SERKAN SAĞLAM İSTANBUL
- Kumardan yakalanan, Kabahatler Kanunu gereği 152 TL ile serbest kalıyor.
 
- Sanal kumardaki hileleri, bilgisayar mühendisleri bile bulamadı.
 
- Ahlak bürosunun gerçekleştirdiği operasyonlar bize oyun gibi geliyor.
 
- Bazı bankalar, kumar borcu için müşterilerine hesap açıyor.
 
Kumar, Türkiye’de son dönemde gitgide yaygınlaşıyor. Bunun temelinde ise yasal düzenlemelerin yetersizliği yatıyor. Kumar oynayanlar ‘yere tükürmekle’ aynı kapsamda yani Kabahatler Kanunu’nu ihlalden yargılanıyor. Bu sebeple sadece 152 liralık para cezasına çarptırılıyor ve serbest kalıyor. Sonra farklı bir mekâna giderek kaldıkları yerden kumar oynamaya devam edebiliyor. 25 yıl önce kurpiyer olarak sektörün içine giren ve şu anda casino tarzı bir kumarhanenin işletmeciliğini yapan E., yasadışı kumar sektörü hakkında önemli itiraflarda bulundu. Hayatı boyuncu iki defa kumar oynadığını ve sonrasında tövbe ettiğini belirten E., sektörün arkasında mafyanın bulunduğunu anlatıyor.
 
Ahlak ve Kumar Büro amirliklerinin gerçekleştirdikleri operasyonların kendilerine eğlence gibi geldiğini ifade eden E.,“Gözaltına alınıyoruz. Emniyette 152 liraya bir çay içip oyunumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Çoğu zaman kimliğimiz de deşifre olmuyor.” diyor. Ancak Organize polisinin yaptığı operasyonlarda suç çete kapsamına girdiği için cezaların yüksek olduğunu belirtiyor. Ayrıca Organize polisinin olaya el atmasından sonra birçok kişinin tutuklandığını ve kumar piyasasında korkunun hâkim olduğunu sözlerine ekliyor.
 
Kumarhanelerin arkasında mafyanın bulunduğunu anlatan E., işletmelerin aracılarla çalıştırıldığına dikkat çekiyor. Hayatı boyunca 2 kez kumar oynadığını ve sonrasında oynamaya tövbe ettiğini dile getiren kurpiyer, “Kumarhanelerde işletmeciler özellikle yasadaki boşluklardan da yararlanıyor. Casino tarzı kumarhanelerde rulet, blackjack ve poker en fazla oynanan oyunlardan. Ancak işletme sahiplerinin bir kısmı yasada doğrudan adının geçmesi ve en net suç delili olması nedeniyle rulet masası ve rulet oyunları oynatmıyor.” diye konuşuyor.
 
Türkiye’de kumarhaneler 1996 yılında kumarhaneler kralı olarak bilinen Ömer Lütfi Topal’ın öldürülmesinin ardından yasaklandı. Yıllarca kurpiyerlik yapan ve casino tarzı bir kumarhanenin işletmeciliğini yürüten E.’ye göre bu dönemde kumarhane açma ruhsatı alan birçok kişinin uyuşturucu, terör örgütüne yardım yataklık ve kaçakçılık suçlarından sabıkası bulunuyordu. Bu kumarhaneler kara para aklama, terör örgütlerine finansman sağlama gibi birçok yasa dışı işlerde de kullanıldı. Bu kişilerin bir kısmı kumarhaneler yasaklandıktan sonra yeraltında bu işleri sürdürmeye devam etti. E., asayiş şubelerine bağlı ahlak ve kumar büro amirliklerinin gerçekleştirdikleri operasyonların kendilerine eğlence gibi geldiğini ifade ediyor. Kumarcıların en çok organize polisinin yaptığı operasyonlardan korktuklarını aktaran E. sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ahlak kumarın yaptığı operasyonlarda gözaltına alınıyoruz. Emniyette 152 liraya bir çay içip oyunumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Çoğu zaman kimliğimiz de deşifre olmuyor. Ancak organize polisinin yaptığı operasyonlarda ‘suç’ çete kapsamına alındığı için cezaları yüksek oluyor. Müşterilerimizden bir kısmı geçtiğimiz ay Ankara ve İstanbul’daki organize ekiplerinin gerçekleştirdiği, birçok kişinin de tutuklandığı operasyondan sonra kumarhanelere gelmemeye başladı. Organize bu işe girdikten sonra piyasamızda bir korku hakim oldu.”
 
Eski kurpiyer, Türkiye’deki kumarhanelerin yasak olması nedeniyle Türk kumarcıların en çok Kıbrıs, Romanya, Yunanistan, İtalya, Ukrayna ve Bulgaristan’a gittiğini söylüyor. Bazen de kendilerinin ek gelir olarak zengin Türk müşterileri için kumar turizmi düzenlediklerini ifade ediyor. Türkiye’de kumarın neden illegal olduğunu anlayamadığını söyleyen E., kumarın birçok türünü devletin kendisinin oynattığını vurguluyor. Birtakım bankaların bu türden kumar borçlarının ödenmesi için hesap açtığına dikkat çekiyor.
 
Türkiye’de casino tarzı kumarhanelerin bir kısmında sanal kumar oyunlarının da oynatıldığını ifade eden işletme sahibi E., iki sene önce bir operasyonda yakalanarak tutuklanan İsrailli kumar baronu ‘Avi’ lakaplı Abraham Tikva’nın kumar bilgisayarlarının işletmelerde kullanıldığını aktarıyor. Bu bilgisayarların bir kısım işletmelerde yüzde 70, bir kısmında da yüzde 60 oranında içeriye verecek şekilde programlandığını anlatan E., “Yani gün içerisinde oynanan yüz liranın 70 lirasını işletme alır. Bu bilgisayarlar tam bir mühendislik harikası. Yerli yabancı birçok bilgisayar mühendisi getirdim. Ancak kimse bu bilgisayarlardaki hileyi çözemedi.” diye konuşuyor.

Türkiye’de kumarın casino tarzı kumarhanelerde ve kahvehanelerde oynandığını aktaran E. sistemi şu sözlerle anlatıyor: “Casino tarzı bir kumarhane işleten işletme sahibi, kumar oynayan tüm kişileri tanır. Oyun açılacağı zaman ajandamızdaki şahıslar aranır, uygun olanlar gelir. Bazen de tanıdıklar üzerinden ulaşılır. Genelde İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya’da açık olan mekânlarda kumar oynatılır. Casino tarzı yerlere gelen ‘müşteri’ olarak nitelenen oyuncular, yüksek kazançlı ve bağımlı olan kişilerden oluşuyor. Çoğu zaman resmi kamu görevlileri de geliyor. Bazen silahıyla gelen üst rütbeli güvenlik güçlerinin silahına emanet olarak el koyduğumuz zamanlar oluyor. Ruhsal ve psikolojik problemler yaşayan kişileri kesinlikle oyunlara dâhil etmiyoruz. Casino tarzı kumarhanelerde şans oyunları müdürü, işletme müdürü, kamera müdürü, garson ve aşçıların müdürü, kasa müdürü 7-8 bin lira alıyor. Bunların bağlı olduğu genel müdür için 10 bin lira alıyor. En alt seviyede bulunan kurpiyerler de 4 bin lira kazanıyor.”(Zaman)