6183 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre limited şirket ortakları, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu olduğundan, kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin kamu borçlarından sorumlu olacakları hk.


 İstemin Özeti: (...) Ltd. Şti.’nden tahsil edilemeyen 1996 yılına ait kurumlar vergisi, fon payı, gelir (stopaj) vergisi, kaçakçılık cezası ve gecikme faizinin 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesi uyarınca ortak sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 28.12.2006 günlü ve 14853 ve 14855 sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.

Davayı inceleyen Vergi Mahkemesi kararıyla; davaya konu ödeme emirleri düzenlenmeden önce davacının şirketteki hissesini (…) Noterliğinin 16.08.1996 günlü ve 18213 sayılı hisse devir senediyle devrederek ortaklıktan ayrıldığı ve bu kararın 02.09.1996 gün ve 4114 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde tescil ve ilan edildiği, 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesinde limited şirketten tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk, ortak sıfatına ve ortaklık payına bağlı bir sorumluluk olduğundan ve ortak hissesini devretmesiyle şirketle ilgisi kalmayacağı için devir tarihinden önceki ve sonraki dönemlere ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağından, şirketteki hissesini devreden ve şirketle ilgisi kalmayan davacının, ortak sıfatıyla takibinin olanaklı olmadığı gerekçesiyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.

Vergi idaresinin temyiz istemini reddetmişse de karar düzeltme istemini kabul eden Danıştay Üçüncü Dairesi, önceki kararını kaldırdıktan sonra verdiği 29.09.2010 günlü ve E: 2009/5608, K: 2010/2871 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinin 3. fıkrasına göre limited şirketteki ortaklık payının kısmen veya tamamen bir üçüncü kişiye devrine ilişkin sözleşmeler, özel hukuk sözleşmesi olduklarından, kamu alacağının tahsilinden doğan sorumluluğun, belirtilen nitelikteki pay devri sözleşmeleriyle ortadan kaldırılmasına olanak bulunmadığı, bu nedenle 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesinden doğan ve limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan kural karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından kaynaklanan sorumluluklarının kalkacağından söz edilemeyeceği, hisse devri ilan edilerek ortaklık sıfatı sona eren davacının; ortaklık sıfatının, hisse devir işleminin ilan edilerek hukuken sona erdiği 02.09.1996 tarihine kadar olan şirket tüzel kişiliğine ait kamu alacağından hissesi oranında sorumlu tutulmasında Yasa’ya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.

Bozma kararına uymayan Vergi Mahkemesi kararıyla; davacı tarafından bozma kararından sonra verilen dilekçede görülmekte olan dava kapsamında haciz işleminin iptalinin istenmesinin davanın genişletilme yasağına aykırı olduğu gerekçesiyle buna ilişkin davayı incelemeksizin reddetmiş ve ödeme emirleri yönünden ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

Israr kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiş ve payı devretmiş olsa da davacının sorumluluğunun devam ettiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Karar: (...) Ltd. Şti.’den tahsil edilemeyen 1996 yılına ait kurumlar vergisi, fon payı, gelir (stopaj) vergisi, kaçakçılık cezası ve gecikme faizinin 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesi uyarınca ortak sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 28.12.2006 günlü ve 14853 ve 14855 sayılı ödeme emirlerinin iptaline ilişkin vergi mahkemesi ısrar kararı vergi idaresi tarafından temyiz edilmiştir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 4369 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle değişik 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlemesi yer almaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “mükellef ve vergi sorumlusu” başlıklı 8. maddesinin 3. fıkrasında da, vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna ilişkin özel mukavelelerin vergi dairelerini bağlamayacağı öngörülmüştür. Limited şirketteki ortaklık payının kısmen veya tamamen bir üçüncü kişiye devrine ilişkin sözleşmeler, özel hukuk sözleşmesidir. Kamu alacağının tahsilinden doğan sorumluluğun, pay devri sözleşmesiyle ortadan kaldırılmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu nedenle 6183 sayılı Yasa’nın 35. maddesinden doğan ve limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan kural karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından sorumluluklarının kalkması söz konusu edilemez.

Dosyadaki belgelere göre 02.09.1996 tarih ve 4114 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan ve sicile tescil edilen (…) Noterliğinin 16.08.1996 tarih ve 18213 yevmiye sayısı ile onayladığı 16.08.1996 tarihli ortaklar kurulu kararına göre şirket paylarını devretmesi sebebiyle ortaklık sıfatı sona eren davacının, ödeme emrine konu vergi borcunun ait olduğu dönemde şirket ortağı olduğu saptandığından, payların devrinden dolayı, devir tarihinden önceki dönemlerin kamu borçlarından doğan ve şirketten tahsil edilemeyen vergi ve buna bağlı alacaklardan sorumluluğun da kalkacağına dayanılarak verilen ödeme emirlerinin iptali yolundaki ısrar kararı hukuka uygun görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, Vergi Mahkemesinin ısrar kararının bozulmasına, oyçokluğu ile karar verildi(*).

(*)         KARŞI OY: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

http://muhasebeweb.com/haber_detay.php?id=3903_Devir-Yapan-Limited-Sirket-Ortaginin-Devir-Oncesi-Kamu-Alacagindan-Sorumlulugu.html