Toplumumuzun her kesimini derin bir üzüntüye boğan elim maden kazası ve yaklaşık 300 işçimizin can kaybından sonra olayla ilgili incelemelerde bulunmak üzere Soma'ya giden T.C. Başbakanı ve İstanbul Milletvekili Recep Tayyip Erdoğan kendisini protesto ettiği iddiasıyla bir vatandaşı yumrukladığı ve vatandaşa "İsrail dölü" şeklinde hitap ettiği yazılı ve görsel basında yer almıştı.

Konya Barosu avukatlarından M. Turgay Bilge, Özlem Gürler ve Hüsnü Balık Başbakan hakkında ırk ayrımına yönelik eylemleri nedeniyle TCK 216. maddesi kapsamında suç duyurusunda bulundular.

Soma Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayette şu ifadelere yer verildi:

Haber fotoğraf ve görüntülerinde şüpheli Recep Tayyip Erdoğan'ın protestolar nedeniyle girdiği marketin içinde Taner Kurucan isimli maden işçisi genci "Niye kaçıyorsun ulan İsrail Dölü?" diye bağırdıktan sonra yakaladığı kişiyi ensesinden tutarak yumrukladığı, ardından korumalarının genci dövdüğü fotoğraf ve açıkça görülmektedir.

"Niye kaçıyorsun ulan İsrail Dölü?" şeklindeki ifadelerin ve sesin şüpheliye ait olmasının yanı sıra, Başbakan’ın yanında kimsenin böyle bir söz söyleyemeyecek olması da bu hakaretin Erdoğan’ın ağzından çıktığını destekler niteliktedir.

Nitekim bu olayı şüpheli de Soma'daki bir başka vatandaşla yaptığı kısa sohbette "Sen bu ülkenin Başbakanı'na yuh çekersen tokatı yersin" diyerek kabul ettiği ve doğruladığı diğer haber metinlerinde ve bu olaya ilişkin video görüntülerinde tespit edilebilmektedir.

Bir başbakanın ve siyasetçinin topluma örnek olmak ve ülkeyi yönetme sorumluluğunu emanet almış bir kişi olarak her ne olursa olsun sükûnetini ve topluma ve vatandaşlarına saygısını yitirmeden hareket etmesi beklenirken, şüphelinin bir vatandaşını darp etmesinin kabul edilemez ve makamının gerekleriyle bağdaşmayacak bir eylem olduğu çok açıktır. Bu eyleminden dolayı mağdurun şikayetçi olmaması olayın vahametini ve şüphelinin sorumluluğunu azaltmayacaktır.

Mağdurun şikayetine konu olmasa da şüphelinin aynı eylem sırasında işlediği diğer suç daha vahim ve kamunun takibini gerektiren bir suçu oluşturmaktadır:

Şüphelinin öfkelendiği ve darp etmek üzere peşinden hamle yaptığı kişiye açıkça "İsrail dölü" şeklindeki sözlerini övgü veya sevgi sözcükleri olarak değil nefret ve hakaret kastıyla sarfettiği tartışmasızdır.

Bir kişiye ülkesi veya ait olduğu milleti hatta dini ile hakaret etmek, aidiyetini aşağılama unsuru olarak kullanmak, nefret suçudur.

Bu aşağılama olgusunu o millete ait olmayan birine karşı kullanmak nefret suçunun unsurlarını daha da kuvvetlendirmektedir. Yani mağdurun İsrailli olmadığı bilinmesine rağmen onu "Yahudi dölü" veya "İsrail dölü" olarak aşağılamak aslında "Senin annen İsrailli ile birlikte oldu ve seni peydahladı, annen hafif bir kadındı" anlamına da gelen bir hakarettir.

Demokratikleşme paketi olarak bilinen 6529 sayılı Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun'la ‘ayrımcılığın’ yanı sıra ‘nefret suçu’ da TCK kapsamına alınmıştır.

TCK'nın 122. maddesi şöyle düzenlenmiştir:

MADDE 122 – (1) Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;

a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,

b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,

c) Bir kişinin işe alınmasını,

d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

Irk ayrımına yönelik eylemleri konu alan TCK 216/2-3 maddesi de

"(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükmünü içerir.

 

Şüphelinin "İsrail dölü" şeklindeki hakaretini yönelttiği kişiyi gerçekten "İsrailli" zannetmiş olması ihtimali karşısında, kamuya açık bir alanda bir marketten alışveriş yapmasını engelleyerek darp ettiği şahsa yönelik faaliyeti TCK 122. maddesine;

Bu kişiye bu sözleri hakaret olarak yöneltmiş olması halinde de ülkemizde yaşayan ve T.C. vatandaşları da olan Musevi ve İsrail göçmeni vatandaşlarımızın mensubiyetlerini bir hakaret sözcüğü olarak kullanması nedeniyle TCK 216. maddesine aykırı eylemleri sabittir.

TCK'nın 3/2. maddesi Kanun'un ırk ayrımına karşı tutumunu "Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz." şeklinde ortaya koymaktadır.

Şüphelinin bulunduğu makam ve görevi ile eyleminin tüm yurtta - dünyada duyulmasının suçunun sonuç ve etkilerini daha da arttırmış olduğu kuşkusuzdur.

Bu nedenlerle, şüphelinin hakkında gerekli soruşturma ve kovuşturmanın yapılarak cezalandırılmasında önemsenmesi gereken bir kamu yararı söz konusudur.