Hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Bu bakımdan, kanunun metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde kanunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir (AYM, E.2012/116, K.2013/32, K.T. 28/2/2013).
Yasalara uygun olarak kurulmuş, yasalarda izin gerekiyorsa (Bank Asya gibi) yetkili makamlardan gerekli izin ve onayı almış, faaliyeti tanınmaya, kabul etmeye bağlı ise (Aktif-Sen 2014 yılında zamanın Milli Eğitim Bakanlığınca tanınmış ve yetkili sendika olarak resmi bir yazı ile okullara duyurulmuştur) gerekli makam tarafından uygun koşulları tanıdığı için gerekli onayı almış, kısaca belli bir tarihe kadar sistem içerisinde ve yasalara uygun faaliyetleri olduğu kabul edilen, 15 Temmuz darbe girişiminden sonradan Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu gerekçesiKHK ile kapatılan kurum ve kuruluşlarda çalıştığı, üye olduğu veya başka herhangi bir şekilde ilişki içerisine girdiği için başkaca delil olmadan silahlı terör örgütü üyesi olarak suçlanması hukuki güvenirlik, belirlilik, öngörülebilirlik ilkelerine aykırıdır.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Aktif-Sen üyeliğini ve yoğun hesap hareketi bulunmadığından Banka Asya hesabını silahlı terör örgütü üyeliği için yeterli bulmamış ve kovuşturmaya yer olmadığı kararı vermiştir.
Yurttaşların FETÖ/PDY Silahlı terör örgütünün varlığından haberdar olması
Devlet 2016 Mayıs ayına kadar FETÖ oluşumu için silahlı örgüt ibaresini kullanmamıştır.
MGK kararları
MGK kararlarında, FETÖ ile ilgili değerlendirmelerin 26 Şubat 2014 yılından itibaren 'halkın huzurunu ve ulusal güvenliği tehdit eden yapılanma', 'devlet içindeki illegal yapılanma', 'paralel yapılanma', 'paralel devlet yapılanması' ve 'terör örgütleriyle işbirliği içinde hareket eden paralel devlet' ifadeleri kullanıldığı görülüyor. 'Terör örgütü' ifadesi ilk kez 26 Mayıs 2016 tarihli MGK toplantısında kullanıldı.[i]
Devletin zirvesinin bilmediğini yurttaşın bilmesini beklemek herhalde doğru olmaz. Bunun tek istisnası kişinin FETÖ/PDY Silahlı terör örgütü üyesi olduğunun somut delillerle ispatlanmasıdır.
Örgüt üyeliği suçunun tanımı, unsurları
Yerleşik Yargıtay kararları, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına göre silahlı terör örgütünün varlığı için aranan koşullar:
Hiyerarşi,
Süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik,
Vasıtanın elverişli olması (Örgütün üye sayısı, örgüt yapısı, sahip olduğu araç ve gereçlerin TCK 314 üncü maddede sayılan amaç suçları işlemeye elverişli olması)
Amaç suçlar etrafında birleşme,
Amaç suçları işleme kastının varlığı..
Silahlı örgüt üyeliği suçunun işlenmesi için kişinin örgütün amaç suçları işleme kastını bilerek ve isteyerek örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde yer alması veya yine bilerek ve isteyerek örgüte yardım etmesi, örgüt üyesi olmamakla beraber örgüt adına eylemlere katılması, kişinin bu eyleminin süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arzetmesi gerekir.
Hukuk devletinde devlet yurttaşını aldatmaz, tuzağa düşürmez. Yurttaşın hukuki güvenliği olmalı, bugününden ve yarınından emin olmalıdır. Bugün devlet tarafından hoş görülen ve hatta desteklenen bir husustan ötürü gelecekte devlet yurttaşından hesap sorarsa orada hukuk devletinden ve hukuk güvenliğinden söz edilemez.
Burada anlatılanlardan tutuklanan, yargılanan bütün FETÖ/PDY üyelerinin masum olduğu sonucu çıkarılamaz. Amaç suçlu ile suçsuzun ayırt edilmesi, masumların cezalandırılmamasıdır. FETÖ/PDY kurucu, yönetici ve üyeleri mutlaka yargılanmalı ve cezalandırılmalıdır. Suçluların hak ettikleri şekilde cezalandırılmaları da hukuk devletinin bir gereğidir.
Bizim savunduğumuz hukuk devleti, hukuk kuralları, hak ve adalettir.
Av. Rahmi Ofluoğlu
 
 Biz Hukuk
 

 
 
 
 
 
[i] Şehit Ömer Halisdemir iddianamesi