Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan son günlerde ülkede yaşanan olayları yorumladı ve sağduyu çağrısı yaptı. 

Kazan, konuya ilişkin olarak sosyal medya hesabından yayınladığı mesajında, halka “Ümidinizi kaybetmeyin. Bizi artık sadece ümidimiz kurtarabilir” diye seslendi. 

İşte Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan’ın sosyal medyadan yaptığı o sağduyu çağrısı:

“ÜMİDİNİZİ KAYBETMEYİN”

“SON ÇAĞRI!
ÜMİDİNİZİ KAYBETMEYİN! 
BİZİ ARTIK SADECE ÜMİDİMİZ KURTARABİLİR…"


Günlerdir patlayan bombalar ve şehit haberleri ile uyanıyoruz…
Ülkemiz bir kez daha derin bir çukurun içine yuvarlanmakta ve maalesef bu çukur giderek derinleşmektedir…
Seslenen çok, yanlış yapıyorsunuz diyen çok, tavsiyelerde bulunan çok… 
Ülkemizde akıllı insan da çok ama maalesef dinleyen ve dikkate alan yetki sahibi kimse yok…

“ENSEYİ KARARTMAMAK VE ÜMİDİ YAŞATMAK GEREK”

Sanırım tek çaremiz ümidimizi son ana kadar kaybetmemek….
Bizi son ana kadar kaybetmediğimiz ümidimiz kurtaracak zira… Karardıkça kararan yüzlerin yanında enseyi de karartır isek, toplumsal olarak nihai bir yıkılışın eşiğindeyiz demektir.…

ÖRNEK BİR HİKÂYE

Enseyi karartmamak ve ümidimizi yaşatmak ülkemizi, toplumumuzu nasıl kurtaracak isterseniz bir hikâye ile anlatayım;


“Bir çiftçinin yaşlı bir katırı varmış. 
Yaşlı, yorgun ama inatçı bir katır... 
Günlerden bir gün, yaşlı katırın ayağı tökezlemiş ve çiftçinin su kuyusuna düşmüş.
Kuyunun içindeki su fazla derin olmadığından neyse ki boğulmamış.
Zavallı katır bir iki debelenmiş ama bakmış ki, buradan çıkabilmesi mümkün değil. 
Ne duvarı tırmanacak gücü var, ne de uçacak bir kanadı... 
Gene de, bir iki hamle yapmış ama nafile. 
Bu kuyudan kendi gücüyle çıkış yok! 
Başlamış yüksek sesle bağırmaya, dua etmeye…
Bu canhıraş sesleri duyan çiftçi kuyunun başına gelip durumu görmüş. 
Koskoca katırı kuyunun dibinden nasıl çıkaracak? 
Köylüleri yardıma çağırmış. 
Düşünmüşler taşınmışlar, dibe vurmuş katırı çıkarmanın yolunu bulamamışlar. 
Bu arada katırın bağırış çağırışları yürekleri dağlıyormuş! 
"Bari daha fazla acı çekmesine engel olalım," demiş katırın sahibi. 
"Bu kuyu nasıl olsa artık işe yaramaz. İyisi mi, içini toprakla dolduralım, hem katırın acısına son vermiş, hem de kuyuyu kapatmış oluruz." 
Bunu duyan katırın dehşeti daha da artmış. 
Diri diri gömülmekten daha korkunç bir son olabilir mi? 
Derken, yukarıdan kürek kürek taş toprak atmaya başlamışlar. 
Önce umudu kesip, ölmeyi kabullenmiş katır. 
Ancak kafasına düşen bir taş ile beyninde biran bir şimşek çakmış! 
Bir çare gelmiş aklına. 
Ve başlamış uygulamaya! 
Yukarıdan sırtına taş toprak yağdıkça şöyle bir silkiniyormuş. 
Sırtındakiler yere düşünce, sıçrayıp üzerine çıkıyormuş. 
Bir daha, bir daha yapıyormuş bunu. 
"Silkin ve sıçra, silkin ve sıçra, silkin ve sıçra!" diye mırıldanıyormuş bir yandan da. 
"Silkin ve sıçra!" 
Yukardakiler onu gömmek için kürek kürek toprak atmaya devam etmişler.
Ama, bir süre sonra, bizim katır kuyunun tepesinde belirmiş… 
Hâlâ 'Silkin ve sıçra' diye mırıldanmaktaymış. 
Evet, dibe vurmuş olan katır, kuyunun dibinden silkinip sıçrayarak kurtulmuş. 
Pes etmeyip, çaba gösterdiği için yeniden çıkmış mavi göklerin altındaki yeşil çayırlara... “

“RUHLARI ŞAD OLSUN”

Demek, olabiliyormuş….
Bu vatan için hayatlarını feda eden aziz şehitlerimizin ve bombalarla öldürülen sivil vatandaşlarımızın ruhları şad olsun diyorum…
Evet, acılar içindeyiz…
Aklını ve sağduyusunu kaybetmişler ile karşı karşıyayız,
Ama halkımızı bir kez daha sağduyuya, aklın yoluna ve ümide davet etmek mecburiyetindeyiz…
Üzerimiz küllenip başımıza topraklar atıldığı anda dahi silkinip ve sıçrayacağız…”


sakaryadanhaber.com