T.C.

YARGITAY

13. CEZA DAİRESİ

 

E. 2014/6610

K. 2016/1995

T. 10.2.2016

 

DAVA : Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

KARAR : I-)Hakkında sayaçsız olarak kaçak su kullandığına dair tutanak düzenlenen sanığın aşamalarda, su sayacı bulunmayan yeri kullanmadığını beyan ettiği ve kolluk görevlilerince düzenlenen 07/03/2013 tarihli tutanakta da, suça konu evin yaklaşık 10-15 yıldır boş olduğunun belirtildiği anlaşılmakla; öncelikle sanığın sözkonusu evden su kullanıp kullanmadığının araştırılarak kesin bir biçimde tespiti, sanığın suça konu evden su kullandığının tespit edilmesi durumunda ise, suça konu yerin köy olması sebebiyle, sanığın tesis edilen su kullanım düzenini bozmak şeklinde gerçekleşen eyleminin 7478 Sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanunun 5728 Sayılı Kanunla değişik 16/2. maddesi kapsamında kaldığı ve kabahat niteliğinde olduğu gözetilerek sanığın sonuca göre hukuki durumunun tayin ve tespiti yerine eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,

II-Kabule göre de;

1-)02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 Sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki Kanunun Geçici 2. maddesinin l. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2. fıkrası gereğince, şikayetçi kurumun zararını tazmin etmesi halinde sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği hususu gözetilerek, sanığın kurum zararını giderip gidermediği sorularak, gidermediğinin tespiti halinde, öncelikle bilirkişiden normal tarifeye göre (vergiler dahil cezasız) kurum zararının belirlenmesine esas olmak üzere rapor aldırılıp ardından sanığa “bilirkişi tarafından tespit edilecek vergiler dahil cezasız kaçak kullanım bedeline dair zarar miktarını gidermesi halinde 6352 Sayılı Kanun'un Geçici 2/2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine” dair bildirimde bulunularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,

2-)Sanığın suç tarihinde 65 yaşını ikmal ettiği bu sebeple TCK 50/3. maddesi gereğince hakkında hükmedilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın aynı kanunun 50/1 maddesi gereğince adli para cezası yada diğer tedbirlerden birine çevrilmesi zorunlu olduğunun gözetilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık M.. K..'ın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.