FETÖ/PDY davalarındaki temel hata bir cemaatin bütün mensuplarının ayırım gözetmeksizin silahlı terör örgütü üyesi olmakla suçlanmasıdır.

Cemaat aynı zamanda sosyal bir çevredir.  Zamanında hizmet hareketi şimdilerde FETÖ/PDY silahlı terör örgütü diye anılan bu yapıyı kategorize ederek tahlil etmek gerekirse süreçlerde söz konusu yapıyı;

Sempatizanlar,

Suç örgütü,

Silahlı terör örgütü olarak kategorilere ayırabiliriz.

Sempatizanlar

Gülen Cemaatinin en geniş kesimi hiç şüphesiz sempatizanlardır.  Cemaat ile dini nedenlerle ilişkileri olan bu geniş kesim başlangıçta cemaatin başlıca finans kaynağıdır.  Birçok FETÖ/PDY iddianamesinde cemaat sempatizanları farklı gruplar halinde incelenmektedir.

Sempatizanlar cemaatin sohbet toplantılarına katılır, himmet verir, işlerini ve alışverişlerini cemaate ait kurumlarla yaparlar, çoğunun Bank Asya hesabı vardır, cemaatin gazete ve dergilerini okurlar, çocuklarını cemaate ait dershane ve okullara gönderirler, cemaate ait sendika ve derneklere üye olurlar, kısaca sempatizanlar cemaatin bütün zamanında yasal olan faaliyetlerine katılırlar.

Cemaatin sempatizan kesiminin cemaat yapılanması içerisinde yer alan suç örgütlerinden ve silahlı terör örgütünden haberleri yoktur.

Hava Kuvvetleri mahrem mahrem imamlar davasında bunun son derece ilginç bir örneğini gördük. Bu davada tutuklu bulunan 81 askeri personel tek bir tanığın ifadesi ile yargılanmaktadırlar. Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak amacıyla ifade veren tanık aynı zamanda askerlerin mahrem imamıdır. Tutuklu 81 askerle ilgili olarak dosyada başka delil bulunmamaktadır.

Duruşmada tanığa sorduğum sorulara tanık çok açık ve net cevaplar verdi. Yazıyı uzatmamak için soruları yazmıyorum, sadece tanığın ifadesini özet olarak vereceğim.

Tanık sorularıma verdiği cevaplarda özet olarak tutuklu askerlerin hiçbirisinin FETÖ’nün amacından haberleri olmadığını, FETÖ’nün silahlı bir terör örgütü olduğunu bilselerdi uzağından yakınından asla geçmezlerdi dedi.

Tanığın bu ifadesine rağmen 81 asker hala tutuklu bulunmaktadır.

Suç örgütü

 TCK 220 ye göre kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan,  üye sayısı, araç gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli en az üç kişiden oluşan örgütler suç örgütüdür.

Gülen cemaati açısından kanunun suç saydığı eylemlere örnek olarak usulsüz dinleme, usule uygun olmayan yargı kararları, Ergenekon davasında ıslak imza, kumpas davalarında sahte dijital delil üretme, dijital delilleri değiştirmeyi gösterebiliriz. Gülen Cemaati içerisinde yukarıda örnek olarak sayılan ve diğer kanunun suç saydığı fiilleri işlemek üzere TCK 220 inci maddedeki tanıma uygun olarak oluşturulan örgütler suç örgütüdür.

Silahlı terör örgütü

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve TCK 314 üncü madde ile düzenlenmiştir. Pratik olarak bu suça örnek 15 temmuz darbe girişimini gerçekleştiren askerlerin örgütü verilebilir.

Bugün görülmekte olan FETÖ/PDY davaları 15 Temmuz darbe girişiminin gölgesinde yürütülmektedirler.

15 Temmuz darbe girişiminin bir CİA girişimi olduğu açıktır.15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki yapı ve darbeye katılanlar hiçbir şekilde tolere edilemezler ve hak ettikleri cezayı mutlaka almalılar.

Kurunun arasında yaş da yanar söyleminin ceza yargılamasında yeri yoktur. Masum insanların ceza evlerinde özgürlüklerinde yoksun yaşamaları, ailelerinden, sevdiklerinden, kısaca hayattan koparılmaları hiçbir şekilde telafi edilemez.

FETÖ/PDY davalarının gözde delili bylock ise tam bir muammadır. Bu delilin ceza hukuku kurallarına göre değerlendirilmesi gerekir.

Bylock, neresinde bakılırsa bakılsın bir tertibe benzemektedir. Bylocka Fetö tarafından eklemeler yapıldığını başbakan Binali Yıldırım, içişleri bakanın Soylu aylar önce dile getirdiler.

Bylockun bir Fetö tertibi olduğu şüphesi yaygındır.

 FETÖ/PDY davalarının bu derece sulandırılmasından da şüphe etmemek elde değil. Söz konusu davalarla ilgili ileri sürülmekte olan bütün şüpheler doğal olarak akla bazı noktalarda kripto FETÖ’cüler hala etkin mi sorusunu getirmektedir.

Hak, adalet ve özgürlüğün olduğu OHAL’siz bir Türkiye dileklerimizi tekrarlamaktayız.

Av. Rahmi Ofluoğlu