Meşru müdafaa TCK 25 inci madde ile düzenlenmiştir.

Meşru Müdafaa ve zorunluluk hali nedeniyle cezasızlık koşulları:

Kişinin kendisine veya başkasına ait bir hakka yönelmiş bir saldırı mevcut olmalı,

Devam eden bir saldırı veya,

Gerçekleşmesi veya tekrarı kesin bir saldırı olmalı,

Saldırıyı defetmenin başka bir alternatifi olmamalı,

Savunma saldırı ile eşzamanlı olmalı,

Savunma saldırana karşı yapılmalı,

Saldırıya uğrayan saldırı anındaki hal ve koşullara göre orantılı şekilde karşı koymuş olmalıdır.

Bu koşullar oluştuğunda kendini veya bir başkasını savunmak zorunda kalan kişiye eyleminden ötürü ceza verilmez.

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2012/1-1286

K. 2013/264

T. 28.5.2013

ÖZET : Kasten öldürmeye teşebbüs suçunda; uyuşmazlık; sanık hakkında TCK'nun 27/2. maddesinin ( meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması ) uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Sanığın hukuka uygunluk nedenlerinde sınırı aşıp aşmadığının belirlenebilmesi için öncelikle meşru savunma şartlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gereklidir. Mağdurun sanığı yere yatırdıktan sonra ona vurması, boğazını sıkmaya başlaması ve mağdurun kardeşinin sanığın mukavemet etmesini engelleyecek şekilde ayaklarından tutması karşısında, sanığın bu haksız saldırı nedeniyle kendisini savunma hakkı doğmuştur. Ancak sanığın cebinden çıkardığı çakı bıçağı ile, kendisine saldıran mağduru yaralamaya yönelik olarak hayati bölgeleri dışında, örneğin bacaklarına doğru vurarak saldırıyı defetmesi mümkün iken mağdurun göğüs bölgesine doğru rastgele çakı bıçağını sallaması sonucu mağduru göğüs boşluğuna nafiz ve akciğer yaralanması oluşturacak şekilde yaralaması eyleminde, “saldırı ile savunma arasında oran bulunması” şartı gerçekleşmediğinden, meşru savunmanın şartlarının oluştuğundan sözedilemez. Bununla birlikte meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş ile aşıldığının kabulü zorunludur. Somut olayda TCK'nun 27. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma şartları gerçekleşmiştir. Bu husus gözetilmelidir.

T.C.

YARGITAY

CEZA GENEL KURULU

E. 2011/1-436

K. 2012/190

T. 8.5.2012

5237/m.25,27,29,35/2,81/1

ÖZET : Sanık, kendisinden otuz yaş büyük olan ve daha önceden çalıştığı iş yerinin müşterisi olması nedeniyle tanıştığı mağdurla birlikte mağdurun kullandığı otomobile binerek gece geç saatlerde şehrin kalabalık olmayan bir bölgesine gezmeye gitmiş, burada mağdurun kendisine yönelik sözlü cinsel davranışları üzerine onu, üçü yaşamsal tehlike geçirtecek nitelikte olan onbir bıçak darbesi vurmak suretiyle yaralamıştır. Bu durum karşısında sanığın eylemini, kendisine yönelen cinsel davranışlar dolayısıyla ruhsal dünyasında oluşan tepki nedeniyle gerçekleştirdiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Mağdurun, ırza yönelik olan, yalnızca sözde kalan ve devam da etmeyen saldırısı karşısında, sanığın savunma hakkının doğduğunun kabul edilmesi gerekmekte ise de; sanığın, vücudunun ölümcül bölgelerine vurmak suretiyle mağduru yaşamsal tehlike oluşturacak şekilde yaralaması eyleminde “savunma ile saldırı arasındaki dengenin savunma lehine bozulmuş ve dolayısıyla ölçülülük ilkesinin ihlal edilmiş olması” nedeniyle meşru savunma ve meşru savunmada sınırın aşılması koşulları bulunmamaktadır. Bu durumda sanık savunmaları doğrultusunda olayın nasıl bir yerde meydana geldiği hususu da yeterince aydınlığa kavuşturulmuş bulunduğundan, anılan hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması amacıyla olay yerinde keşif yapılmasına gerek bulunmadığı kabul edilmelidir. Bu itibarla, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin Özel Daire bozma ilamı isabetlidir.