2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun “Toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar” başlıklı mevcut 33. maddesinin 1. fıkrasına göre, “Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine 23. maddenin (b) bendinde sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Silah veya aracın ateşli silah ya da patlayıcı veya yakıcı madde olması durumunda, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Silah veya aracın bulundurulmasının suç oluşturması halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya hükmolunur. Toplantı ve gösteri yürüyüşünün kanuna aykırı olması halinde ve dağılmamak için direnildiği takdirde, ayrıca 32. madde hükümlerine göre cezaya hükmolunur”.

 

24.11.2014 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, kamuoyunda "İç Güvenlik Paketi " olarak adlandırılan Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 8. maddesi ile 2911 sayılı Kanunun 33. maddesinin 1. fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmesi önerilmektedir;

 

“Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine;

 

a) Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dahil patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir, demir bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler taşıyarak veya kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez ve sair unsurlarla örterek katılanlar iki yıl altı aydan dört yıla kadar,

 

b) Yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşıyarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar ile kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşıyarak veya bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazları ile yayınlayarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar,

 

Hapis cezası ile cezalandırılırlar”.

 

Tasarı gerekçesine göre; toplumsal olaylarda taşınan araçların oluşturduğu tehdit ve tehlike dikkate alınarak havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı patlayıcılar, demir bilye ve sapan “bulundurulması ve taşınması yasak olan maddeler” kapsamına alınması, toplumsal olaylarda bulundurulması ve taşınması yasak olan suç aletlerini taşıyanlara verilecek cezaların artırılması hedeflenmiştir. Ayrıca Tasarı, kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez ve sair unsurlarla örterek toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmayı suç saymıştır. Toplantı veya gösteri yürüyüşüne yüz kapatmak suretiyle katılma fiili, o toplantı veya gösteri yürüyüşünü sadece 2911 sayılı Kanuna aykırı hale dönüştürdüğü halde, Tasarı kanunlaştığı takdirde bu durum aynı zamanda kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü kısmen veya tamamen örten failin iki yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasına yol açacaktır. Tasarı, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun mevcut 7. maddesinde yer alan düzenlemeye benzer bir ceza normunu öngörmektedir.

 

Kimliğini gizlemek amacıyla yüzün tamamen veya kısmen kapatılması suç sayılmamalı, 2911 sayılı Kanunun 33. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde geçen “ve” bağlacı “veya” olarak değiştirilip, (a) bendinde tanımlanan silahla toplantı veya gösteri yürüyüşüne katılma suçunun nitelikli hali sayılmalıdır. Suça konu maddelerle katılan ve aynı zamanda kimliğini gizleyene, suçun basit hali için öngörülen cezaya daha ağır ceza verilmesi öngörülebilir.

Yüzün tamamen veya kısmen bez, atkı, örtü, maske ve sair madde ile kapatılması halinde, failin bu kapatmayı kimliğini gizlemek amacıyla yaptığının tespiti aranacaktır. Yalnızca yüzün kapatılması, bu eylemin kimliği gizleme amacına hizmet etmemesi halinde suç sayılmayacaktır. Tasarı hükmü, bu konuda failde özel kastın varlığını aramıştır.

 

Tasarıyı iki açıdan eleştirmek mümkündür; birincisi, önerilen iki yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası miktarı çok ağırdır. Kimliğini gizlemek amacıyla yüzü örtmek veya örtmeye çalışmak eyleminin karşılığında bu derece ağır yaptırımın öngörülmesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının özüne müdahale sayılabilir. Kanun koyucunun, toplantı veya gösteri yürüyüşüne katılanlardan hukuka aykırı davrananların tespiti için bu tür zorlamaya başvurduğu düşünülebilir.

 

Kanun koyucu, hukukun evrensel ilke ve esaslarını bir kenara koymak suretiyle dilediği her yasak ve yaptırımı da kabul edemez. Yüzünü kapatan kişi; bunu üşüdüğü, gazdan etkilendiği, yüzüne gelecek herhangi bir maddenin zarar vermesini engellemek için yaptığını veya protestosunu maske takarak yerine getirdiğini savunabilir. Ancak sorun ispat meselesi değildir. Ana sorun, hangi gerekçeyle yüz kapatılırsa kapatılsın, bu eylemin failin kimliğini gizlemek amacıyla yaptığının tespiti durumunda uygulanacak cezanın ağırlığıdır.

 

Suça konu edilebilecek herhangi bir eylemde bulunmayan, Ceza Hukuku açısından hareketsiz ve fikri aşamada sayılan bir kişinin, toplantı ve gösteri yürüyüşüne sırf yüzünü kısmen veya tamamen kapatmak suretiyle katıldığından bahisle cezalandırılması hukuka aykırıdır. Birey, yalnızca suça konu olabilecek bir eyleme teşebbüs ettiğinde veya eylemi icra ettiğinde sorumlu tutulabilmelidir. Kimliğini gizlemek amacıyla dahi olsa yüzün kapatılması, Ceza Hukuku açısından sırf bu nedenle cezalandırmayı haklı kılmaz. Kaldı ki fail, Anayasa m.38/5 gereğince kendisi aleyhinde beyanda bulunmaya ve delil göstermeye zorlanamayacağı gibi, delil sakladığından bahisle de cezalandırılamaz.

 

Kişinin yüzünü kapatması, suça teşebbüs ettiği anlamına gelmez. Suç işleyen veya suça teşebbüs eden kişinin, kimliğini gizleyip yakalanmamak amacıyla yüzünü kapatması, belki suç işleme kastının yoğunluğundan hareketle suçun nitelikli hali sayılıp daha ağır ceza ile cezalandırılması öngörülebilir. Kendisi aleyhinde beyanda bulunmaya veya delil göstermeye zorlanamayan fail, yüzünü kapatıp kimliğini gizlediğinden hareketle ayrıca cezalandırılmamalıdır. Bu husus belki, amaçladığı suçu işleyen ve aynı zamanda kimliğini gizlemek suretiyle suç işleme kastının yoğunluğunu ortaya koyan failin daha ağır ceza ile cezalandırılmasına dayanak olabilir.