Danıştay 3. Daire 2009/1025 E., 2011/527 K.

 

… İstemin Özeti: Faaliyetini terk eden davacının kesinleşmiş vergi borçlarının ödenmemesi nedeniyle dokuz adet taşınmazına uygulanan haczi ve borcun ödenmemesi halinde taşınmazların satılacağını duyuran 15.5.2007 gün ve 11076 sayılı işlemi; 6183 sayılı Kanunun 55'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında, belediye hududu dışındaki köylerde bulunan borçlulara ödeme emirlerinin muhtarlıkça tebliğ olunacağının hükme bağlandığı, dosyanın incelenmesinden 1996 ilâ 2000 yıllarına ilişkin kesinleşen vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin bir kısmının "Gömmece köyü-Tarsus" adresinde ikamet eden davacıya, bir kısmının yeğeni sıfatıyla …… isimli şahsa tebliğ edildiği, bir kısmının ise tebliğ edildiğinin idarece ispatlanamadığının anlaşıldığı, bu durumda belediye sınırları dışında bir köyde ikamet eden davacıya ödeme emri tebliğinin köy muhtarı tarafından yapılması zorunlu olup, bu usule uyulmadan yapılan ödeme emri tebligatı geçersiz olduğundan haciz kararı alınamayacağı gerekçesiyle iptal eden Mersin 2. Vergi Mahkemesinin 31.12.2008 gün ve E:2007/1780, K:2008/1585 sayılı kararının; 22 adet ödeme emrinin bizzat davacıya tebliğ edildiği hususu gözardı edilerek karar verildiği ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

 

Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

 

Tetkik Hakimi : A……. K…….. Düşüncesi: 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında, belediye hududu dışındaki köylerde bulunan borçlulara ödeme emirlerinin muhtarlıkça tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır. Köy işlerinin niteliği gereği muhatabın her an köydeki ikametgahında bulunamayacağı ve posta memuru vasıtasıyla tebligatta çeşitli güçlüklerle karşılaşılacağı gözetilerek köy muhtarı aracılığıyla tebligat yapılması öngörülmüş ise de, anılan hüküm, muhatabın bizzat kendisine tebliğ memuru aracılığıyla tebligat yapılmasını engellemeyeceğinden, vergi mahkemesince, ikametgahı belediye sınırları dışındaki köyde bulunan davacıya köy muhtarlığı aracılığıyla tebligat yapılması gerektiği gerekçesiyle haczin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

 

Savcı: S…….Y……… Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

 

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Dosyanın incelenmesinden, tavuk besiciliği faaliyetini 31.12.2000 tarihinde terk eden davacının kesinleşen vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin yirmiikisinin bizzat davacıya, yirmiüçünün yeğeni sıfatıyla …… isimli şahsa tebliğ edildiği, vadesinde ödeme yapılmaması nedeniyle (9) adet taşınmazının haczedildiği ve borcun ödenmemesi halinde satış işlemlerine başlanacağını duyuran 15.5.2007 gün ve 11076 sayılı yazıyla hacizden haberdar olması üzerine davacı tarafından haczin kaldırılması istemiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.

 

Vergi mahkemesince, dava, borcun ödenmemesi halinde satış işlemlerine başlanacağını duyuran 15.5.2007 gün ve 11076 sayılı işlem ile dayanağı haciz kararının iptali istemi şeklinde kurularak uyuşmazlık buna göre sonuçlandırılmış ise de, dava dilekçesi ve ekleri bir bütün olarak incelendiğinde, dava konusu istemin, (9) adet taşınmazın haczine ilişkin işlem olduğu anlaşıldığından, 15.5.2007 gün ve 11076 sayılı yazının iptali yolunda hüküm kurulması hukuka uygun düşmemiştir.

 

6183 sayılı Kanunun 55'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında, belediye hududu dışındaki köylerde bulunan borçlulara ödeme emirlerinin muhtarlıkça tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır. Köylerde posta memuru vasıtasıyla yapılacak tebligatta çeşitli güçlüklerle karşılaşılacağı gözetilerek köy muhtarı aracılığıyla tebligat yapılması öngörülmüş ise de, anılan hüküm, muhatabın bizzat kendisine tebliğ memuru aracılığıyla tebligat yapılmasını da engellemediğinden, vergi mahkemesince, ikametgahı belediye sınırları dışındaki köyde bulunan davacıya köy muhtarlığı aracılığıyla tebligat yapılması gerektiği gerekçesiyle haczin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

 

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Mersin 2. Vergi Mahkemesinin 31.12.2008 gün ve E:2007/1780, K:2008/1585 sayılı kararının bozulmasına, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13'üncü maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerini yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine 16.2.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.