Silivri Kocasakal’a kıyak yaptı. Kamuoyunda yaratılan bir algı vardı; İstanbul Barosu’nun Silivri yargılamalarında taraf olduğu algısıydı bu. Şimdi Silivri 10. Ağır Ceza Mahkemesi savcısının “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçundan İstanbul Barosu başkan ve yönetim kurulu hakkında suç duyurusunda bulunması Kocasakal ve yönetimi için bulunmaz bir kiyak oldu. İstanbul Barosu bu suç duyurusu ile son derece haklı bir mevzi elde etti. Mücadeleyi seven Kocasakal gibi bir başkan için bulunmaz bir nimet. Şimdi Kocasakal hem kendi baro tabanından, başta Ankara Barosu olmak diğer barolardan ve kamuoyundan inanılmaz bir destek alacaktır..

Olay şudur; Kocasakal baro yönetimi ile birlikte İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonuna girmiş, sanık savunma bölümüne geçerek başkandan konuşma için izin istemiş, başkan kendisine hangi sifatla konuşacağını sormuş, Kocasakal “Adil yargılama kurallarına uyulmadığı, sanık müdafii meslektaşlarının haklarının ihlal edildiği, taleplerinin reddedildiği, usulsüz olarak salondan çıkartıldıkları, bu şekildeki uygulamanın yasal olmadığı, Avukatlık Kanununun 76, 95, 97 maddeleri gereğince Baro yönetiminin tespitte bulunabileceğini belirterek yargılamadaki adil olmayan uygulamaların giderilmesini..” talep etmiştir. Kocasakal konuşmasından sonra mahkemeye bir dilekçe sunmuştur.

İstanbul Barosu başkanı ve yönetim kurulu mahkemeden ne talep ediyor?

“Adil yargılama”

Savcı ne yapıyor?  Başkan ve yönetim hakkında suç duyurusunda bulunuyor “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüstten”

Bu durum tam bir komedidir. Silvri savcısı ya büyük bir gaf yapmıştır, ya da gaf gibi görünen girişimin arkasında bilinmeyen bir plan vardır.

Neden komedidir?

Adil yargılmaya teşebbüs suçunu düzenleyen TCK 288. Madde “Bir olayla ilgili olarak başlayan soruşturma veya kovuşturma” yı etkilemeye yönelik olarak sözlü veya yazılı beyanda bulunmayı suç olarak düzenlemiştir.  Oysa somut olayda yargılamaya yönelik bir beyan yoktur, aksine mahkemeden adil yargılama yapması talep edilmektedir. Kocasakal görülmekte olan bir dava ile ilgili olarak delilleri tartışsa, davaya ilişkin lehte veya aleyhte bir açıklamada bulunsa tamam, ama somut olayda bunların hiç birisi yoktur. Hiçbir hukukçu bu somut olayı TCK 288. Maddeye sığdıramaz, bu komedi olur.

Kocasakal ve yönetiminin  eylemi yasal mıdır?

Kocasakal ve baro yönetiminin İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki açıklamaları ve dilekçelerinin CMK da bir yeri yoktur. Bu açıdan başkan ve yönetimin eylemine bir savunma görevi diyemeyiz. Başkanın eylemi Avukatlık Kanununun 76, 95, 97 . maddelerine dayandırması bu eylemin bir savunma görevi olduğu anlamına gelmez. Kısaca yasalar baro başkanlarına ve baro yönetimlerine böyle bir yetki tanımamıştır. Ama yapılan eylem buna rağmen suç değildir. Nasıl savcının eylemi “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçu olarak nitelemesi bir zorlama ise Kocasakal’ın bu girşimi 76, 96 ve 97. Maddelere dayandırması da bir zorlamadır.

İstanbul Barosu’nun eylemi demokratik bir eylemdir ve demokratik hoşgörü ile karşılanmalıdır.

 

Baroların kuruluş ve nitelikleri:

Madde 76 – (Değişik birinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/46 md.) Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.

76. madde barolara “hukukun üstünlüğünü savunmak ve korumak” görevini yüklemektedir, ama nasıl yapacak bunu?

 

Yönetim kurulunun görevleri:

Madde 95 – Yönetim kurulu, kendisine kanunen verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olup, baronun işlerini kovuşturur ve menfaatlerini korur.

Yönetim kurulunun başlıca görevleri şunlardır :

1.       Avukatlık onurunun ve meslek düzeninin korunmasını, meslekin adalet amaçlarına uygun olarak bağlılık ve onurla yapılmasını sağlamak

2.       95. madde barolara “Avukatlık onurunun ve meslek düzeninin korunmasını, meslekin adalet amaçlarına uygun olarak bağlılık ve onurla yapılmasını sağlamak” görevini yüklemektedir, ama nasıl? Barolar bunu nasıl  yapacak, nasıl sağlayacak? Madde bunu  açıklamıyor.

Adaletbiz’de  “Onurlu avukat” başlığı ile yazdığım bir yazıda bu maddelerin beyhude maddeler olduğunu belirttim. 1136 sayılı avukatlık  yasasında “onur” dan bahseden 10 ayrı madde var, bu maddelere doğruluk, dürüstlük gibi kavramları içeren diğer maddeleri de ilave edersek herhalde avukatlık kanununun yarısının  hiçbir işe yaramayan bu kavramlarla doldurulduğunu göreceğiz. Böylesi hamasi sözlerle dolu, işe yaramayan düzenlemeler yerine savunmanın işlevini, avukatın mesleğini  koruyan somut  düzenlemeler yapılamaz mı?

Barolar “avukatlık mesleğini, onurunu, meslek düzenini” koruyacakmış, ama nasıl?

İşte Kocasakal’ın dayandığı  1136 sayılı avukatlık kanununun 76, 77 ve 95. Maddeleri  bu beyhude düzenlemelerden bazıları..

İstanbul Barosu’nun silivri girişimi suç değildir, demokratik bir girişimdir ve tam bir hoşgörü ile karşılanmalı ve dikkate alınmalıydı. Ancak “ileri demokrasi”lerin böylesi  demokratik gösterilere tahammülü yok demek ki..

İSTNABUL BAROSUNA BU KIYAK NEDEN YAPILDI?

Baro seçimleri yaklaşıyor.. Bu yönetimin seçimi kazanmasına mutlak gözü ile bakılıyor, Kocasakal’ın böyle bir kıyağa ihtiyacı yoktu. O zaman bu kiyak neden yapıldı? Bu bir savcının gafı mı? Arkasında başka planlar olabilir mi?

Özel  yetkili ağır ceza mahkemeleri ile ilgili olarak AB ülkelerinden tepkiler var, hükümet zaman zaman bu mahkemelerden ötürü sıkıntıya giriyor, bu nedenlerle özel  yetkili mahkemelerin kamuoyunda tartışılması istenebilir..Bu tartışmalar sonrasında bu mahkemelerle ilgili olarak yeni düzenlemeler gelebilir..Bu iyimser  bir tahmin..

Süpekulatif yorum yapmamak  için daha fazlasını söylemekten  kaçınıyoruz, ancak savcının İstanbul Barosu ve Yönetimi hakkında suç duyurusu talebinin bir gaf olmadığını düşünüyoruz..

İstanbul Barosu’nun bu eylemi biliniyor ve bekleniyordu.

Başkan bu eylemi bütün detayları ile günler öncesinden Önce İlke Çag’ın toplantısında duyurdu, 05 Nisan günü basın toplantısnda açıkladı.. Zaten bu açıklamalar olmasa bile istihbaratın bu eylemden yönetimde konuşulduğu günden itibaren haberdar olabileceğini   düşünmenin ileri demokrasilerde fazla zekice bir tahmin olmayacağı açıktır..Bilinen ve beklenen bir eylem karşısında Silivri savcısının gaf yapacağına ihtimal vermiyoruz..

Rahmi Ofluoğlu

İstanbul Barosunun İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesine "adil yargılanma" talebi için verdiği dilekçe için TIKLAYINIZ