6545 sayılı kanunla sulh ceza hakimlikleri kurulurken sulh ceza hakiminin reddi halinde nasıl bir usul izleneceği hususu atlanmıştır, bu konuda hukukumuzda bir anlamda boşluk oluşmuştur.

Ersan Şen hoca reddi hakim talebi üzerine İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesini görevlendirmesini ve 32. Asliye Ceza mahkemesinin verdiği tahliye kararlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunurken sulh ceza hakimlerinin reddi halinde takip edilecek yolun çelişkili olduğunu kabul etmektedir.

Hoca son söz olarak şöyle demektedir:

Son söz; bu kadar çok kanun değişikliği ile farklı uygulamanın olduğu, değişik nedenlere bağlı fikir ayrılıkları ile kutuplaşmanın yaşandığı, hukukun üstünlüğünün zedelendiği yerde bu tür radikal uygulama ve tartışmaların devam etmesi muhtemeldir. Tüm bunlar; hukuk düzenine, toplumun hukuk kurallarına bağlılığına ve hukuka olan inancına zarar verecek, keyfi uygulama ve beklentilerin çoğalmasına yol açabilecektir.”

Hoca bu kadar çok kanun değişikliği derken akademik bir dil kullanmaktadır. Biz bu söylemi anladığımız ve bildiğimiz gibi söyleyelim:

Bu çok kanun değişikliği yargıya tasarımlamak ve yandaş hale getirmek için yapılmaktadır. Yargı iktidara göre dizayn edilirken de titiz davranılmamakta, rastgele kanun değişikliği yapılmakta, olmazsa yeni bir değişiklik daha yapılmaktadır, hukuk ile oynanılmakta ve hukuk yaz boz tahtasına çevrilmektedir. Bütün bunlar da paralel yapı bahanesi ile yapılmakta, bir taş ile birkaç kuş vurulmak istenmektedir. Sonunda olan ülkeye olmaktadır.

Hocanın dediği gibi “….; hukuk düzenine, toplumun hukuk kurallarına bağlılığına ve hukuka olan inancına zarar verecek, keyfi uygulama ve beklentilerin çoğalmasına yol açabilecektir.

Mahkemelerin kararları hatalı da olsa yok sayılabilir mi?

Bu bir sorun, diğeri hukukta bir mahkemenin verdiği bir kararı anayasaya ve kanunlara aykırı diye yok saymak gibi bir yol var mıdır? Varsa bu buna kim karar verecektir. İşte Ersan Hocanın cevaplandırmadığı önemli husus budur. Ben şahsen hocanın bütün dediklerine katılıyorum ancak hocanın tahliyelerle ilgili açıklamasında bu sorunun cevabı yoktur.
Rahmi Ofluoğlu