Başından beri sahte belge ve deliller üzerine kurulan, mahkeme süreci boyunca çok sayıda skandala sahne olan Balyoz davasında mahkeme heyeti 21 Eylül Cuma günü kararını açıkladı. Evrensel hukuk ilkelerinin yanı sıra akıl, mantık ve vicdan açısından da bir karşılığı olmayan Balyoz kararı, boşa çıkan umutları gün yüzüne çıkarırken kamuoyunun adalete olan inancını da derinden sarstı.

Kararın açıklanması için borsanın kapanmasını beklediler
Yaklaşık 21 ay süren yargılamada nihai kararın verileceği Cuma günü saat 14’te kararını açıklayacak olan mahkeme heyeti ara verince davanın bir numaralı sanığı emekli Orgeneral Çetin Doğan "Kararın açıklanması için borsanın kapanmasını bekleyebilirler. Saat 17.00'yi, 18.00'i bulabilir” şeklinde konuşmuştu.

Doğan’ın ifadelerine paralel olarak üç saatlik aranın ardından akşam saatlerinde açıklanan kararının duyulmasıyla duruşma salonunun önünde bir yandan baygınlık geçiren, gözyaşlarına boğulan sanık yakınlarının diğer yanda ise hukuka, adalete inancını yitirdiğini dile getiren sanık avukatlarının görüntüleri ekranlara yansıdı. Bu durumun en önemli nedeninin ise AKP kanadı tarafından estirilen olumlu havanın sanıklarda ve özellikle sanık yakınlarında yaratmış olduğu umutlu bekleyiş olduğu sık sık dile getirildi.

AKP yeni "umut kapısını" gösterdi: Yargıtay
Yaratılan boş umutların birer birer sönmesinin ardından yine AKP saflarından yeni umut kapıları yaratılmaya çalışılıyor. Yandaş medyanın da büyük desteğiyle devletin içindeki eski kontrgerilla unsurları ile siyasetçileri, aydınları ve gazetecileri aynı torbaya doldurarak kamuoyu önüne çıkartan AKP’nin, Balyoz kararı açıklandıktan sonra hükümet kanadından yapılan açıklamalarla Yargıtay’ı işaret ederek dava takipçilerine yeni bir umut kapısı yaratılması ise dikkatlerden kaçmadı.

Balyoz Davası kararı açıklandıktan sonra hükümetten ilk açıklama Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'dan geldi. Bozdağ, kararın kesin olmadığını, Yargıtay aşamasını beklemek gerektiğini ifade etti.

Yapılan tutuklanmalar ve uzun yargılama nedeni ile önemli bir gündem maddesi haline gelen Balyoz davasında verilen kararı yorumlayan Başbakan Erdoğan da tıpkı Bozdağ gibi Yargıtay sürecinin beklenmesi gerektiğini belirtti. Erdoğan, “Şu andaki kararla, mahkeme kararından sonra bir de malum Yargıtay süreci var. Bunu da görmek durumundayız. Bizim bütün temennimiz bütün arzumuz buradan haklı bir kararın çıkmasıdır. Bunu bekleriz. Ama şu anda noktanın konulduğu bir durum değildir. Çünkü devam eden bir süreç var” şeklinde konuştu.

AKP saflarından yapılan bir diğer Balyoz yorumu ise Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’dan geldi. Kararın her şeyden önce ilk mahkeme kararı olduğuna dikkati çeken Arınç da "Epeydir devam eden dava bugün sonuçlandı. Bu ilk mahkemenin kararıdır. Şüphesiz kararı beğenmeyenlerin üst yargıya, temyize gitme hakları var. Sanıyorum, bütün sanıklar, aleyhinde olan kararı temyiz edeceklerdir. Temyiz sonucunu da beklemek lazım” dedi.

Basına yansıyan son Balyoz yorumu ise Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dan geldi. Bakan Günay, "İlk mahkemeler zaman zaman çok tartışmalı kararlar verebiliyor. Bereket versin ki bu nihai karar değil. Daha Yargıtay aşaması var" dedi.

Kararın Yargıtay'da bozulması adalet duygusunu onarmaya yeter mi?
Hükümet sözcülerinin, Cuma günü açıklanan kararın nihai karar olmadığını, Yargıtay'dan alınacak sonucun beklenmesi gerektiğini ifade etmeleri, halkın aklındaki en temel soruya yanıt vermiyor: Bu karar Yargıtay'da bozulsa bile bu durum adalet duygusunu onarmaya yeter mi?

Zira kararın Yargıtay'da bozulması ihtimalinin dahi kaynağında adalet kavramının değil, esas olarak mevcut iktidar blokunun kendi içerisindeki dengelerin rol oynayacağı biliniyor.

(soL- Haber Merkezi)