İzmir Barosu resmi web sitesinden duyurulan habere göre miting yoğun bir katılımla gerçekleşti. Sitenin haberi şöyle:

Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Kaldırılsın Mitingi Yapıldı

 

Özel Görevli Ağır Ceza Mahkemeleri Kaldırılsın Mitingi yoğun bir katılım eşliğinde gerçekleşti

 

İstanbul’da faaliyet gösteren gencbaro.org ise haberi olumsuz verdi.. Sitenin haberi şöyle:

 

 

İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, İzmir Barosu Başkanı ve TBB başkan yardımcısı konuşma yaptılar.
katılım konusunda avukatların eleştirisine Kocasakal, nitelikli çoğunluk vardı dedi.

İzmir Barosu tarafından, Türkiye Barolar Birliği ile birlikte düzenlenen, Özel Yargılama Usülleri ve Özel Yetkili Mahkemelerin Kaldırılması, yürüyüşü ve mitingi, 5 mayıs 2012 cumartesi yapıldı.

İzmir Barosundan katılımın çok az olduğu miting ve yürüyüş öncesi, Türkiyeli Avukatlara başlıklı çağrı ve sms mesajlar sebebiyle, İzmir Barosunda Türk Avukatlar, Türkiyeli Avukatlar tartışması çıktı. Bunu protesto eden avukatlar, yürüyüş ve mitinge katılmadılar.

İzmir Valiliğinin belirlediği güzergah ana yolların dışında sahil gezinti yolundaydı.

İzmir Barosu dışında Ankara, İstanbul, Antalya, Bursa, Edirne, Tekirdağ, Adana, Muğla, Manisa, Uşak barolarının katıldığı yürüyüşe yaklaşık 700-800 avukatın katılmasına avukatlardan eleştiri geldi. Bunun dışında 400-5000 civarında sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların katıldığı gözlendi

İstanbul Barosu 30 bineyaklaşan avukat ve 3 bine yaklaşan stajyer avukat olmak üzere 33 bin kayıtlı mensubundan yaklaşık 70 avukatın katılması üzerine, avukatların duyarlı davranmadığı eleştirisi yapıldı

Bu durumu tespit eden Genç Baro heyeti, tıpkı 5 nisan avukatlar günü Çağlayan İstanbul Adliyesi önünde avukatların en kalabalık olduğu perşembe günü duruşmaların biitiminde yapılan baro basın açıklamasına 107 kişilik baro yönetimi dahil muhalif avukatlarla beraber 200 civarı avukatın katılmasına benzer bir şekilde yalnızca 70 avukatın katılmasının anlamlı olduğu ve sosyolojik analizinin yapılması gerektiğini belirti,
Baronun bazı TBB delegeleri de, İstanbul Barosu yönetiminin çağrısına 5 baro yönetim kurulu üyesinin yanısıra Barolar Birliği delegelerinin çoğunun ve denetim disipilin kurulu üyelerinin çoğunun katılmaması buna karşın muhakif gruplardan az sayıda avukatın katılmasını baro yönetiminide değerlendirmesi gerektiği değerlendirildi.

5 Mayıs İzmir Mitingi’nde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve eşi Türkegül Kocaoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, CHP Milletvekilleri Mustafa Moroğlu, Musa Çam, Hülya Güven, Oğuz Oyan, Mahmut Tanal, Bülent Tezcan, Dilek Yılmaz ve sendikaların temsilcileri de yerini aldı. “Özel görevli mahkemeler kaldırılsın, öç değil adalet, faşizme karşı omuz omuza, susma sustukça sıra sana gelecek, adalet ve özgürlük istiyoruz, cemaatçi yargı istemiyoruz, tutuklu avukatlar serbest bırakılsın, halk için adalet” sloganlarının atıldığı ve Cumhuriyet Meydanı’ndan başlayan yürüyüşe 5 bine yakın avukat cübbeleriyle katıldı. Öte yandan polisin herhangi bir arama noktası koymaması ve miting alanında sadece avukatların bulunması da dikkat çekti.

KOCASAKAL: ŞÜPHELİ DEĞİLİZ
Törenin ilgi odakları 397 yılla yargılanan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ile demeçlerinden kaynaklı Genelkurmay ile Başbakan Erdoğan’ın hedefinde bulunan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal oldu. Kürsüden avukatlara seslenen Ümit Kocasakal, Türkiye’nin gittikçe özel görevli mahkemler, özel görevli medya gibi özel görevlerle donatılmış bir yapıya büründürüldüğünü belirterek “Şu an huzurunuzda özel görevli mahkemenin suç duyurusuyla şüpheli sıfatıyla da bulunuyorum ama söyleyeyim yönetim kurulumuz, biz şüpheli filan değiliz. Bizim ne olduğumuz şüphesiz. Adalet istiyoruz, adil yargılanma hakkını, savunma hakkını, tam bağımsız Türkiye istiyoruz. Bundan da hiçbir şüphemiz yok bizim” dedi.

“SALONLARDAN ADALETİ ÇIKARTMIŞ OLURSUNUZ”
Yargılamadan savunma çıkarılırsa geriye hiçbir şeyin kalmayacağını da vurgulayan Kocasakal, “Salonlardan avukatı çıkartırsanız adaleti çıkartmış olursunuz. Bu savunma hakkı bizler için değil buradaki yurttaşlarımız için gerekli. Su gibi, hava gibi, ekmek gibi gerekli. Avukat savunma hakkının teminatıdır. Özel görevli mahkemeler artık mahkeme olmaktan çıkmış birer gözaltı, tutuklama, yakalama ve dinleme merciilerine dönüşmüştür. Bunlara mahkeme demek mümkün değil artık. Halkı kandırıyorlar. Halkımıza şunu söylüyoruz; bu mahkemeler bu yapısıyla varken kimse güvenlik içinde olamaz, biz de güvenlik için de değiliz. Halkımız için sizler için gerekli bedeli de ödemeye hazır olarak bu savunma hakkını savunuyoruz ve savunacağız” diye konuştu.

“HİÇBİR MERCİNİN TEHDİDİNE BOYUN EĞMEYİZ”
Son günlerdeki yaşanan gerilime ilişkin de konuşan Kocasakal, şunları söyledi: “Bir takım şeyler söyleniyor okuyorsunuz. Şunu herkes bilsin. İstanbul Barosu, barolar, hukukçular kimseyi tehdit etmez. Ama hiç kimsenin ve hiçbir mercinin de tehdidine boyun eğmez. Bunu herkes böyle bilsin. Ben açıkça söylüyorum bu mahkemeler hele ki gizli tanık gibi bir hukuk devleti için bir felaket olan bu güçle birleşince hak ve özgürlükler için tam bir dinamit etkisi yaratıyor. Önce bu mahkemeler kaldırılacak sonra yargı bağımsızlığı tam olarak tesis edilecek. Bu olana kadar hukukçulara, bizlere, durmak, yılmak, boyun eğmek yok. Bizlerin asla efendisi olmayacak, bunu kafanızdan çıkarın.”

PEKDAŞ: AVUKATLAR SAVUNMA YAPAMAZ HALDE
İzmir Barosu Barosu Başkanı Sema Pekdaş da, “Bugün demokrasi ve hukuk devletinde yeri bulunmayan özel görevli ağır ceza mahkemelerine karşı savunmadan kaynaklanan meşru ve demokratik tepkimizi göstermek, adalet ve özgürlük arayışı, adil yargılanma hakkı için buradayız” dedi. 17 Nisan 2011 tarihinde Türkiye Barolar Birliği ve 57 baro ile yayınladıkları deklarasyonda da bu konuya dikkat çektiklerini ancak aradan bir yıl geçmesine rağmen uygulamaların son bulmak bir yana artarak devam ettiğini de anlatan Pekdaş, şu anda 91 gazetecinin de hapishanede olduğuna işaret ederek basın özgürlüğünün de tehdit altında olduğunu vurguladı. Pekdaş, geçtiğimiz yılda pek çok avukat hakkında da mahkeme salonlarında savunma sırasında söylediklerinden dolayı dava açıldığını belirterek “Meslektaşlarımız cübbelerini bırakarak duruşma salonundan ayrılmak zorunda bırakılmıştır. Bugün de özel mahkemelerdeki adil yargılanma hakkı ihlalleri savunmanın yok sayılma uygulamalarıyla artarak devam etmektedir. Bunlar nedeniyle savunma yapılamaz hale gelmiştir. Avukatlar savunmaya yönelik sözleri nedeniyle soruşturma ve yargılanma tehdidi altında sindirilmeye çalışılmaktadır. Savunmaya kalkan eller kırılır” dedi.

Yaklaşık üç saat süren miting, konuşmaların ardından sloganlarla sona

İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş’ın konuşması:

 

 

Değerli hukukçular, sevgili meslektaşlarım, 

 

Özgürlük ve adalet için bizlerle dayanışma gösteren sevgili İzmirliler hepinize selam  olsun …

 

Selam size dostlar, 

 

Selam size özgürlük ve adalet savunucuları,

 

Bugün demokrasi ve hukuk devletinde yeri bulunmayan özel görevli mahkemelere karşı savunmadan kaynaklanan meşru ve demokratik tepkimizi göstermek için, adil yargılanma hakkı, savunma hakkı,  adalet ve özgürlük arayışı için buradayız.

 

Bundan bir yıl önce 17 nisan 2011 tarihinde İzmir'de toplanan Türkiye Barolar Birliği ve 57 baro yayınladığımız deklarasyonda;

 

Özel görevli mahkemelerin "demokratik düzenlerin normal zamanlarının normal mahkemeleri olmadığını", bu mahkemelerin "özel soruşturma ve yargılama usulleriyle savunma hakkının kısıtlanması niteliğindeki gizlilik kararlarıyla mahkemeden daha çok devletin ideolojik aygıtı gibi çalıştığını" vurgulamış,

 

Bu mahkemelerin ve yine bu mahkemeler için öngörülen özel usul hükümlerinin bir an önce kaldırılması gerektiği belirtmiştik.

 

Aradan geçen 1 yıllık süre içerisinde CMK 250. Maddesiyle görevli savcılık ve mahkeme uygulamaları son bulmak bir yana artarak devam etmiş,  her türlü muhalefet baskı, sindirme, gözaltı ve tutuklama uygulamaları ile adeta tahakküm altına alınmıştır.

 

Gazeteci, yazar, insan hakları savunucusu çok sayıda insan hakkında davalar açılmış, basılı kitaplar ve hatta basılmamış kitaplar toplatılmış, gazeteler ve dernekler kapatılmıştır.

 

30 Nisan 2012 tarihi itibariyle cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan 19 u imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü 91 gazeteci bulunmaktadır.

 

Yine bu son bir yıllık süreç içerisinde, avukatlar hakkında savunma dokunulmazlığını hedef alır şekilde birçok dava açılmıştır. Meslektaşlarımız savunma görevlerini yapamamaları karşısında cübbelerini bırakarak duruşma salonlarından ayrılmak zorunda bırakılmışlardır.

 

Meslektaşlarımız görevlerini ifa etmeleri nedeniyle tutuklanmıştır. Özgürlük ve adaletin savunucusu olan barolarımıza kanundan kaynaklanan görevlerini yapmaları nedeniyle suç duyuruları gündeme gelmiştir.

 

Bu gün de, özel görevli mahkemelerdeki adil yargılanma hakkı ihlalleri, savunmanın yok sayılması uygulamaları ile artarak devam etmektedir. Bu uygulamalar nedeniyle savunmanlık görevi yapılamaz hale gelmiştir.

 

Avukatlar duruşma salonlarındaki savunmaya yönelik sözleri nedeniyle sürekli bir soruşturma ve yargılama tehdidi altına alınarak savunma sindirilmeye çalışılmaktadır.

 

Avukatın görev yapamaz olması demek hak arama özgürlüğünün bulunmaması, hukuk devletinin olmaması demektir. Hukuk devleti uygulamasında yeri olmayan bu uygulamalara karşı durmak en başta baroların ve avukatların görev ve sorumluluğudur.

 

Bu görev ve sorumlulukla 17 Nisan 2011 tarihli

 

İzmir deklarasyonunda: 

 

"Biz, Türkiye Barolar Birliği ve barolar olarak; bu sürecin takipçisi olacağımız, savunmadan kaynaklanan meşru ve demokratik gücümüzü gerektiğinde kullanacağımız..." irade ve kararlılığını açıkça ortaya koymuştuk.

 

Şimdi bu kararlığımızı bu meydanda bir araya gelerek bir kez daha gösteriyoruz.

 

Ve şimdi bu meydandan hukukçular olarak tüm Türkiye'ye bir kez daha söz veriyoruz.  Ülkemizin sürüklenmek istendiği karanlığa karşı çıkmak, adalet ve özgürlük arayışını sürdürmek konusunda hiçbir zaman geri adım atmayacağız.

 

Savunmanın susturulmasına, adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılmasına asla izin vermeyeceğiz.

 

Tüm hukuka aykırı uygulamalar karşısında asla yılmadan, yorulmadan mücadele edecek, özel görevli mahkemeler aracılığıyla yaratılan baskı ve sindirme ortamı son bulana, adil bir yargılama tesis edilene, kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.

 

Selam olsun, aydınlık bir Türkiye için mücadele eden hukukçulara.

 

Selam olsun, adalet ve özgürlük savunucularına,

 

 

                                                                                                                                                 İzmir Baro Başkanı

                                                                                                                                                  Av.Sema Pekdaş

 

11.JPG2

2.JPG

3

3.JPG

4

4.JPG

5

5.JPG

6

6.JPG

7

7.JPG



8

8.JPG

9

9.JPG

10

10.JPG

11

11.JPG

12

12.JPG

13

13.JPG

14

14.JPG

15

16.JPG

16

16.JPG

17

17.JPG