyor. KDV Kanunu 1985 yılında devreye konulmuş, 2017 yılındayız. KDV konusunda dünyada çok farklı sistemler var. Benim şahsi kanaatim KDV aslında bir tüketim vergisidir. Bu anlamda tüketimi vergilendiren bir vergi olmalıdır, yatırımı üretimi, ihracatı vergilendiren bir vergi olmamalıdır. Bütün bu gelen talepleri şikayetleri masaya yatırdık, kendimize 3 aylık süre verdik, bütün paydaşlara da çağrıda bulunduk. 'KDV kanunuyla ilgili gördüğünüz aksaklıkları, önerilerinizi bize bildirin, beraber çalışalım, 3 ay sonra KDV kanunda bir reform yapalım.' dedik."

"ULUSLARARASI YATIRIMLAR AÇISINDAN OLUMLU BEKLENTİ VAR"

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin makroekonomik göstergelere etkisini de değerlendiren Ağbal, bu girişimin Türkiye ekonomisi üzerinde önemli ölçüde olumsuz etkiler yarattığını söyledi. Ağbal, "Darbe girişimi olmasaydı ekonomi 2016'da yüzde 2,9 değil yüzde 5'e yakın büyüyecek, milli gelir 10 bin 700 dolar değil 12 bin dolarlar seviyesinde olacaktı. İşsizlik de yüzde 9'lar düzeyine inecekti.16 Nisan sonrası dönemde büyüme oranları inşallah tekrar eski patikasına dönecek, kurlarda stabilite ve aşağı yönlü bir trendin olması bekleniyor. 16 Nisan sonrası dönemde Türkiye olumlu hikayeleri, geleceğe yönelik pozitif beklentileri olan ve gelişmekte olan ülkeler içinde olumlu yönde ayrışacak bir ülke olacak." değerlendirmesinde bulundu.

"KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞU KÖTÜ SINAV VERDİ"

Ağbal, kredi derecelendirme kuruluşlarının da son dönemde çok kötü bir sınav verdiğini anlatarak, Türkiye ekonomisine ilişkin ortaya konulan karamsar raporların mesnetsiz olduğunun ortaya çıkmaya başladığını söyledi.

Geçen yılın son çeyreğinde ortaya çıkan büyüme oranlarının bu kuruluşlar için sürpriz olduğunu dile getiren Ağbal, yavaş yavaş Türkiye'yle ilgili büyüme oranları beklentilerinin yukarıya çekilmeye başlandığını kaydetti. Uluslararası reel yatırımcının fırsatlara, imkanlara ve o ülkenin kabiliyetlerine baktığını belirten Ağbal, Türkiye ile ilgili özellikle uluslararası doğrudan yatırımlar bakımında da olumlu bir performans ve beklenti olduğunu bildirdi.

Ağbal, halk oylamasının ardından, yapısal reformları hızlı şekilde devreye koyacaklarını sözlerine ekledi.

http://www.haberler.com