ABD Dışişleri’nde Kamu İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Doug Frantz, Türkiye’de basın özgürlüğünün geleceğinden ciddi kaygı duyduğunu söyledi. İlhan Tanır'ın Diken.com.tr'deki haberine göre, Frantz, “Türkiye basınında özellikle 17 Aralık’tan bu yana gerileme söz konusu. Bu durum Washington’da kaygıya neden oluyor” dedi.

New York Times’ın eski Türkiye büro şefi Frantz, Washington’daki Yabancı Basın Merkezi’nde yapılan basın toplantısında konuştu; saygın düşünce kuruluşu Freedom House’un Türkiye’yi basın özgürlüğünde ‘kısmen özgür’ statüsünden 15 yıl sonra yeniden ‘özgür olmayan’ kategorisine düşüren raporuna değinerek şu eleştirilerde bulundu:

‘Eski tabularla yenileri yer değiştiriyor’

* Öncelikle AKP ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın iktidarda olduğu son 12 yılda nelerin doğru gittiğine bakalım. Ekonomi çok daha güçlü, ortalama gelir çok daha yüksek hale geldi; gayri safi milli hasıla üç kattan fazla arttı. Erdoğan’ın geçen hafta yaptığı açıklamayla, Ermenistan’la yakınlaşma söz konusu. Kürtler hakkında konuşmama ve Kürtlerle ilgilenmeme yönündeki tabular kalktı. Bunlar iyi gelişmeler. Ama beni endişelendiren, eski tabuların yeni tabularla yer değiştirmesi.

‘Türkiye basını eski haline dönmeli’

* Türkiye’de medyanın eskisi gibi hareketli, güçlü ve bağımsız olması gerekiyor. Demokrasilerin en iyi işlediği dönemler, basının bağımsız ve özgür olduğu, siyasi duruşa ve etnik kökene bakılmaksızın herkesin ifade özgürlüğüne sahip olduğu zamanlardır.

‘Obama yönetimi endişeli’

* Türkiye basınında son birkaç aydır ama özellikle de 17 Aralık’tan itibaren bir gerileme söz konusu. Bu gerileme Washington’da ve Barack Obama yönetiminde endişelere yol açıyor. Birkaç hafta önce İstanbul’a gitmemin ve bazı köşe yazarlarına on-the-record mülakat vermemin nedeni de bu sorunları konuşmaktı.

‘Türkiye’de bir sonraki adım kaygı veriyor’

* Yaklaşık altı yıl Türkiye’de yaşadım; eşimle Türkiye’yi hâlâ ziyaret eder, o yılları özel ve profesyonel hayatımın en güzel zamanları olarak hatırlarız. Bütün bunlardan dolayı da, birkaç hafta önce İstanbul’a gittiğimde ve ‘Gazeteciliğe neler oluyor‘ diye derinden baktığımda, kaygılar artırmakta. Bunlar bir sonraki adım hakkında da kaygılar artırıyor.

‘Yatırımcılar Türkiye’de hukukun üstünlüğü olduğuna inanmalı’

* Türkiye’nin ekonomisi güçlü bir biçimde büyüyor. Ama son iki yılda yavaşlama görüyoruz. Türkiye, ekonominin büyümeye devam etmesi ve orta sınıf ekonomik tuzaktan kurtulmak için yabancı sermayenin akışına muhtaç. Yabancı sermayenin bir ülkeye gelişinin nedenlerinden biriyse, yatırımcıların o ülkede hukukun üstünlüğünün olduğuna inanması. Yatırımcılar, o ülkede özgür bir basının bulunuğuna, hükümetten hesap sormanın mümkün olduğuna inanmalı.

‘Özgür basına karşı gelmek Türkiye halkına kötülük etmektir’

* Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, özgür basını geriye götüren ve baskı altına alan hareketler sonuçta Türkiye’ye ve halkına kötülük yapmaktır. Umarım Twitter’ı engelleme girişimi YouTube’un kapatılması çok yakında geçmişin bir parçası olur.

‘Medya yapılanmasının uzun vadedeki etkisi endişe nedeni’

* Türk medyasındaki medya patronları yapılanmasından da, basındaki yapısal problemlerden de endişe duyuyorum. Bunun uzun dönemli etkilerinden kaygılıyım. Ayrıca Türk medyasında geçmişte görülmeyen seviyedeki kutuplaşma da çok rahatsız edici.

‘Gazeteci arkadaşlarım işlerini yaptıkları için işlerini kaybetti’

* Aynı şekilde rahatsız edici olan bir başka durum da, birçok arkadaşımın da yaşadığı gibi, Türk medyasında çalışanların sadece işlerini yaptıkları için işlerni kaybetmesi. Bu yanlış. Bu meseleyi, dost ve ortak olmanın getirdiği sorumluluğumuzun bir parçası mahiyetinde Türkiye’ye ilettik. NATO müttefiki ve dost olarak, yanlış gördüğümüzde söylemek bizim görevimiz. Bunu, Türkiye’nin uzun bir demokrasi tarihine sahip hayati bir müttefik olduğu bilinciyle yapmaktayız. Demokrasiler organiktir ve sürekli büyümeleri gerekir. Statik kalamazlar. Türkiye’nin demokrasisi de büyümeye devam etmeli. Bu büyümenin parçalarından biri de, Türkiye’nin daha önce olduğu gibi canlı ve daha özgür bir basına kavuşması.

‘Üst düzey Amerikalı yetkililer endişeleri iletiyor’

* Türkiye ve ABD gibi müttefikler arasındaki ilişkiler karmaşıktır. Bu ilişkiler farklı değerleri gözetir, ki bizim için, evrensel haklar olarak basın ve ifade özgürlüğü herhangi bir demokrasinin en temel unsurlarından biridir. Bu duygular, muhakkak ki, Dışişleri Bakanı John Kerry ve mevkidaşı Ahmet Davutoğlu arasındaki konuşmaların da bir parçasıdır. Kerry gönderdiği bir tweet’de, Türkiye’deki Twitter konusuna girerek epey güçlü bir açıklama yapmıştı. Yani bu konular, Türkiye ve birçok farklı ülkeyle süregiden diyaloğumuzun bir parçası.

‘Türkiye’ye bu rahatsızlıkları iletmek için gittim’

Bazılarımız bazen, bu konuların yeterince yüksek sesle dile getirilmediğini düşünebilir. Türkiye’yi ziyaret etmemin sebeplerinden biri de buydu zaten. Türkiye’nin bir dostu olarak onun daha ‘iyi’ olmasını istiyorum ve bu ancak, daha özgür bir medyayla mümkün olabilir. Fakat Türkiye’yle ABD gibi iki stratejik dostun ilişkilerinde birçok konunun dengelenmesi gerekiyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, hayati ve uzun süreli bir dostluğa dayanıyor. Ve buna biz çok değer veriyoruz.