Yaman, bunu engellemek için bir “karargah” kurulması gerektiğini ve tüm yargılamaların bu karargahtan yönetilmesini önerdi. Yaman’a göre bu hukuki olmayacak ancak en azından zevahir kurtarılmış olacak.

Yargıtay üyesi Yaman’ın yazısı şöyle:

KARAR-GÂHTAN YOKSUN DAVALAR

Hepimizin merakla beklediği ve adına “çatı davası” denilen; gerçek darbecilerin yargılanma süreci başladı…

Adamlar, bilmem kaç kez müebbet hapis istemiyle yargılanıyorlar… Ama moral motivasyon yönünde en ufak bir sıkıntıları yok… Hatta bazıları mahkeme heyetiyle alay edercesine mizahi savunmalar bile yapıyor…

Beri cephede ise, tam bir belirsizlik havası hakim…

Ortada bu davaların planlama, seyir ve stratejisinin belirlendiğine dair en ufak bir işaret alamıyoruz, maalesef…
Mahkemeler, neyi ne yapacağını bilemez vaziyette üst üste çelişkili kararlar veriyorlar…
Bir bakmışsın birileri beraat kararı veriyor ve ardısıra tenzili rütbe ile başka yere tayin edilmekte…

Öbür yandan, bir ağır ceza mahkemesi başkanı FETÖ duruşmasına bakarken, salonu basan polislerce öz hakiki FETÖ’cü olmaktan dolayı kelepçelenip götürülmekte… Birileri anlık tatmine o kadar odaklanmış ki; fevriliğin memleketteki umum adalet manzarası üzerinde nasıl bir gölge oluşturacağına dair öngörüden yoksunlar..

Böyle bir ortamda hakim-savcı olsanız, neyi nasıl yapacaksınız…
Mesleki istikbali ile vicdanı arasında sıkışan bir hakim, otoritenin nabzını tutmaktan öte ne üretebilir ki…
Herkesten birer serdengeçti gibi davranmasını beklemeye hakkımız var mı?
FETÖ davaları derken öylesine teknik bir ceza yargılamasından bahsetmiyoruz…

Bir an gözünü dahi kırpmadan milletine/devletine kastetmiş ve elebaşı halen CIA korumasında tutulan, henüz tam anlamıyla bertaraf edilmemiş tehlikeli bir örgütten söz ediyoruz…

Bankasya mudiligi, dersane, gazete aboneliği, himmet gibi kıstaslarla yola çıkacak olursanız şu andaki cezaevi kapasitesinin en az 10 misli kadar insanı mahkum etmeniz gerekiyor.(Kaldı ki, üst düzey FETÖ mensuplarının hiçbirinin ilerde kendilerini sıkıntıya sokacak bu tür ilişkilere girmediklerini biliyoruz)

Hal böyle olunca da, birkaç seneye kalmadan tümüne birden af çıkarmak kaçınılmaz sosyolojik bir gerçeklik olarak karşımızda yer alacak… Şimdilerde kurunun yanında yaş da yanarken, sonrasında yaşın sayesinde kuruların da paçayı sıyıracağı süreçlere şahitlik edeceğiz…

Dolayısıyla hem bu davalara bakan hakim savcıları rahatlatmak, hem de olur olmaz herkesin sepetlendiği kaotik gelişmeler yol açmamak adına, tüm FETÖ yargılamalarına referans teşkil edecek bir hukuk karargahının tez elden hayata geçirilmesi gerekiyor…

Sahasında uzmanlık kazanmış hukukçu akademisyen, sosyolog, psikolog, avukat, hakim-savcılardan oluşturulmuş bir Ar-Ge birimi elini taşın altına koyarak bu davaların muhtemel sonuçlarına göre projeksiyonlar yapıp çözümler sunmalı…

Burada FETÖ ile delil toplayan birimlerin görüşleri de nazara alınarak, örgütün cemaat olarak algılandığı dönem ile yasadışı faaliyet icra ettiği dönem arasında net bir tarih belirlenerek imam düzeyinde olmayan alt düzey saftirikler için ayrı bir yol ve yöntem belirlenmesi elzem gözüküyor…

Böylelikle ciddi eleştiri alan yol kazaları asgariye indirgeneceği gibi, davaya bakan hakim-savcıların tenis topu misali, oradan oraya savrulmalarının da bir nebze olsun önüne geçilmiş olacak…

Değilse, birileri beraat verdiği için sürüldüğünde, diğeri doğru dürüst delil tartışması bile yapmadan mahkumiyet kararını yapıştırmak zorunda kalacaktır…

Peki bu söylediğin şeyler ne derece hukuka uygundur, diye sormayın, sakın…

“Mükemmel, iyinin düşmanıdır” derler… Romantik hukuk kitaplarında yazılan mükemmel bir hayaldense, ülkemizdeki yargı pratiğiyle bağdaşır somut gerçeğe göre hareket edilmesini ehven bulurum…

Karargâhı olmayan davalardan mahkumiyet çıkarabilirsiniz, amenna… Lakin hiçbirini kazanamazsın…
Hukuku kurtaramıyoruz… Bari, zevahiri kurtaralım…

http://grihat.com/akpli-yargitay-uyesi-tum-gulencilere-af-cikarmak-zorunda-kalinacak/