Haberleştiren

Rahmi Ofluoğlu

adaletbiz
 
Adalet.org Sitesi’nde korkunç iddialar içeren bir paylaşım, şöyle:              

    8- Bir Başsavcı vekilinin, CMK 45/1-b maddesindeki açık düzenlemeye rağmen, adliyeye özel eşyalarımı almaya giden eşimi odasına çağırtarak, yalnız başına odasına alıp alıkoyması, burada manevi cebir uygulayıp, şahsımı peşinen suçlu göstermesi, itirafçı olmam yönünde, devlet korumasına alacağız telkinleri ile hakkımda bilgi ve belge istemesi, bu şekilde lekelenmeme ve adil soruşturulma hakkının ihlal etmesi ayrı bir hukuksuzluktur.

Bu soruşturmalar kapsamında avukatlara baskı uygulanması, vekalet verdiğim avukatların bu nedenlerle dosyalardan çekilmeleri, bakmak istememeleri, bu şekilde savunma hakkının kısıtlanması anayasaya, temel hukuk ilkelerine aykırıdır.

İŞTE O PAYLAŞIMIN TAMAMI

- 15.07.2016 tarihli darbe girişiminden hemen bir gün sonra, olağanüstü toplanan HSYK tarafından yargı teşkilatının 1/5 ine tekabül eden 3670 hakim savcı, silahlı terör örgütü mensubu, darbeci ilan edilerek görevden alınmıştır.

Görevden alınan hakim savcıların mesleki kariyerleri, malvarlıkları, itibarları herşeyleri sıfırlanmıştır. 3. sınıf demokrasilerde bile karşılaşılmayacak şekilde, baskı ve tecrite maruz bırakılmışlardır.

Hakim savcılarla birlikte eşleri, çocukları, yakınları da cezalandırılmıştır. İhraç kararı dahi verilmeden yerlerinden yurtlarından edilmişlerdir.

HSYK başkanvekili tarafından şahsi twitter hesabından 14.08.2016 tarihinde atılan “hain darbe teşebbüsü sonrası, silahlı terör örgütü üyesi oldukları kesin olarak kanıtlanan yargı mensupları hızla görevden uzaklaştırıldı” şeklindeki tweetle, İdari bir kurul olan HSYK kendisini Mahkeme yerine koyarak 3670 hakim savcıyı peşinen suçlu ilan etmiş, 2847 hakim savcıyı savunmasını dahi almadan anayasaya aykırı bir KHK ile meslekten ihraç edilmiştir. Ancak gerekçeli kararda kesin delillerden değil irtibat ve iltisaktan söz edilmektedir.

HSYK, tüm adliyelere, açığa aldığı hakim ve savcılarla ilgili soruşturma yapılması için yazılı talimat göndermiştir. Bu yazıya istinaden düzenlenen soruşturmaya başlama tutanaklarında ve SCH arama el koyma kararlarında, haklarında karar verilen hakim savcıların FETÖ mensubu oldukları belirtilmiştir.

Böylece, daha deliller toplanmadan, yargılamalar yapılmadan, savunmalar alınmadan, 3670 hakim savcı en başta mahkum edilmiştir. Bu şekilde lekelenmeme hakkı, adil yargılanma hakkı dahil, anayasada güvence altına alınan tüm suç ve cezalara ilişkin getirilen güvenceler ortadan kaldırılmış, hukuk askıya alınmıştır.

2- 2802  sayılı yasada düzenlenen hakim savcılar açısından, suç üstü halinin uygulama şartlarının nasıl ve ne şekilde gerçekleştiği açıklanmadan, soruşturmaya başlanılması hukuka aykırıdır.

 

2802 sayılı yasanın 88. maddesine göre,” Ağır ceza Mahkemesinin görevine giren suçüstü halleri dışında, suç işlediği ileri sürülen hakim ve savcılar yakalanamaz, üzerleri ve konutları aranamaz, sorguya çekilemez”

CMK da suçüstü kavramı şu şekilde tanımlanmıştır.

2. maddeye göre, “suç işlenirken veya fiilin pek az önce işlendiğini gösteren eşya veya delille yakalanmak”

90. maddede, “kişiye suçu işlerken rastlanılması, veya suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması” olarak tanımlanmıştır.

Eşyanın tabiatı gereği, bu düzenlemelere göre “örgüt üyeliği” açısından suçüstü hali olamaz. Suçüstü hali ancak ağır cezalık suçlardan adam öldürme, resmi evrakta sahtecilik, cinsel saldırı ve istismar ve uyuşturucu ticareti gibi suçların işlenmesinde söz konusu olabilir.

15 Temmuz darbe girişimine teşebbüs etmek suçu yönünden, bu suça ne şekilde katıldığım soruşturmaya başlama tutanağında ortaya konmadan, asli veya fer'i olarak katıldığıma dair somut bir delil gösterilmeden, darbe girişiminden sonradan haberdar olduğum, olayın başladığı sırada lojmandaki evimde olduğum, tüm tanıklar ve lojman görüntü kayıtları ile ortada iken, darbeye katıldıkları iddia edilen hiçbir asker şahısla irtibatım yok iken, en önemlisi daha darbenin failleri ortaya çıkarılmamışken, sadece bir HSYK nın açığa alma yazısını ilgi gösterip, “darbe girişimi hala devam ediyor” bahanesiyle sanki tüm Türkiye’de 3000 hakim savcı aynı anda darbeye teşebbüs ederken suçüstü yakalanmış gibi gösterilerek, soruşturmaya başlamak ve devam ettirmek suretiyle, anayasadaki kuvvetler aykırılığı, hakim savcılık teminatı, 2802 sayılı yasadaki düzenlemeler fiilen ortadan kaldırılmıştır. Bu şekilde bulunan kılıfla, usul ve yasa arkadan dolanılmıştır. 

3- Yukarıda belirtildiği şekilde, tamamen hukuksuz ve usulsüz bir şekilde başlatılan soruşturma bağlamında; Sulh Ceza Hakiminin, savcılığın soruşturmaya başlama tutanağındaki hususları aynen tekrarlayarak, aynı gerekçelerle arama, el koyma, gözaltı kararı vermesi, yurt dışı çıkış yasağı koyması hukuka aykırıdır.

 

4- Hukuka aykırı bir şekilde alınan Mahkeme kararıyla, 2802 sayılı yasanın 88. maddesindeki koşullar oluşmadığı halde, hakim savcıların evinde, işyerinde, aracında arama ve el koyma işlemi yapılması hukuka aykırıdır.

Yasaya aykırı bir şekilde alınan karara dayanarak, arama işlemi yapılarak konut dokunulmazlığının ve özel hayatın ihlal edilmesi ayrı bir hukuksuzluktur.

CMK 217/2 maddesinde açıkça düzenlendiği üzere, ancak hukuka uygun bir şekilde elde edilen deliller soruşturmada ve yargılamada esas alınacaktır. Hukuka uygun olarak alınmayan, hukuk dolanılarak alınan deliller yasak delil niteliğindedir.  CMK bu kurala bir istisna getirmemiştir.

Şüphelinin ya da sanığın lehine ya da aleyhine olabilecek hukuka aykırı elde edilen delil CMK da delil olarak kabul edilemez. Bu şekilde kanuna aykırı elde edilen delilin ortaya konulması dahi yasaktır. Usulsüz bir şekilde elde edilen delilin reddolunması, dosyadan  derhal  çıkartılması gerekmektedir.

Hal böyle iken, usulsüz başlatılan soruşturmaya, yine usulsüz bir şekilde elde edilen delillerle devam etmek hukuksuzluktur.

5- CMK 134/3 maddesindeki, “bilgisayar veya bilgisayar kütüklerine el koyma sırasında, sistemdeki tüm verilerin yedeklemesi yapılır”

CMK 134/4 maddesindeki, “ bu yedekten bir kopya çıkartılarak şüpheliye verilir, bu husus tutanağa geçirilir.” şeklindeki açık düzenlemelere rağmen, hukuksuz arama kararına dayalı olarak yokluğumda yapılan aramada gerçekleştirilen el koyma işleminde, el konulan digital malzemelerden mahallinde image alınmaması, bir suretinin tutanakla verilmemesi, bu şekilde delillere müdahale edilme imkanı verilmesi hukuksuzluğun üzerine ayrı bir hukuksuzluktur.

6- Anayasada 36 ve 37. maddelerde düzenlenen ve adil yargılanmanın güvencesi olarak görülen tabii hakimlik ilkesine aykırı olarak, nöbetçi hakim listelerine devamlı müdahale edilmesi, olaya, kişiye ve dosyaya özel hakim ayarlanması, tutuklamada zorlanarak karar veren sulh ceza hakimliğinde yetki değişikliğine gidilmesi hukuka, hukukun en temel ilkelerine, insan haklarına anayasaya, usul ve yasalara aykırıdır.

                         7- Soruşturma dosyasında, suçlayıcı delil niteliğini haiz bir bilgi ya da belge bulunmadığı, bu durum hakim ve savcılara sorulan sorulardan açıkça anlaşıldığı halde, “sizi açığa alan irade, sizi cezaevinde görmek istiyor” yaklaşımıyla, toplumda o güne kadar saygın bir meslek grubu mensubu olarak görünen hakim ve savcıların, itibarları, mesleki onur ve gururları bir kenara bırakılarak, bizzat kendi meslektaşları tarafından ısrarla tutuklatılması cihetine gidilmesi, hukuka aykırılığı bir kenara, her türlü izahtan varestedir.

                         8- Bir Başsavcı vekilinin, CMK 45/1-b maddesindeki açık düzenlemeye rağmen, adliyeye özel eşyalarımı almaya giden eşimi odasına çağırtarak, yalnız başına odasına alıp alıkoyması, burada manevi cebir uygulayıp, şahsımı peşinen suçlu göstermesi, itirafçı olmam yönünde, devlet korumasına alacağız telkinleri ile hakkımda bilgi ve belge istemesi, bu şekilde lekelenmeme ve adil soruşturulma hakkının ihlal etmesi ayrı bir hukuksuzluktur.

                         9- Soruşturma makamınca, CMK 153/3 maddesindeki açık düzenlemeye rağmen , dosyada gizlilik kararı bulunsa bile, şüpheli olarak almaya hakkım olan bilgi ve belgelerin verilmemesi,

                         Bu soruşturmalar kapsamında avukatlara baskı uygulanması, vekalet verdiğim avukatların bu nedenlerle dosyalardan çekilmeleri, bakmak istememeleri, bu şekilde savunma hakkının kısıtlanması anayasaya, temel hukuk ilkelerine aykırıdır.

                         10- Anayasanın 138/1-2 maddelerindeki, “Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.

                         Hiçbir organ makam veya merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında, hakimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz” şeklindeki düzenlemelere rağmen;

                         Nöbetçi hakim olduğu için sorgu evrakına bakacak hakimlerin, “tutuklayacaksın değil mi hakim bey”, “tutuklama vermezsen Fetöcü ilan edilirsin” şeklinde baskı altına alınması,

                         Hakimlerin tüm özlük tayin ve terfi işlerini takip eden kurulun, 1 nolu başlıkta açıklandığı üzere kendisini Mahkeme yerine koyarak 3670 hakim savcı hakkında suçluluklarının kesin olarak ıspatlandığı yönünde açıklamada bulunması, bunu sosyal medya hesabından tüm hakim savcıların öğrenebileceği şekilde deklare etmesi, HSYK nın bu görüş doğrultusunda kararlar vermesi,

                         Atılı suçlarla ilgili güncel soruşturma dosyalarında, serbest bırakma kararı veren hakimlerin hakkında derhal inceleme başlatılması, ibreti alem olsun diye hemen görevden uzaklaştırılmaları,

                         Bu şekilde baskı altında kalan hakimlerin evrakın içeriğine, hukukun gereğine ve vicdanına göre değil, “tutuklamazsam beni açığa alırlar, beni cemaatçi ilan ederler” korkusuyla karar vermesi bir hukuksuzluktur.

                         11- Hakim savcılarla ilgili başlatılan soruşturma bağlamında, tüm hakim savcıların malvarlıklarına tedbir kararı konulmuştur.

                         CMK 128 maddesine göre, kişinin her türlü para, mal , hak, alacak vs. ine el koymak için,

                         a- Bu değerlerin, “soruşturulan veya kovuşturulan suçun işlenmesinden elde edildiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesinin bulunması gerekir.

                         b- BDDK, SPK, Masak gibi kurumlardan rapor alınması gerekir.

                         c- El koyma kararını Ağır Ceza Mahkemesinin oy birliği ile almış olması gerekir.

 

                         Bu açık düzenlemelere rağmen, suçun ve cezanın şahsiliğinin ilkesine aykırı, bir suçun işlenmesinden elde edilmediği açıkça ortada olan malvarlığı ile ilgili olarak tüm aile bireylerini de cezalandıracak şekilde tedbir kararı verilmesi hukuka aykırıdır. 

                         12- HSYK başkanvekili twetlerde ve yaptığı açıklamalarda, örgüt üyeliği ile ilgili soruşturmalarda itiraflar bizim için çok önemli şeklinde beyanda bulunmuştur.

                         Hakim savcılarla ilgili başlatılan soruşturmaların içinin boş olduğunu, soruşturmayı yürütenler başta olmak üzere, adliyede çalışan bütün hakim savcılar tarafından bilinmektedir.

“kervan yolda düzülür” anlayışıyla içi boş bir dosyayla soruşturmaya başlayıp, soruşturmanın akıbetini, ilerde elde edilmesi muhtemel görülen;

- 30 günlük gözaltı süresinde, hangi ortamda, hangi şartlarda alındığı belli olmayan, “seni 30 gün burada tutarız”, elindeki cismi göstererek, “sana bunu sokarız”, “tecavüz ederiz”, “eşinle çocuğunla görüştürmeyiz” şeklindeki maddi ve manevi cebir ile tehditle, en temel insan hakları ihlal edilerek, elde edilen “itiraf” adı altında, hukuki niteliği tartışmalı beyanlara,

- Kime ait olduğu belli olmayan, belki önceki husumetlerin etkisiyle, belki önceki dosyalardan aleyhine karar verilen kişilere ulaşılarak, aleyhte bulunmaya ikna edilenleri gizli tanık adı altında  dinlemek, bunların beyanlarına ekleyebildiği kadar ismi eklemek, somut olgularla desteklenmeyen soyut beyanlara,

- Önceki telefon görüşmelerinden HTS raporlarına dayalı sanal bir örgütsel bağ kurmaya,

- Hukuka tamamen aykırı bir şekilde, suç üstü hükümlerini hukuku dolanarak hakim savcılara teşmil edip yasaya aykırı bir şekilde el konulan image'ları alınmayan dijital malzemeye,

- Google play store den herkesin serbestçe indirebileceği bir mesajlaşma programını, ne şekilde hangi amaçla kullanıldığı tespit edilmeden, herhangi bir somut mesaj içeriği ortaya konulmadan, telefon elde edilip CMK gereğince usulüne uygun Mahkeme kararıyla usulüne uygun bir delil elde edilmeden, TİB ve istihbarat kayıtları esas alınarak, tek delil olarak bunu gösterip sırf bu programı indirdi iddiasıyla, kişileri suç isnat edip tutuklamaya,

- Adliye çalışanlarını, “elimizde listeler var bildiğinizi anlatın”, “isim verin adli kontrolü kapın” şeklindeki baskı ve telkinlerle, ulaşılacak bilgilere,

Umut ve bel bağlayarak, soruşturmaya başlayıp devam ettirmek, kanaatimce hukukun gereği değil, çaresizliğin bir göstergesidir

 İlhami Ceyhan

Denizli Adliyesi