Vergi suçlarında şaşıran terazi

Adalet ceza hukukunun bütün alanlarında SOS veriyor, 1. Derece mahkeme kararlarının bozulma oranı % 64, yargı çevreleri bu oranın vergi suçlarında %80 lerde olduğunu tahmin etmektedir.

 Neden?

Suç ve ceza düzenlemesi TCK’nin dışına çıkınca ceza hukukunun temel ilkeleri değişiyor mu? TCK’ ya ilişkin ceza yargılamalarında cezaların şahsiliği, kuşkudan sanık yararlanır ilkesi, ceza kanunlarının kıyasa varacak ölçüde geniş yorumlanamayacağı ilkesi dikkate alınırken vergi suçlarında bu ilkeler unutuluyor. Ayrıca ceza yargılamasın maddi gerçeğin aydınlatılması amaçlanırken vergi suçlarına daha çok şekli yaklaşılmaktadır. 1. Dererce mahkemelerinin kararları daha çok ceza hukukunun temel ilkeleri açısından Yargıtay’ca bozulmaktadır.

CEZALARIN ŞAHSİLİĞİ

19. Ceza Dairesi, 2015/2982 E.  ,  2015/8334 kararı,

1-Tüzel kişilerde vergi kanunları yönünden sorumluluk 213 sayılı Kanun'un 10 ve 333. maddelerinde düzenlenmiş olup, 359 ile 360. maddelerde öngörülen cezaların, bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunacağı belirtilmiştir.

Tüzel kişilerin birden fazla kanuni temsilcisi olduğunda suç, eylem ve fikir birliği içinde işlenmemişse sorumluluk, cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar dikkate alınarak, suçun şekil sorumlusu yerine ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan temsilciye aittir.

19. Ceza Dairesi         2015/3102 E.  ,  2016/615 Kararı,

 ... Noterliği tarafından düzenlenmiş vekaletnameye göre sanığın eşi... ticari defterleri ve belgelerini yetkili makamlara ibraz da dahil bir çok konuda yetkilendirdiği gibi cezai sorumluluğun cezanın şahsiliği ilkesine bağlı olarak suçun şekil sorumlusu yerine ayrıntısını bilen ve oluşumunda rolü olan kişiye ait olacağının anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Bu örnekler çoğaltılabilir. Ceza Genel Kurulunun aynı mahiyette birçok kararı mevcuttur.

KUŞKUDAN SANIK YARARLANIR

Ceza Genel Kurulu         2014/248 E.  ,  2016/26 K.

Sanığın İstanbul'da işlediği başka suçlardan yargılanmış olması, eylem sırasında da İstanbul'da bulunduğu anlamına gelmez. 'Şüpheden sanık yararlanır' ilkesinin hâkim olduğu ceza yargılamasında, sanığın suçu işlediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ispat edilmesi gerekir. Aksi halde 'yapmıştır' veya 'etmiştir' gibi yaklaşımlarla sübuta gitmiş oluruz ki, bunun modern yargılama hukukunda savunulur bir tarafı bulunmamaktadır.

Yargı mercilerinin suçluluğu sabit olan failleri cezalandırma yetkisi vardır ama 'biz bunları cezalandırmazsak failler cezasız kalır' diyerek suçla mücadele etme gibi bir misyonu bulunmamaktadır. Esasen suç ve suçlulukla mücadele görevi yasama ve yürütme organlarına aittir. Doğrusu yargı yetkilerini kullanan mahkemeler, suçtan zarar görenler kadar sanıkların da sığınacağı bir kuvvet ve erktir. O halde sanığın hırsızlık suçunu ne şekilde işlediği konusunda oluşa dair hiçbir delil elde edilemeyen olayda mahkemenin kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır."

MADDİ GERÇEĞİN AYDINLATILMASI

19. Ceza Dairesi         2015/2982 E.  ,  2015/8334 K.

Ama her durumda; kanuni temsilcilerin, personelin fiillerini, işlendiği sırada bilmediği yönündeki savunma ve olgusunun geçerliliği; tüzel kişinin iş ve yer yönünden faaliyet alanı, iletişim yoğunluğu ve olanakları, örgütlenme biçim ve yapısı, büyüklük ölçeği, personel sayısı, görev dağılımı, iş hacmi ve kapasitesi, bağımsız hareket etme olasılığı, mali bünyesi, mal varlıkları, kasa ve banka mevcudu, fiilin mahiyeti ve konusu gibi unsurlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılıp bir sonuca varılmalıdır. Bu şekilde isabetli ve adil sonuçlara varılır ve cezaların şahsiliği ilkesine de uygunluk sağlanır.

19. Ceza Dairesi         2015/2982 E.  ,  2015/8334 K.

Bu itibarla; yukarıda verilen genel bilgiler ışığında maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve eylemin, fiilen hangi sanık tarafından işlendiğinin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller ile belirlenmesi amacıyla; fatura düzenleme konusunda sanıkların kendi aralarında bir görev dağılımı olup olmadığı, düzenlendiği iddia edilen 88 adet sahte faturadan hangilerinin kim tarafından düzenlendiğinin net olarak araştırılması, adlarına fatura düzenlenen kişilerin tanık olarak dinlenerek faturaları kimden, hangi hukuki ve ticari ilişkiye dayanarak aldıkları ve ellerinde buna ilişkin bilgi ve belge olup olmadığının sorulması, sanıklar hakkında özel belgede sahtecilik ve hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçlarından tefrik kararı verilerek açılan Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesi' nin 2008/321 esasında kayıtlı ve halen Yargıtay 15. Ceza Dairesi' nin 2014/11373 esasında bulunan kamu davasının getirtilip incelenerek mümkün olması …………….

Yargıtay’ın bu kararlarına rağmen vergi suçu yargılamalarında genel uygulama nedir?

Vergi suçu raporları şirket yetkililerini fail olarak gösterir, mahkemeler bunun hiç soruşturmadan irdelemeden kabul eder..

Vergi suçu raporları fatura veren mükellef hakkında sahte belge düzenlemeden rapor vardır der, mahkeme bunu hiç sorgulamaz;

Bu tespit ne zaman yapılmıştır, işlendiği iddia edilen suç tarihinde böyle bir tespit var mıdır? Sahte fatura düzenlediği iddia olunan bu mükelleften sahte faturayı bizzat şirket yetkilisi mi almıştır, şirketten başka bir personel mi almıştır, mal alım satımı var mıdır, bütün bunları araştıran kaç mahkeme var sizce?

İşte bu nedenlerle Ceza Genel Kurulu mahkemeye fırça atar gibi; “yapmıştır etmiştir” gibi hikayelerle hüküm oluşturamazsın diyor.

Kararda; “; tüzel kişinin iş ve yer yönünden faaliyet alanı, iletişim yoğunluğu ve olanakları, örgütlenme biçim ve yapısı, büyüklük ölçeği, personel sayısı, görev dağılımı, iş hacmi ve kapasitesi, bağımsız hareket etme olasılığı, mali bünyesi, mal varlıkları, kasa ve banka mevcudu, fiilin mahiyeti ve konusu gibi unsurlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılıp bir sonuca varılmalıdır.”   diyor.

Hangi mahkeme bunları yapıyor?

Tüzel kişinin iş hacmini, ihracatını, iç pazardaki payını, üretim kapasitesini, kaç işçi çalıştırdığını, mali bünyesini, kredilerini v.s araştıran mahkeme kaç tane?

Ceza Genel Kurulu mahkemelere sesleniyor:

Ey ceza mahkemeleri!

'biz bunları cezalandırmazsak failler cezasız kalır' diyerek suçla mücadele etme gibi bir misyonu bulunmamaktadır

Sizin suç ve cezaları önlemek gibi bir misyonunuz yoktur.

Suç ve cezalarla mücadele göreve yasama ve yürütme organına aittir!

Siz, suçtan zarar görenler kadar sanıkların da sığınacağı bir kuvvet ve erksiniz, göreviniz adaletsizliklere sebep olmak değil adaletin tecellisini sağlamaktır.

 Rahmi Ofluoğlu
adaletbiz