Bir kadının Wall Street'te dehşet verici bir cinsiyetçilik ve utanç hikâyesine mağdur edilişi çarpıcı olgulara işaret ediyor.

Maureen Sherry isimli kadının, yatırım bankası Bear Stearns'de kadınların nasıl muamele gördüğü  ve kadınların birbirlerine nasıl davrandığı konusunda anlattıkları, cinsiyet ayrımcılığı konusunda korkutucu verileri gösteriyor.

Sherry'nin New York Times gazetesinde yazdığına göre, bir zamanların prestijli Wall Street şirketinde işe alınmayı başaran az sayıda kadın, erkek meslektaşları tarafından canlarından bezdirilmiş. 

Bankadaki kadınlar, kendilerine ait hayatları olan kadınlar olduklarının tüm belirtilerini gizleyerek kadınlık dolabına kapatılmaya zorlanmış. Daha da kötüsü bu dolapların içine öyle derin gömülmüşler ki, dolaplarından çıkıp iş yerlerindeki cinsiyetçi korku filmi hakkında birbirleriyle konuşmamışlar dahi.

"Benim gibi kadınlar takım oyuncularıydı" diye yazıyor Sherry ve ekliyor; "Sıklıkla vurdumduymazlığımdan ötürü övgü alıyordum. İşlevsiz bir ailenin üyeleri gibi sırlarımızı kendimize saklıyorduk."

KADINLAR KONUŞMALI

Sherry, NY Times'daki yazısında ciddiye alınması gereken bir şeyin altını çiziyor: Kadınlar konuşmadıkça işyerlerindeki bu sorunları çözmek zor.

Bilhassa bankanın ayrımcılık şikâyetlerini kapalı kapılar ardında, kamuoyuna yansıtmadan çözme yönündeki güncel uygulamalarına itiraz eden Sherry; "Bu sadece kadınların gerçek deneyimlerinin daha da derinlere gömülmesine ve kendilerini yalıtılmış, engellenmiş ve aslında zaten zor var olabildikleri sektörlerde daha da yalnız hissetmeye devam etmelerine hizmet ediyor" ifadelerini kullanıyor.

Kadınlar açısından işyerinde destek alabilecekleri meslektaşları ve arkadaşlarının olması hafife alınamayacak denli önemli görünüyor. ABD'de bu, özellikle beyaz, erkek egemen bir kültürde kendilerini dışlanmış hisseden kadınlar ve diğer azınlıklar için bir gerçek. Öte yandan bu müttefikleri bulmak kolay değil. Sherry; "Gün içinde onlara kahve içmeyi teklif ederek, su makinesinin önünde lafa tutarak, hatta kadınlar tuvaletinde onları pusuya düşürerek yıllardır aktif bir şekilde destek alabileceğim diğer kadınları aradım" diyor.

Artık bir yazar olan Sherry, on yıldan uzun süre önce bankada yaşadığı deneyimi, aslında sadece kadınlık tarihinin uzak bir geçmişte kalmış şaşırtıcı bir parçası olarak algılamıyor ve şirketten ayrıldığından beri geçen yıllar içinde bir değişim olduğuna inanmak için çok az neden olduğunu söylüyor.

GERÇEK HİKAYE BAŞKA, VİTRİNDEKİ BAŞKA

Son on yılda daha fazla şirket finans sektöründe kadınların eksikliğinden endişe ediyor ve özel konferanslar düzenleniyor, "çeşitliliğin" öneminden daha çok bahsediliyor. Kadın emeğinin dışarıda bırakılmasına göz yumamayan finans sektörü,  doğum izni politikalarını bile 'sözde' tartışıyor. Ancak sektörde çalışan kadınların yüzdesi, aslında gerçek hikâyeyi anlatıyor; finans sektörüne erkeklerle aynı oranda kadın giriyor ama erkekler kadar kalıcı değiller. Yönetici kadın sayısı ise çok az

Standart and Poors'un verilerine göre 500 finans şirketinde kadınların oranları şöyle;

Yönetim Kurulu Başkanı %2.1

Yönetim Kurulu Koltukları %18.7

Yönetici/Kıdemli Memur ve Müdür %29.3

İlk/Orta Seviye Memur ve Müdür %46.1

İş Gücüne Katılım %54.3

PATRONLAR KADINLARA AĞIR SÖZLEŞMELER İMZALATTIRIYOR

ABD'nin en büyük on bankasının hepsinin yönetim kurulu başkanları erkek. Özel sermaye şirketlerinin daha nadide dünyasındaysa kadınları görmek çok  zor ve Bloomberg'ün yakınlarda yayınladığı verilere göre en prestijli kurumlarda kadınların oranı yüzde on civarında seyrediyor.

Cinsiyet ayrımcılığı davaları nadir görülen davalar değil ve Sherry'nin işaret ettiği gibi, çalışanlar, patronları dava etme hakkından neredeyse vazgeçtikleri ağır sözleşmelere imza atmasalar, büyük olasılıkla davalar daha da yaygınlaşacak.

Giderek daha fazla şirket kadınlar ve farklı renkten insanlar için resmi akıl hocalığı programlarını vitrinlerine koysa da, bu programlar yalnızca kapitalizmin seyirlik malzemesinin bir parçası. Sherry; gerçek bir destek ve akıl hocalığı arayanların, gördüğü ve tecrübe ettiği cinsiyetçilik konusunda dürüst olmak zorunda olduğunu belirtiyor.. Bu durum, şirketin bakış açısına boyun eğme baskısının en yoğun olduğu yönetici konumundaki yer alan kadınlar için iki katı gerçek görünüyor.

HAMİLELİĞİNİ SAKLADI, PREZERVATİF BİÇİMİNDE PASTA HEDİYE EDİLDİ

Sherry kendi adına Bear Stearns'de kadın olmanın nasıl bir şey olduğu konusundaki gerçekleri açığa çıkarmadı, daha genç kadınları bu kritik bilgiden yoksun bıraktı ve onlara büyük bir hayal kırıklıkları hazırlamış oldu. Wall Street'teki bir şirkette, prestijli bir işte tutunmak ve çocuk büyütmenin nasıl bir şey olduğu konusunda açık olmak yerine, hamileliklerini saklamış ve çocuğunun sanat eserlerini sergileyemeyeceğini düşünmüş. İş arkadaşlarından biri evli olduğunu bile saklamış.

Ama Sherry'nin yaşadığı kötü şeyler sadece ailesi hakkında konuşmayacağını hissetmekle kalmamış: Wall Street'te çalışmaya başladığında kendisine prezervatif biçiminde pizza hediye edilmiş. Hatta iddia üstüne erkek bir iş arkadaşı Sherry'nin ofis dolabında yedeklediği anne sütünden bile tatmış.

Sherry; "Bunun ne kadar yaralayıcı, duyarsız ve iğrenç bir şey olduğunu düşünmek için burada bir durun" diyor.

Bugünlerde anne sütü içen erkek sayısının azaldığı kesin. Ama Wall Street hâlâ bir koca oğlanlar kulübü gibi görünüyor ve etrafta bu kadar az ve haklarından bihaber kadın varken işlerin daha iyiye gitmesi imkansız.

"Sektörde bulunan az sayıda kadının gerçekten birbiriyle dayanışması, birbirlerine olanları anlatabilecek kadar rahat olmaları lazım" diyen Sherry; "Bu hikâyeleri duyurmazsak dünyadaki kurumsal çeşitlilik çalışmaları pek işe yaramayacak" ifadelerini kullanıyor.

 


Kaynak: Haber.sol.org.tr