İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada savunma yapan sanık Ali Haberal, iddianamede yer alan aleyhine iddiaların soyut olduğunu belirterek, ''İddia edilen terör örgütünü bilmem. Ağabeyim Mehmet Haberal'ın sağlık durumuyla hukuki yollarla ilgilendim'' dedi.

Ali Haberal, Mehmet Haberal'ın, Ankara ve İstanbul'daki avukatlarının Şevket Demirel'in Maçka'daki ofisinde toplantı yaptığını ifade ederek, ağabeyi Mehmet Haberal'ın tahliyesi için yürütüldüğü belirtilen faaliyetlere katılmadığı ve suçlamanın muhatabı kendisi olmadığı için beraatini istediğini söyledi.

Sanık Erkan Bülent Haberal da hakkındaki iddiaları kabul etmeyerek, ''Ne iddia edilen terör örgütünü biliyorum ne de örgüt adına suç işledim. Babamın sağlık ve hukuki durumuyla meşru yollarla ilgilendim ve buna da devam etmekteyim. Babamın tahliyesinin hukuk dışı yollarla sağlanması iddiası soyut bir iddiadır. Bunu kanıtlayacak somut bir olgu bulunmamaktadır'' diye konuştu.

Bülent Haberal, Sinan Aygün'le yaptığı telefon görüşmelerinin sorulması üzerine, ''Ankara Ticaret Odası'nın 8 yıldır meclis üyesiyim. Ticaret Odası'nın başkanıyla görüşmem gayet doğaldır'' cevabını verdi. Sanık Bülent Haberal, ''İçeride olan babam, yaptığım hiçbir şey yok. Beraatimi istiyorum'' dedi.

Savunmaların ve avukatların taleplerinin alınmasının ardından duruşmaya ara verildi.

Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, savunmaları alınan sanıklar Mehmet Seyfi Oktay, Canfer Balçık, Sefa Altıoğlu, Şehriban Nihan Atasagun, Ali Haberal, Erkan Bülent Haberal, Mehmet Cengiz ve Tülay Bekar'ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek, duruşmayı erteledi.
 

Köksal Şengün'ün ifadeleri

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesinin talimatıyla ''tanık'' sıfatıyla ifadesi alınan eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün, davanın sanıklarından avukat Tülay Bekar'ı hemşehrisi olması nedeniyle tanıdığı ifade ederek, Mehmet Seyfi Oktay'ı da 2009'da Yargıtay seçimleri aşamasında Tülay Bekar aracılığı ile tanıdığını belirtti.

O dönemde İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olarak 3 yıl boyunca ''Ergenekon'' davasının yargılamasını sürdürdüğünü anımsatan Şengün, ''Bu süre içerisinde iddianamede adı geçen sanıklar tarafından tarafıma yargılamayı etkilemeye yönelik her hangi bir girişimde bulunulmadığı gibi, bazı sanıkların tahliyelerine yönelik her hangi bir baskı, telkin veya yönlendirmede de bulunulmamıştır. Zaten öyle bir davranışa kesinlikle müsaade de etmem'' ifadesini kullandı.

Şengün, ''Ergenekon'' davasının, başkanlığını yaptığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne düşmesinin ardından kamuoyunun ortaya koyduğu tutum ile davanın bütün belgelerinin medyada detaylı bir şekilde, ilgili, ilgisiz kişilerin değişik tarzdaki yorumları ile yayınlanması karşısında gerek ailesinin gerekse arkadaşlarının o mahkemeden ayrılması konusunda devamlı kendisine telkinde bulunduklarını aktardı.

Bu telkinlerin haklı olduğunu kaydeden Şengün, ifadesinde şu görüşlere yer verdi:

''Ancak o şartlarda bile davadan ayrılmayı düşünmedim ve üç yıl oradan ayrılana kadar davayı sürdürdüm. Tülay Bekar da aynı nedenlerle ve tamamen iyiliğime yönelik oradan ayrılmamı ve emekli olmamı istemişti. Bu tamamen telefon görüşmesinde konuşulan bir konuydu. Zaten tersi olsaydı, o tarihlerde davanın bir çok sanığı hakkında tahliye edilmeleri yönünde oy kullanmaktaydım. 'Ergenekon' örgütü üyeliği ile suçlanan birisinin birçok sanıkla ilgili tahliye edilmeleri yönünde oy kullanan mahkeme başkanının o mahkemeden ayrılması için telkinde bulunulması düşünülemez. Özel yetkili mahkeme hakimleri ve savcıları olarak emniyetin verdiği bir iftar yemeğine hep birlikte katılmıştık. Aradan epey bir süre geçtikten sonra bu yemekle ilgili bazı fotoğrafların basına verileceği yönünde avukat Tülay Bekar beni bilgilendirmişti. Bu bilgiyi nereden aldığını bilmiyorum. Bu olayda Tülay Bekar'ın hareketi tamamen benim zarar görmememe yöneliktir.''
 

Ceza Yargılamasında Duruşmada Hazır Bulunması Gerekenler Duruşmadan Vareste Tutulma

Ceza yargılamasında duruşmada hazır bulunması gerekenler 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenmiştir. Buna göre:
 
Öncelikle, duruşmada, hükme katılacak hâkimlerin bulunması şarttır. 

Bunun yanında, Cumhuriyet savcısının da bulunması şarttır. Ancak, bu zorunluluğun bir istisnası vardır. Buna göre, sulh ceza mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısı bulunmaz. Bunun dışında kalan ceza mahkemeleri duruşmalarında Cumhuriyet savcısının hazır bulunması gerekir.
 
Duruşmada zabıt kâtibinin bulunması da zorunludur. 

Bunların yanında, zorunlu müdafilik durumlarında, müdafiin de duruşmada hazır bulunması şarttır. 

Kural olarak, sanığın da duruşmada hazır bulundurulması gerekmektedir. Ancak, bazı hallerde sanığın yokluğunda duruşmanın yapılabilmesi mümkün görülmüştür. Örneğin sanığın duruşmadan vareste tutulması (duruşmadan bağışık tutulma) durumunda yokluğunda duruşmaya devam edilebilecektir.

Sanığın Yokluğunda Duruşma
 
Kural olarak sanık, duruşmada hazır bulunması gerekenler arasında yer almaktadır. Ancak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda sayılan bazı hallerde sanığın yokluğunda duruşma yapılması mümkün kılınmıştır. 
Sanığın yokluğunda duruşma yapılabilecek haller şu şekilde sıralanabilir:
 
– Sorgusu yapılmamış olsa da, sanık hakkında toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, yokluğunda duruşmaya devam edilir ve dava bitirilebilir.
– Sanık duruşmadan savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmişse ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, yokluğunda duruşmaya devam edilir ve dava bitirilebilir.
– Suç, adlî para cezasını ve/veya müsadereyi gerektirmekte ise, sanık gelmese bile duruşma yapılabilir.
– Mahkemece önceden sorgusu yapılmış olmak şartıyla, sanık veya müdafii talep ederse mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.(duruşmadan vareste tutulma kararı)
– Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.
– Davranışlarıyla duruşmanın düzenini bozan sanık, salondan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirebilir.
– Sanıkların kaçak olduğu durumlarda yokluklarında duruşma yapılabilir.
– 250. madde kapsamına giren suçlarla ilgili davalarda; sanık sayısının çok fazla olması durumunda, sanıkların bir kısmının duruşmanın bazı oturumları ile ilgileri bulunmuyor ise duruşmanın bu oturumlarının, yokluklarında yapılmasına mahkemece karar verilebilir.
 
Görüleceği üzere tüm bu hallerde sanığın duruşmada hazır bulunup bulunmayacağı kararını mahkeme vermektedir. Yani, kanunla mahkemeye bu konuda takdir yetkisi tanınmıştır. Mahkeme durumun şartlarını göz önüne alarak bir karar verecektir.