Yolsuzlukla mücadele eden polisleri hedef alan soruşturmada hukuksuzluklar bitmek bilmiyor. Son skandalda polislere yöneltilen suçlamalara dayanak teşkil eden belgelerde ‘evrakta sahtecilik’ suçu işlendi. Mahkeme kararlarında dinlenen kişilerin kimlik bilgilerinin olduğu bölüm kapatılarak fotokopisi çekildi. Orijinalinden farklı olan bu yeni belgeler ‘aslı gibidir’ mührü basılarak dosyaya dahil edildi.

Geçtiğimiz yıllarda Deniz Feneri savcılarının yargılanmasına dayanak teşkil eden, dosyada yer alan evrakta bir bölümü kapatarak fotokopi çekme uygulamasının ileri bir aşamasına sahur operasyonunda imza atıldı. Polislere yöneltilen yasa dışı dinlemelere ilişkin belgelerde, soruşturma makamları tarafından, geçmiş yıllarda dinlendiği iddia edilen kişilerin kimlik bilgilerinin olduğu bölüm kapatılarak fotokopisi çekildi. Fotokopi belgeye farklı olduğu halde ‘aslı gibidir’ mührü basılarak ıslak imza ile onaylandı. Orijinalinden farklı olan belge polislerin avukatlarına verildi.

CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, polise karşı yürütülen soruşturmada yaşanan bu skandalın resmi evrakta sahtecilik suçunu içerdiğini kaydetti. Tanal, evrakta sahtecilik suçunun işlenme sürecini şöyle anlattı: “İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi iletişimin dinlenmesiyle ilgili 9 kişi hakkında karar veriyor. Dinlenen kişilerin hem telefonları hem de isimleri yazılı. Normal şartlarda bu bölümün üstünün kapatılmaması lazım. Ancak burada, dinlenen isimlerin olduğu yer kapatılarak fotokopi çekilmiş. Fotokopi belgelerin alt kısmında ‘aslı gibidir’ ibaresi eklenmiş. Diğer mahkeme kararlarında da aynı hukuksuzluk var. Burada resmi evrakta tahrifat söz konusu. Deniz Feneri davasında mahkeme kararının bir kısmının kapatılarak Tapu Sicil Müdürlüğü’ne mahkeme kararları gönderilip infaz edildiği için Ankara’da soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcıları hakkında hem dosya ellerinden alınmıştı hem de evrakta sahtecilikten dolayı dava açılmıştı. Oradaki iddianamede savcılara ‘siz mahkeme kararının üstünü kapatarak o şekilde işlem yapamazsınız’ denilmişti.” dedi.  

SAHTE BELGEYE ‘ASLI GİBİDİR’ MÜHRÜ

Daha ileri bir uygulamanın Savcı Okan Özsoy tarafından yürütülen soruşturmada yaşandığını belirten Tanal, “5. Sulh Ceza Hâkimliği’nde evrakın üstü kapatılarak altına da ‘aslı gibidir’ ibaresi ıslak imzalı olarak bu şekilde yargılama yapılmaktadır. Bu resmi evrakta sahtecilik suçudur. Buradan HSYK’ya çağrıda bulunuyorum: Çifte standart uygulamayın, nasıl Deniz Feneri davasını soruşturan cumhuriyet savcıları hakkında dava açılıp evrakta sahtecilikten dolayı yargılanmışlar ise aynı şekilde burada da bu işlemi yapanlar yargılanmalı. Bu tam bir skandaldır. Adil yargılama ilkesinin ihlalidir. Hukuka aykırılık ve üstünlerin hukukudur. Biz üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Mahkeme kararının bir kısmı kapatılarak avukatlara veriliyorsa bu evrakta bir kısmın alınmasıdır. Yok edilmesidir.” dedi.

Bu uygulama ile savunma hakkının da kısıtlandığına dikkat çeken Tanal, şöyle konuştu: “Savunma hakkının ihlalidir bu. Burada soruşturmanın gizlilik kararı da yok. Bunu açık ve net göstermek zorundasınız. Üstünün kapatılmaması gerekiyor. Aslı gibiyse bu aradaki yazılar nerede? Sahtecilik suçu ve soruşturulması gereken bir belge. Burada iktidar ve güçlülerden yana iseniz sizin hakkınızda soruşturma açılmaz. Deniz Feneri davasında bunu yapan savcılar hakkında dava açıldı. Neden İstanbul Adliyesi’nde bunu yapan savcı ve hakimler hakkında dava açmıyorsunuz?”