Dava Konusu Kural

Dava konusu kuralla; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca (MGK) devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olması ya da değerlendirilmesi sebebiyle görevden uzaklaştırılan veya haklarında adli soruşturma ya da kovuşturma yapılan doçent adaylarının görevden uzakta geçirdikleri süre boyunca veya adli soruşturma ya da kovuşturma sonuçlanıncaya kadar doçentlik başvurularına ilişkin işlemlerin durdurulması hükme bağlanmış, doçentlik başvurularına ilişkin işlemleri durdurulanlardan terör örgütlerine veya MGK’ca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olması ya da değerlendirilmesi sebebiyle haklarında kamu görevinden çıkarılma veya mahkûmiyet kararı verilenlerin doçentlik başvurularının iptal edileceği düzenlenmiştir.

Tutukluluk Hâlinin Duruşmasız Olarak İncelenmesi Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edilmesi Tutukluluk Hâlinin Duruşmasız Olarak İncelenmesi Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edilmesi

İptal Talebinin Gerekçesi

Dava dilekçesinde özetle; kuralla kamu göreviyle bir bağlantısı olmayan ve bilimsel yeterlik esasına göre verilen doçentlik unvanı için yeni bir şartın getirildiği, kuralda yer alan kavramların belirsiz ve öngörülemez olduğu, kuralın yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş olan fiillere uygulanarak geçmişe yürütüldüğü belirtilerek Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Dava konusu kural kapsamındaki kişilerin doçentlik başvurularının durdurulmasının ve/veya iptalinin temel sebebi Anayasa'ya aykırı faaliyetlerde bulunan oluşum ve yapılara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olması ya da değerlendirilmesi sebebiyle görevden uzaklaştırılmaları veya haklarında adli soruşturma ya da kovuşturma yapılmasıdır. Bu sebebin özel hayat kapsamında kalan değerlerden herhangi birisiyle ilgili olmadığı açıktır. Dolayısıyla kural kapsamına giren kişilerin doçentlik başvurularının engellenmesinin sebep temelli yaklaşıma göre özel hayatla bağlantısı bulunmamaktadır.

Sonuç temelli yaklaşım yönünden incelendiğinde ise kural kapsamındaki kişilerin doçentlik unvanı hakkından yararlandırılmamasının terör örgütlerine üyelik, mensubiyet veya irtibat ya da iltisaklarının bulunduğu gerekçesine dayanması, bu kişilerin sosyal statüsünü ve itibarını etkilemektedir. Dolayısıyla anılan kişilerin bu durumdan duyacağı üzüntü ve ızdırabın özel hayata ilişkin değerlere temas ettiğini kabul etmek gerekir.

Kişilerin doçentlik başvurularına bağlı olarak doçentlik unvanını iktisap etme hakkından yararlandırılmamasını öngören kural, Anayasa’nın 20. maddesi kapsamındaki özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına sınırlama getirmektedir. Kuralda doçentlik başvurusunun durdurulmasına ve/veya iptaline yol açan sebepler herhangi bir tereddüde yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak düzenlenmiştir. Dolayısıyla kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı anlaşılmıştır.

Akademik unvan olarak doçentlik unvanı verilecek kişilerin terör örgütlerine veya MGK’ca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatlı olmamalarını öngören kural akademik faaliyet alanında güvenilirliğin sağlanmasına, millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması hususlarına yönelik meşru bir amaca hizmet etmektedir. Öte yandan temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması, başka bir ifadeyle demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir.

Doçentlik başvurusunun durdurulması ve/veya iptaline yönelik sınırlamaların akademik faaliyet alanında herhangi bir zafiyete meydan verilmemesi bakımından gereklilik taşımadığı söylenemez. Bununla birlikte doçentlik unvanının iktisabı, kişiye doğrudan kamu hizmetinde çalışma imkânı sağlamamaktadır. Doçentlik unvanını iktisap eden kişinin kamu hizmetinde çalışabilmesi için ayrıca kamu hizmetine girişte aranan şartları sağlaması gerekir. Kural kapsamında doçentlik başvurusu durdurulan ve/veya iptal edilen kişilerin hâlihazırda kamu görevinden çıkarılan veya haklarında mahkûmiyet kararı verilen, dolayısıyla kamu hizmetine girme şartlarını kaybeden kişiler oldukları gözetildiğinde bu kişilerin anılan unvana bağlı olarak kamu görevlisi sıfatıyla devlet üniversitelerinde çalışma imkânlarının bulunmadığı açıktır.

Öte yandan bu hususta vakıf üniversiteleri bakımından da bir farklılık bulunmamaktadır. Nitekim 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun ek 8. maddesinde doçent unvanını haiz olup devlet üniversitesinde çalışamayacak olan kişilerin vakıf üniversitelerinde de çalışamayacakları hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte kamu hizmetine giriş şartlarını sağlayamayan bu kişilerin özel sektörde çalışmalarına bir engel bulunmamaktadır.

Doçentlik başvurusu iptal edilen kişilerin zaten kamu görevinden çıkarılan veya haklarında mahkûmiyet kararı verilen, dolayısıyla kamu görevine girme şartlarını kaybeden kişiler oldukları gözetildiğinde bu kişilerin doçentlik başvurusunun iptalini öngören kural doçentlik unvanının kamu görevi dışında başka alanlarda kullanılmasına da engel teşkil etmektedir. Doçentlik unvanının bilimsel yeterliğe bağlı olarak iktisap edilebilecek bir unvan olduğu dikkate alındığında bu unvanın iktisabının, dolayısıyla kamu görevi dışında kalan faaliyet alanlarında kullanımının engellenmesinin zorunlu bir toplumsal ihtiyaca cevap vermediği anlaşılmıştır. Bu itibarla kuralla özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/