Türkiye’de genel afların sıkça çıkmasının ekonomik, sosyal, siyasi ve adli birçok nedeni vardır. Adli nedenleri; adil olmayan yargılamalar, zaman zaman taraflı yargı kararları olarak özetleyebiliriz. Yargı sistemimiz nicelik ve nitelik olarak batı sisteminin çok uzağındadır ve yetersizdir. Ekonomik, siyasi, sosyal nedenlere bir de nitelik ve nicelik olarak yetersiz yargıyı eklersek durumun vahameti ortaya çıkar. Bütün bu nedenlerle  birinci derece mahkemeleri iş yükü altında ezilmekte, Yargıtay tıkanmaktadır. Zaman zaman çıkarılan genel aflar olmasa Türkiye’de hapiste olanların sayısı Dünya standartlarına göre feci düzeylere ulaşacaktı. Zaten böylesine astronomik bir sayıya hapishanelerin fiziki yapısı da uygun değildir.

Biz, çok feci olan, dehşet verici yargı haberlerini kanıksar hale gelmişiz. Yargıtay’da dosyalara 4-7 dakika zaman ayrılabiliyor dendiğinde “vay be “ deyip geçebiliyoruz. Bugün, ülkenin başbakanı yargıda kumpastan söz ediyor ve biz “vay be “ deyip geçiyoruz. Oysa bütün bunlarda toplumun ayağa kalkması gerekir, çünkü söz konusu olan insan özgürlüğüdür.

Yargı özellikle siyasi ve ekonomik ceza davalarında ya yetersiz kalmakta ya da bağımsız ve tarafsız davranamamaktadır. Yargıtay’ın ekonomik suçlarda verdiği kararlar ile birinci derece mahkemelerinin kararları arasında çoğu kez uçurum mevcuttur. Bunun nedeni Yargıtay’ın dosyalara yeterli zaman ayıramayışıdır. Avukatların en büyük sıkıntısı dosyaların Yargıtay’da okunamayışıdır.

Genel af ile ilgili bu kısa girişten sonra hâlihazır duruma dönelim.

Toplumda bir genel af konusunda büyük bir beklenti oluşmuştur. Bu beklentinin en büyük nedeni barış sürecidir. Barış sürecinin afsız olamayacağı bir gerçektir. Ancak bir genel af zorunluluğunu yalnızca barış süreci ile sınırlamak gerçekçi olmaz. Adil olmayan yargılamalar sonucu artan mahkûmiyet kararları, yargıda kurulan kumpaslar, hapishanelerin doluluğu, toplumsal barış gibi birçok nedenden ötürü de genel af bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak Türkiye’nin böyle 10 yılda bir genel af çıkararak yürümesi de mümkün değildir. Kalıcı adaletin sağlanmasına ekmek, su kadar ihtiyacımız vardır. Kalıcı adalet için öncelikle yargı sisteminde nitelik ve niceliğin yeterli düzeye çıkarılması, iç barışın ve sosyal adaletin sağlanması gerekir. Aksi halde Rahşan affı benzeri aflar hep geçici çözüm olarak kalacak ve bir süre sonra yeni bir genel af ihtiyacı doğacaktır.

4616 sayılı yasa

Rahşan affı diye anılan 4616 sayılı yasa özünde bir genel af değildi, cezaların infazının ertelenmesiydi. Benzer bir yasa 1999 yılında basın için çıkarılmıştı. Her iki yasa da sonuçları itibariyle af yasası gibiydi

4616 sayılı yasa, hapishanelerin aşırı dolu olduğu, hapishanelerde direnişlerin yayıldığı bir zamanda çıkarılmıştır. Direnişler 20 Ekim 2000 yılında başlamış, 19 Aralık 2000’de güvenlik güçleri ölüm orucu eylemlerini sona erdirmek için  ‘Hayata Dönüş Operasyonu”’nu yapmıştır. Operasyonda  2'si asker 30'u tutuklu, toplam 32 kişi ölmüştür. Operasyondan 3 gün sonra 4616 sayılı Rahşan Affı olarak bilinen yasa çıkarılmıştır.

 Cezalarda 10 yıl indirim öngören 4616 sayılı yasa 21 Aralık 2000 tarihinde TBMM'inde kabul edilmiş ve 22 Aralık 2000 yılında Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
21.5.2002 tarihinde 4758 sayılı yasayla  4616 sayılı yasada değişiklik yapılarak kapsamı genişletilmişidir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi Madde 1 in (2) numaralı bendini, 6.11.2002 tarih ve 24928 sayılı R.G.'de yayımlanan 28.5.2002 gün ve K.2002/51 - E.2002/99 sayılı kararı ile iptal etmiştir. Böylece yasanın kapsamı oldukça genişlemiştir.

Yasa ilk yürürlüğe girdiğinde 22.000 civarında kişi tahliye olmuş, yasanın kapsamının genişletilmesiyle bu sayı 40 bini geçmiştir.

Neden Genel Af değil de infazın ertelenmesi?

Zamanın siyasi iktidarı hapishanelerin doluluğu ve hapishanelerde yayılan direnişler karşısında bir affın zorunlu olduğunu görmüş ancak genel af için Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Anayasanı 87. maddesinin öngördüğü sandalye sayısına sahip olmadığı için 4616 sayılı yasa ile cezaların infazında 10 yıllık bir indirime gitmeyi tercih etmiştir.

GENEL AF MÜMKÜN MÜ?

AKP ve BDP’nin birlikte hareket etmeleri halinde 87. maddenin öngördüğü yeterli sayı sağlanır ve genel af mümkün olur. Barış süreci bu iki partinin uzlaşması ile yürüyebileceğine göre neden siyasetin zirvesinde genel af yerine infazın ertelenmesinden söz ediliyor?

Bunun nedeni AKP’nin seçim öncesi BDP ile yan yana gelmek istemeyişi olabilir. AKP seçime giderken bir yandan BDP ile çatışma görüntüsü vermek, diğer yandan da uzlaşmanın gereğini yapmayı tercih edebilir.

Rahşan affında cezalardan 10 yıl indirim yapılmıştır. 4616 yasaya benzer bir yasa ile aynı şey yapılabilir. Yasaya eklenecek bir madde ile de hem 5275 sayılı yasanın 107/4. maddesi ile terör ve devlete karşı işlenen suçlara getirilen istisna geçici olarak kaldırılabilir ve ayrıca eklenecek bir başka madde ile de Abdullah Öcalan’ın 4616 sayılı (Rahşan Affı) yasadan yararlandırılması sağlanabilir. Böylece seçimden önce olmasa bile seçimden sonra Abdullah Öcalan’ın en azından ev hapsine çıkması sağlanabilir.

4616 sayılı yasanın tam metni için tıkla

Anayasa Madde 87

Genel ve özel af için Anayasanın 87. maddesi “Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına (Çıkarılan ibare: 7.5.2004-5170/6 md.) karar vermek ve Anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir.” demektedir.

Maddeye göre özel veya genel af için en az 330 milletvekilinin oyu gerekmektedir.