Danıştay, siyasi tutuklu Bülent Parmaksız'ın cezaevindeki hesabından kesilen ilaç ücretlerinin ödenmesi için açtığı davada yerel mahkemenin kararını onayladı. Ankara 3. İdare Mahkemesi, tutuklunun tedavi giderleri ve ilaç masraflarının devlet tarafından karşılanması gerektiğini belirterek, ilaç ücretinin faizi ile birlikte tutukluya ödenmesine karar vermişti. 

Siyasi tutuklu Bülent Parmaksız, 19 Aralık Cezaevi Katliamı'nın ardından 30 Temmuz 2001 tarihinde Gebze Kapalı Cezaevi'nden Bolu F Tipi Cezaevi'ne götürüldü. 

Uzun süredir cezaevinde kalan Parmaksız'ın gördüğü işkenceler nedeniyle sağlığı bozuldu, zatürre, tüberküloz ve faranjit gibi hastalıklara yakalandı. 

İLAÇ DIŞINDAKİ ZORUNLU İHTİYAÇLARINI DAHİ KARŞILAYAMADI

Bolu Devlet Hastanesi ve Ankara Numune Hastanesi'ne götürülen hasta tutukluya, ilaçlı tedavi yöntemine başlandı. Ancak cezaevinde hükümlü olarak tutulan Parmaksız'a ihtiyacı olan ilaçlar, cezaevi idaresi tarafından temin edilmek yerine ailesinin görüşe gelirken Parmaksız'ın kantin ihtiyaçlarını karşılamak için yatırdığı paradan harcama yapılmak suretiyle karşılandı. Cezaevi idaresi tarafından Bolu'da herhangi bir eczaneden alınan ilaçların parası sürekli bir şekilde tutukludan alındı. Bülent Parmaksız bu nedenle ilaç dışındaki zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadı. 

Parmaksız'ın avukatı Gülizar Tuncer, söz konusu mağduriyetin giderilmesi için Ankara İdare Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Tuncer dilekçesinde "F tipi cezaevlerinde mahpuslara aileleri tarafından getirilen paralar kendilerine teslim edilmeksizin doğrudan cezaevi idaresi tarafından elkonularak emanete alındığından, bu para üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunma olanağı olmayan mahpuslar, zorunlu olarak ilaç masrafları için kesilen paralar nedeniyle diğer ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma düşmektedirler" diye belirtti. 

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 1 Haziran 2000 tarihli genelgesine göre cezaevinde bulunan tutukluların muayene-tetkik ve tedavilerinin ücretsiz yapılması gerektiğini belirten Tuncer, F tipi cezaevlerinde ise tedavi kapsamında yer alan ilaçlar için tutuklulardan para istenmesinin, hatta bunun hükümlüye ailesi tarafından yatırılan emanetteki paradan karşılanmasının yasal mevzuata ve genel anlamda hukuka, daha da önemlisi insan haklarına aykırı olduğunu belirtti.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE VE ANAYASA'YA AYKIRI

Söz konusu uygulamanın tutuklu haklarıyla ilgili uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu kaydeden Tuncer, Anayasa'nın 2 ve 10. maddelerinde yer alan eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 14. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağı ilkesine aykırılık teşkil ettiğini de kaydetti.

İHD İstanbul Şube yöneticisi Avukat Gülizar Tuncer, mevzuata aykırı bu uygulama ile ilgili olarak Bolu F Tipi Cezaevi idaresi ve Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü'ne dilekçe ile başvuruda bulunduklarını kaydetti, "Bakanlıktan herhangi bir yanıt gelmedi, Bolu Başsavcılığı, uygulamaya son verildiğini belirtti, ancak bugüne kadar kendisinden alınan ihaç paraları iade edilmedi" dedi.

Tuncer, uygulamanın tüm cezaevlerinde fiilen sona erdirilmesini ve bugüne kadar müvekkilinden "ilaç parası" altında kesilen paranın ödenmesini talep etti. Tuncer, müvekkiline ayrıca manevi tazminat ödenmesini de istedi.

Ankara 3. İdare Mahkemesi, ilaç ücretlerinin tutukludan tahsil edilmesine ilişkin uygulamaya dava açılmadan önce son verildiği için uygulamanın bütün cezaevlerinde sona erdirilmesi talebini reddetti.

Mahkeme, tedavi giderleri ve ilaç masraflarının devlet tarafından karşılanması gerektiğini belirterek, ilaç ücretinin faizi ile birlikte tutukluya ödenmesine karar verdi. Manevi tazminat talebini ise kabul etmedi.

Danıştay 10. Dairesi de yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bularak onayladı.
(anf)